Amerikalıların Mandela'sı Lopez konuştu

Amerikalıların Mandela'sı Lopez konuştu

Porto Riko’nun, bağımsızlık yanlısı halk önderlerinden Oscar López Rivera, Obama’nın son döneminde, daha Trump başkanlığını ilan etmeden önce tahliye oldu.

ABD’ye bağlı ancak özerk Karayip adası olan, mayıs 2017’de kamu borcu nedeniyle iflas açıklayan, eylül 2017’de ise Mari kasabası sırasında büyük yıkım yaşayan Porto Riko’nun, bağımsızlık yanlısı halk önderlerinden Oscar López Rivera, Obama’nın son döneminde, daha Trump başkanlığını ilan etmeden önce tahliye oldu.

1981’de “ABD otoritesine karşı komplo” gerekçesiyle hapse atılan Rivera, ömrünün 35 yılını -12 yılı hücrede olmak üzere- ABD’nin Marion (Illinois) ve ADX Florence (Colorado) hapishanelerinde mahkum olarak geçirdi. FALN (Ulusal Kurtuluşun Silahlı Güçleri) üyesi olan Rivera’ya, “Amerikalıların Nelson Mandela’sı” deniyor.

ABD’nin uluslararası hukuku, kolonyalizm suçu işleyerek çiğnediğini ifade eden ve buna karşı mücadele yürüten Oscar López Rivera ile Amerika’daki politik mahkumlar için oluşturulan bir platform olan Jericho Adalet Hareketinin 20. yıldönümü etkinliğinde konuştuk.

Porto Riko’nun ABD’ye bağımlı bir ülke olmasının ekonomik ve sosyal sonuçları nelerdir?

Porto Riko’nun ekonomisi korkunç bir durumda. Amerika Birleşik Devletleri’nin 1898’de Porto Riko’yu işgal ettiği andan beri korkunçtu. Kendi iç pazarımızı asla geliştiremedik. Tamamen, tamamen sömürüldük. Porto Riko’da yapılan her kuruş her dolar ABD bankalarına gidiyor. Eğer şu anda bir mağazaya gidip kredi kartımı kullanırsam, bu para Porto Riko’da kalmayacak. Bu para doğrudan herhangi bir ABD bankasına gidecek. Yıllık olarak milyarlarca dolar Porto Riko’dan çıkıp gidiyor. Ve aynı zamanda, bu, Porto Riko halkının sahip olduğu her şeyi, kamuya açık olan her şeyi özelleştirme sürecidir. Her şeyi özelleştirmek istediler. Telefon şirketimizi, Porto Rikoluların telefon şirketini 1998’de kaybettik. Özelleştirildi. Bina içi bomboş bir şekilde orada duruyor bugün. Porto Riko’yu terk etmek zorunda kalan işçilerin iş bulabilecekleri tek yer ABD’deydi. Aynı şey havaalanında da oldu. Aynı şey kara yollarında da oldu. Aynı şey hastanelerle de oldu.

Bugün, Porto Riko’nun sağlık sisteminin olmadığını söyleyebiliriz. Kasırga sonrası Porto Rikolular hastanelerin durumunun ne kadar kötü olduğunun farkına vardılar. Porto Rikoluların hayatları tehdit altında. Çünkü sağlık koşulları korkunç. Sömürgecilik, insanlığa karşı bir suçtur. 1898’den bu yana Amerika Birleşik Devletleri Porto Riko’lulara karşı bu suçu işliyor. Bizim bağımsız ve egemen bir ulus olmamız için Porto Riko’ya ihtiyacımız var. Bu yüzden Porto Riko’yu kolonyalizmden temizlemek istiyoruz.

Neden Porto Riko bağımsızlığını henüz kazanamadı? Arkasındaki nedenler nelerdir?

ABD, her hareketi bastırdı. Ben 35 yılını hapiste geçiren birisiyim. Çünkü Porto Riko’nun bağımsızlığı için savaşıyorum. Fakat tarihsel olarak 1898’den beri Porto Riko’yu bağımsız ve egemen bir millet olarak görmek için mücadele eden Porto Rikolular hapishaneye gönderildi. Yani 120 yıl boyunca zulüm gördük, suçlu bulunduk ve bağımsız ve egemen bir Porto Riko istediğimiz için hapishaneye gönderildik.

Geçen hafta Porto Riko’da belediyeleri ziyaret ettiniz. Ne gördünüz? Kasırgadan sonra Porto Riko’daki son durumu nasıl ifade edersiniz?

Porto Riko’daki durum muhtemelen son 70 yıldaki en kötü durum. En son Amerika Birleşik Devletleri’nin 1929 büyük ekonomik bunalımı döneminde Porto Riko, bu dönemi üç kat daha sıkıntılı yaşadı. Porto Riko, bunalımın başladığı andan itibaren gerçekten korkunç koşullara maruz kaldı. Ve bugün, son yirmi yılda artan sömürü ve özelleştirmeyle beraber aynı ekonomik durum ile karşı karşıyayız. Porto Riko, kasırgadan bu yana yaşanabilir koşullara erişemedi. Porto Riko’da nüfusun yüzde 72’sinin yaşadığı, evlerinde elektrik ve su olmayan, hatta evi olmayan insanların bulunduğu kasabalar var.

Ülkenin iflas ettiğinin açıklandığı ekonomik kriz, ardından ABD’nin bir eyaleti olunması talebiyle sonuçlanan referandum gibi olaylar, bağımsızlık için mücadele sürecini nasıl etkiledi?

Birleşik Devletler Kongresi bir yasayı kabul etti. Ve Obama yönetimi tarafından onaylandı. Mali kontrol kurulu adı altında, Porto Riko halkının seçmediği yedi kişi, Porto Riko halkı tarafından tercih edilmemiş yedi kişi seçildi. Bu yedi kişi Washington tarafından seçildi. Bu yedi kişi Porto Riko’da neler olacağını belirliyorlar. Örneğin, son 3 ya da 4 yılda, 300’e yakın okulumuz kapatıldı. Bunlar Porto Riko’daki okul sistemimizin bir parçasıdır. Geçen yıl 157 devlet okulu Porto Riko’da kapatıldı. 300 okulu daha kapatmak istiyorlar. 7 bin öğretmenin işten atılmasından bahsediyorlar. Bizim Porto Riko’da bir eğitim sistemine sahip olmamız için bu öğretmenlere ihtiyacımız var. Yapmak istedikleri, ABD hükümetinin oluşmasında suç ortağı oldu 74 milyar dolarlık açığı kapatmak. Bizlerin, Porto Riko halkının, paranın nasıl harcanacağını tam olarak bilmesi için bir denetim talebinde bulunduk. Her fırsatta reddedildik. Her zaman mahkemelere gittik. Her istediğimizde, borcun bir denetiminin olmayacağı söylendi. Şimdi kimin parası var? 74 milyar dolar kime gitti? Bilmiyoruz. Bilmek istiyoruz.

Karayipler’de antiemperyalizm, antikolonyalizm ve antikapitalizm için yerel güçleri kapsayan bir dayanışma ağı var mı?
Karayipler’de bir model olarak Küba’ya sahibiz. Güney Amerika’da, bir model olarak Venezuela’ya sahibiz. Orta Amerika’da, model olarak Nikaragua’ya sahibiz. Yine Güney Amerika’da, bir model olarak Bolivya’ya sahibiz. Bunlar işleyen ülkeler. Ve bunlar, ABD’nin ekonomilerini yeniden düzenlemek ve var olan hükümetlerini düşürmek için çok çaba harcadığı önemli olan ülkeler. Buna rağmen hayatta kalmayı başardılar. Ve böylece, ülkelerin bir araya gelebildikleri, kendi hükümetlerine sahip olabilecekleri, ABD’nin daha az ve daha az müdahale edebileceği birçok örneğimiz olduğunu düşünüyorum. Ancak ABD müdahaleleri durdurmuyor. Bolivya’daki, Ekvador’daki, Venezuela’daki ve Küba’daki halkların ülkeleri ABD’nin müdahalelerine maruz kalmıştır. Ancak ABD başarılı olmamıştır. ABD bu ülkeleri ele geçirip onları oligarşilerine geri döndürmek istiyor. ABD, Güney Amerika’daki egemenliğini tekrar geri kazanmak istiyor. Fakat halklar en çok da kendi ülkeleri için savaşıyorlar. Farklı bir sistem istiyorlar. Ayrıcalıklı azınlığın çıkarlarını değil, halkın çıkarlarını temsil eden bir sistem istiyorlar. Bu ülkeler gerçekten yol katediyor. Ve umuyorum ki, ilerlemeye devam edecekler. Ve gittikçe daha fazla ülke, ister Arjantin’de, ister Brezilya’da, ister Uruguay’da, ister Şili’de ve ister Kolombiya’da olsun, halkların çıkarlarına cevap veren bir politik ve ekonomik sistemlere sahip ülkelere dönüşecek. Güney Amerika’daki, Orta Amerika’daki, Karayipler’deki her ülke bütün iktidara ve halkların çıkarlarını temsil eden yönetimlere sahip olacaktır. Porto Riko’da ABD hükümeti ABD’nin çıkarlarını temsil ediyor, Porto Riko halkının çıkarlarını değil.

Bir yıl önce özgürlüğünüzü kazandınız. Mahkum edilmeden öncesinde bir özgürlük savaşçısıydınız. Ve hâlâ öylesiniz. Porto Riko’nun bağımsızlık mücadelesi için planlarınız ya da önerileriniz nelerdir?
Şu anki amacımız Porto Riko’yu kolonyalizmden temizlemektir. Ve çok basit bir mesaj veriyoruz. Porto Riko’yu seviyorsak, eğer kültürümüzü seviyorsak, eğer kimliğimizi seviyorsak, eğer yaşam tarzımızı seviyorsak, o zaman bize Porto Riko için savaşmak ve onu kolonyalizmden kurtarmak yaraşır. Porto Riko ulusu yaşayabilir. Bir Porto Riko ulusu yaratılabilir ve çok güçlü bir ulus olabilir. Yapmamız gerekenleri yapmak için hepimiz birlikte çalışmak zorundayız. İnsan kaynağımız var. Doğal kaynaklara sahibiz. Ayrıca, Porto Riko’yu potansiyeli olan ülkeye dönüştürme potansiyeline sahibiz. Yapabileceğimize inanıyorum. Son nefesimize dek Porto Riko’yu varlık potansiyeli olan ulus haline getirmek için kesinlikle savaşacağız. Savaşmalıyız. Mücadele etmeliyiz. Porto Rikoluların çoğunun Porto Riko’yu sevdiğini biliyoruz. Ve sevgimizden güç alarak Porto Riko’yu kolonyalizmden arındıracağız.

ABD, geçmişten beri Porto Riko’da yaptıklarını ödemekten bir şekilde kurtuluyor. Çünkü dünyanın geri kalanı bazen ABD’yi görmezden geliyor, veya bazen ABD’nin müttefiki oluyor. Özellikle şu anda Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun gündeminde, bir pozisyon almak ve Porto Riko’nun kolonileşmesini durdurmak olmalı, Birleşik Devletler hükümetini uluslararası hukuka saygı göstermeye zorlamalı. Çünkü uluslararası hukuk, koloniliciliğin insanlığa karşı bir suç olduğunu söylüyor. Ve kolonizasyon meselesinde bütün dünya Porto Riko’nun arkasında olmalı.