Antep'te polisi öldüren, emniyetin IŞİD içindeki muhbiriymiş

Antep'te polisi öldüren, emniyetin IŞİD içindeki muhbiriymiş

Antep’te IŞİD operasyonunda öldürüldüğü iddia edilen polis Hüseyin Gümüş'ün emniyetin IŞİD içindeki muhbiri tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Hüseyin Gümüş cinayeti basına “IŞİD'in hücre evini tespit etmek amacıyla terör örgütü militanını takip ederken başından vurularak ağır yaralanarak yaşamını yitirdi” şeklinde yansımıştı.

10 Ekim Ankara Katliamı sanıklarından Suphi Alpfidan’ın, katliam öncesinde görüştüğü 3 polisten biri olan Hüseyin Gümüş’ün IŞİD’in içindeki emniyetin muhbiri tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Hüseyin Gümüş cinayeti basına “IŞİD’in hücre evini tespit etmek amacıyla terör örgütü militanını takip ederken başından vurularak ağır yaralanarak yaşamını yitirdi” şeklinde yansımıştı.

Evrensel’den Birkan Bulut’un haberine göre,  10 Ekim Katliamı sanıklarından Suphi Alpfidan, tutuklanmasının ardından 11 Kasım 2016 günü görülen duruşmada “Sanıkların Antep’teki olaylarını biliyorum. Elebaşlarını tanıyorum. Bundan Antep emniyet müdürünün de haberi var” demişti ama korktuğu için can güvenliğinin sağlanmasını istemişti. Ancak salon dışında avukatıyla görüşen Alpfidan, döndüğünde Antep’teki olaylardan bahsetmemişti. Daha sonraki ifadesinde katliamdan önce Antep’te 3 polis ile görüştüğünü de söyleyen Alpfidan, Bayazıt Bestami Duman ve Tahir Sarıışık isimli polislerin ismini verirken, 3. polisin ismini hatırlamamıştı. Ancak bu polisin 13 Temmuz 2016 tarihinde Antep’te öldürülen istihbaratçı polis Hüseyin Gümüş olduğu ortaya çıktı.

‘AİLEM RAKKA’DA BULUNMAKTADIR’

Hüseyin Gümüş cinayeti basına “IŞİD’in hücre evini tespit etmek amacıyla terör örgütü militanını takip ederken başından vurularak ağır yaralanarak yaşamını yitirdi” şeklinde yansımıştı. Ancak cinayetin ardından Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava gerçeğin böyle olmadığını iddia edildi. Gümüş’ü öldüren 17 yaşındaki Hanifi Çelik ve o gün Gümüş ile birlikte olan tanık polis işin aslını anlattı. Hanifi Çelik, 27 Nisan 2017’de görülen duruşmada verdiği savunmada nasıl muhbir olduğunu anlattı: “Benim annem, babam ve 4 kardeşim yaklaşık 3,5 yıldır Suriye’de IŞİD’in hakimiyeti altında olan Rakka bölgesinde bulunmaktadır. Neden gittiklerini bilmiyorum. Ben daha öncede DEAŞ terör örgütü üyesi olmak suçundan yakalanıp serbest bırakılmıştım ancak daha önce hiç Suriye’ye gidip gelmişliğim yoktur. İlk yakalanmamdan sonra terörle mücadele şubesi beni muhbir olarak kullanmak istedi ben de kabul ettim.”

‘MUHBİRLİK YAPTIĞIMI ÖĞRENDİLER’

Ailesine kira parasını Suriye’de bulunan ve Türkçe konuşan IŞİD üyesi Zubeyr olarak tanıdığı bir kişi ile gönderdiğini ve bu şekilde polise bir takım bilgiler verdiğini belirten Hanifi, Suriye’deki IŞİD üyelerinin bunu öğrendiklerini söyledi. Daha önce birlikte yakalanarak serbest bırakıldığı Abdulsamet Cebael’in Suriye’ye kaçarak kendisini deşifre ettiğini dile getiren Çelik, Zubeyr’in kendisini aradığını anlattı. Hanifi Çelik, “Zubeyr bana maktul polis memurunun ismini vererek bunu öldüreceksin dedi. Eğer öldürmezsem ailemin fotoğrafını bana telefonuma Whatsapp’tan göndererek aileni öldürürüm dedi. Tabancayı Fatih isimli esmer, sakallı bir şahıs silahın parkta gömülü olduğunu söyledi. Gidip almam gerektiğini söyledi daha sonra buluştuk. Tavuk pazarı civarında bir parka gittik. İkindi vakti Fatih silahı gömdüğü yerden çıkarıp bana verdi. Bir tane de el bombası vardı. Ben de tabancayı ve el bombasını poşetle eve götürüp gizledim” dedi.

‘POLİS MEMURUNU VURDUM’

Kendisinden eve el bombalı tuzak kurulmasının istendiğini ama yapamadığını anlatan Hanifi Çelik, polisi nasıl öldürdüğünü ise özetle şöyle anlattı: “Polis memurunu aradım. Eve çağırdım. Polis memuru eve geldiğinde, odada cep telefonu ile uğraşıyordu. O sırada Glock marka tabanca ile yan pozisyondan yaklaşık 4-5 metre mesafeden ateş ettim. Tetiğe bir kez bastım ancak tabanca 2-3 kez ateş aldı. Polis memurunu vurdum, daha sonra çatıdan çatıya geçerek olay yerinden uzaklaştım. Antakya’ya kaçtım ve burada polislere yakalandım. Beni tehdit ettikleri için eylemi gerçekleştirdim. Pişmanım.”

‘HÜSEYİN, ÇOCUKTAN BİLGİ ALMAK İÇİN GİTTİ’

22 Haziran 2017’de görülen duruşmada tanık olarak dinlenen ve cinayet günü orada olan polis memuru da Hanifi Çelik’in emniyete çalıştığını doğruladı. Hüseyin Gümüş ile birlikte çalıştıklarını söyleyen polis memuru, yaşananları şöyle anlattı: “Olay günü SSÇ Hanifi Çelik’ten istihbarat almak üzere babaannesinin evinin bulunduğu mahalleye gittik. Hüseyin çocuktan bilgi almak üzere babaannesinin evine gitmişti. Ben dışarıda eve 25-30 mesafede arabanın dışında bekliyordum. Benim hiç bir şeyden haberim olmadı, silah sesi de duymadım, arkadaşım gecikince kendisine telefon ettim telefona da cevap vermeyince şubeye telefon edip ayrıca konumumuzu whatsup üzerinden bildirdim. O arada kötü bir şey olduğunu anladığım için evin kapısını çaldım, açan olmadı. Bir ara Hanifi bir ayağı dışarıda elinde siyah poşet olduğu halde kapının eşiğinden beni içeri çağırdı ancak ben şüphelendiğim için girmedim. Karşı evin damına çıktım, ‘etrafın sarıldı teslim ol’ diye bağırmama rağmen teslim olmadı. Etraftan olayı izleyenler damdan birisi kaçtı diyerek haber verdiler. Kaçanın Hanifi olduğunu anladım. O sırada çağırdığım ekipler geldi. içeri girdiğimizde arkadaşım Hüseyin’i yaralı olarak gördük. Sokak dar olduğu için çağırdığımız ambulans giremedi, kendi imkanlarımızla hastaneye götürdük.”

İFADE VEREN İSTİHBARAT POLİSİ DE MUHBİRLİĞİ DOĞRULADI

Öte yandan bugün görülen 10 Ekim davasında tanık polis Tahir Sarıışık, müşteki avukatların soruları üzerine 2017 Mart ayından önce istihbarat şubede çalıştığını söylerken, polis memuru Gümüş’ü öldüren Hanifi Çelik’in muhbir olduğunu da doğruladı. İfade veren diğer polis Bestami Duman da Hüseyin Gümüş cinayeti soruşturmasını kendi şubesinin yaptığını söyledi. Sorulara ‘Dosyasında vardır’ diye yanıt veren Duman, “Evin içinde ölmüş olması lazım” dedi. Duman, basına neden yanlış bilgi verildiğini, kendilerinin yanlış bilgi verip vermediği sorularını da geçiştirmeye çalıştı. Duman, Hüseyin Gümüş’ü öldüren Hanifi Çelik’in nasıl yakalandığını hatırlamadığını da iddia etti. ‘Çelik’in ailesi nerede?’ sorusu üzerine ise Duman, “Galiba Suriye’de olması lazım” gibi kaçamak cevaplar verdi.