Bahçeli’nin Erdoğan’ı destekleme nedeni hayli derin

Bahçeli’nin Erdoğan’ı destekleme nedeni hayli derin

2019 seçimlerinden önce en çok merak edilenlerden biri de ‘sağ seçmen’in oyunu hangi ‘rüzgardan’ yana tercih edeceği. Referandum öncesindeki ihraçlar ve ‘Hayır’ kampanyasıyla MHP’den kopan Meral Akşener liderliğindeki ekibin girişimi, aylar sonra İYİ Parti çatısı altında siyaset yapma imkanı buldu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise darbe girişiminden sonra iyiden iyiye yakınlaştığı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a desteğini sürdürüyor. İYİ Parti resmi olarak kurulmadan önce eski ‘yol arkadaşları’yla ilgili konuşmamayı tercih eden Bahçeli, parti kurulduktan sonra Akşener ve ekibini hedef almaya yönelik bir strateji izlemeye başladı. Erdoğan liderliğindeki AKP’nin ise Akşener’e ilişkin değerlendirme yapmama kararı aldığını biliyoruz. Anketler, İYİ Parti’nin barajı rahatlıkla geçtiğini gösterirken Akşener ve ekibinin oy oranının yüzde 20’ye dayandığını gösteren bir araştırma da mevcut. MHP’nin barajın altında kaldığını gösteren anketlere partiden yalanlama gelirken, Bahçeli’nin “Yüzde 10 çok ağır” demesinin ardından dikkatler baraj meselesine dönmüş durumda.

AKP’nin barajı indirmeyi düşünmediği ancak Erdoğan’ın MHP’yle birlikteliği bozmamak için formül arayışında olduğu da şimdilik kulislere yansıyan bilgiler.  Sandığa etkisi en çok merak edilen ‘sağ seçmen’i, yıllardır MHP ve milliyetçi partileri yakından takip eden gazeteci yazar Kemal Can’la konuştuk…

İYİ Parti’nin getirdiği havayı nasıl okumalı?

İYİ Parti’nin kuruluşu, MHP içinde bir muhalefet lideri adayı olarak Meral Akşener’in öne çıkışıyla başlayan iki yıllık süreçte oluşan havayı ne geliştirmek ne de geriletmek anlamında çok yeni bir durum yaratmadı. Yani Akşener’in havası neydi ise, şimdilik İYİ Parti’nin havası da o. Akşener şartları zorlayan değil, şartların mahsulü bir aktör. Akşener, uzun siyasi geçmişini de düşünürsek, tüm kesimlerin rahatlıkla kucaklayabileceği bir figür mü? Akşener birçok açıdan çok yeni bir siyasi figür değil ve hemen her kesimin onunla ilgili oluşmuş bazı kanaatleri var. Belki, edindiği veya edinebileceği geçici siyasi pozisyon ile ilgili beklentiler konusunda değişik yaklaşımlar var ama bu kanaatlerin köklü biçimde değiştiğini düşündürecek bir tablo yok. Gösterilen ilgi kadar geniş bir alanı kucaklamıyor.

İYİ Parti’nin deneyimli isimlerden oluşan çekirdek kadrosu siyasete nasıl bir hava getirecek? Muhalefetin ‘yok edildiği’ bu dönemde İYİ Parti’nin duruşu ‘Erdoğan karşıtı kesim’ için nefes alanı açabilir mi?

Seçmenin İYİ Parti’ye ilgisi şimdilik, kadro ve program meseleleri açısından oldukça tali. Henüz bir iktidar alternatifi olarak iddialı bir çıkış görmediği için seçmen bu alt başlıklardaki dosyaları henüz açmamış görünüyor. İYİ Parti de, temel meseleler konusunda güçlü, iddialı ve çok berrak bir çizgi ortaya koymuyor. Biraz da bilerek çok esnek ve yuvarlak cümlelerle bir orta yol izlemeye çalışıyor. Bu nedenle sorunun ikinci kısmı daha önemli. Muhalefet açısından merakla beklenen, iktidar surlarında bir gedik açıp açamayacağı. Eğer buna ilişkin işaretler güçlenirse bir iktidar alternatifine dönüşür ve o zaman seçmen kadroya ve vaatlere daha çok dikkat kesilir.

Kamuoyu yoklamaları, Akşener’e verilen desteği ve partinin oy oranını yüksek gösteriyor. Bu verileri sağlıklı okuyabilir miyiz? Akşener ‘karanlık 90’ların içişleri bakanı’ imajını silebildi mi?

İYİ Parti ve Akşener için fazla iyimser ve yüksek oranlar gösteren araştırmalarla ilgili bazı yöntem sorunları olduğunu düşünüyorum. Bu araştırmaların çoğunda, bu yüksek oranlar daha çok potansiyel desteği gösteriyor. “Oy verebilirim” diyenleri oy oranı olarak sunmak yanlış. Ciddi araştırmalarda İYİ Parti’nin gerçek oy oranı hala baraj sınırı altında gibi. Akşener’in sağladığı ilgi ve potansiyel oy desteği, onun imajını değiştirmiş olmasından veya onunla ilgili kanaatin değişmesinden çok, mevcut siyasi tabloda yaratabileceği etki ile ilgili beklentilerden besleniyor. Meraklısı fazla ama destekçisi o kadar çok değil.

Akşener ‘tükenen’ MHP’nin bir alternatifi olarak mı yola çıktı yoksa asıl hedef AKP tabanını kırmak mı?

Kuruluş iddiaları ve tarif ettikleri siyasi hedef, bir ayağı milliyetçilikte olan merkez sağ parti olmak. Söylem ve program açısından böyle bir profil çizmeye çalışıyorlar. MHP ile milliyetçilik yarışına girmeleri de zaten çok gerçekçi olmazdı. Fakat, parti kadroları, yönetim kademesi ve söyleme sızan bazı işaretler MHP’ye muhalif bir ekip görüntüsünden uzaklaşabilmiş değil. AKP tabanını kırmak konusunda ne kadar etkili olabileceğini söylemek için hayli erken. İlk yoklamalar, AKP tabanı üzerinde önemli bir oy kayması yaratmadığını gösteriyor. Şimdilik, dağınık ve kararsız oy potansiyeli üzerinde daha etkili. AKP’de büyük bir çözülmenin tetikleyicisi olacak gibi değil ama kendiliğinden bir çözülme olduğunda önemli parçayı toplamaya da aday.

Erdoğan ve AKP bugüne kadar İYİ Parti’ye ‘Yok say’ politikasıyla yaklaştı. Bu noktadan sonra Erdoğan’ın yaklaşımı ne olabilir?

AKP ve Erdoğan, Akşener’i rakip olarak gösterecek bir muhataplık ilişkisi kurmaktan kaçınıyor. O yüzden, Akşener ve İYİ Parti hakkında sessizliği tercih edip, meseleyi biraz ortakları Bahçeli’ye bırakmış gibiler. Çok mecbur kalmadıkça bu çizgide bir değişiklik olacağını beklemiyorum.

Bahçeli son dönemde İYİ Parti’ye sert sözlerle yükleniyor. İYİ Parti de aynı tondan kendisine cevap veriyor. Bahçeli, bu stratejisini nereye evirecek?

Bahçeli ve MHP’nin de, kendilerinden koparabileceği parça kopmuş olduğundan, sertlik dozunu çok artırmayacağını düşünüyorum. Akşener’in de İYİ Parti kuruluş konuşmasındaki tarzının gerilimi düşürmek yönünde olduğu anlaşılıyor. Bu biraz da Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığı için gerekli görülen bir taktik sanırım.

Akşener’in olası cumhurbaşkanlığı adaylığı seçim sürecini ve Erdoğan’ın gücünü nasıl etkiler? Adaylığını akılcı buluyor musunuz?

Akşener ve ekibi, cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin uzlaşı adayı olarak denkleme girmenin mümkün olabileceğini hesaplıyor. Hayli erken hamle ederek ve oy potansiyeli konusundaki yüksek beklentilerle bir pozisyon yaratmaya çalışıyorlar. Fakat mevcut siyasi aritmetik pek avantajlı değil. Eğer, bütün muhalefet partilerinin mutabık kaldığı bir formül üretilmez ve ilk turda her parti kendi adayını gösterirse – ki iktidar blogunun ilk turda kazanmasını engellemek için bunu yapmak zorunda kalabilirler – Akşener’in ikinci tura kalması kolay değil. Çünkü, HDP’den ve CHP seçmeninin önemli bir kısmından ilk turda destek alması zor. Kürt sözünü ağzına almadan bölgede istediğiniz kadar dolaşın sonuç alamazsınız.

MHP bu noktadan sonra nasıl bir manevra yapacak? Şu anda gündem seçim barajı ve anketlere göre yüzde 10’un korunması halinde MHP epey zorlanacak. 2019’daki seçimlere kadar devam edecek süreçte Bahçeli’nin nasıl bir pozisyon almasını bekliyorsunuz?

Mevcut tabloda AKP ve MHP’nin birbirlerine olan ihtiyaçları eskiye göre çok daha artmış durumda. AKP ve Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimi için MHP’nin sağlayacağı desteğe mecbur. MHP de tekrar Meclis dışında kalmamak için AKP’nin yardımına muhtaç. Sadece bu mecburiyetler bile koalisyonun devamını zorunlu kılıyor. Ama böyle olmasa bile Bahçeli’nin iktidar bloğunu desteklemek konusundaki politik tercihinin hayli derin olduğunu düşünüyorum.

Bahçeli, açıkça söylediği gibi iktidarı ve Erdoğan’ı desteklemeyi sürdürecek ama iktidar ortaklığı nimetlerini de parti tabanına daha fazla yansıtmak çabasından da geri durmayacak. Erdoğan’ın da daha önce yaptığı gibi ideolojileri ve siyasi ittifakları ‘Kullan at’ formülünü MHP için uygulamasının biraz daha zorlaştığı kanaatindeyim. Çünkü, MHP’nin kurumsal desteği olmadan milliyetçi oy desteği konusunda eli giderek zayıflıyor. Bu denge, işbirliğinin devamını iki taraf için de en makul seçenek olarak tutuyor.

Anketler ve yaratılan havaya rağmen İYİ Parti’nin ömrünün kısa süreceğini düşünenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. bunu ihtimal dahilinde görüyor musunuz? Partide istifalar ufak tefek de olsa gelmeye başladı. Bu durum çatırdamaya mı işaret yoksa her siyasi partinin yaşayacağı bir süreç mi?

İYİ Parti’nin bir ‘ölü doğum’ riski olmadığını söylemek zor ama mevcut siyasi denge içinde sağ blokta bir muhalefet aktörüne ya da seçeneğine ihtiyaç olduğu da ortada. AKP-MHP iktidar bloğunun merkeze yakın tarafında bir rahatsız-kararsız seçmen cebi oluşmuş gibi duruyor. Fakat, buna henüz hazır bir toplumsal taban diyemeyiz, fazla heterojen bir gri alan mevcut. Ayrıca başta iktidar olmak üzere atılan politik adımlar dengeyi sürekli etkiliyor.

İşte bu yüzden, İYİ Parti’nin kaderi sadece kendi elinde değil. Eğer referandumda yarattığı direnç zeminin biraz daha geliştirebilirse büyük bir patlama yapmadan da sahnede kalmaya devam edebilir. Ama böyle bir durumda şimdi pek önemli gibi durmayan iç gerilimler daha çok açığa çıkar ve bu toplama ekibi bir arada tutmak zorlaşır.