Balbay ile adalet selfisi

Balbay ile adalet selfisi

CHP Lideri Kılıçdaroğlu Yurt Okuyucularına Mustafa Balbay aracılığı ile İstanbul sonrası yürütülecek politikaların ipuçlarını verdi.

KILIÇDAROĞLU: MÜCADELEYE DEVAM

Kılıçdaroğlu, "Her yürüyüş iz bırakır" diye başından beri Adalet Yürüyüşü'ne  katılan İzmir Milletvekili ve Yurt Yazarı Mustafa Balbay'ın, "Maltepe'ye vardıktan sonra adalete ilişkin hiç olumlu gelişme olmazsa ne olacak?" sorusuna karşılık, çok seçenekli adımlar atacaklarını belirterek, "Mücadele sayısı yüzü bulan toplumsal eylemlere devam" cevabını verdi.Balbay'ın önerilerini aldı.

Mustafa Balbay, "Sizi görünce yalnız olmadığımı anladım" diye ağlayan kadının ve bozkurt selamının hikayesini de yazdı: "Ülkücülerle önce göz teması, karşılıklı alkış ve ardından da sizi anlıyoruz anlamında karşılıklı bozkurt selamı geldi. Taraflar samimiydi"...

İŞTE BALBAY'IN 'ADALET YÜRÜYÜŞÜ' İZLENİMLERİ

GÜNDEM

HER YÜRÜYÜŞ İZ BIRAKIR!

Adalet yürüyüşü 12. güne girdi. 11. gün Bolu'dan geçişti.

Öyle güzel bir geçişti ki; anlatmaya değer.

Gün saat 06.00'da durak yeriniz TIR garajından Bolu girişindeki Karacaağaç köyü camisine gidişle başladı. Bayram namazı 06.10'da kılınacaktı. Cami imamının bayram vaazı güzel mesajlar içeriyordu.

Birkaç cümle  paylaşmak isterim:

"Tanımadığınız bir kişiye gülümsemek sadakadır... Kimseye hiçbir bakımdan borçlu kalmamak büyük zenginliktir... insanın veremeyeceği bir hesabının olmaması hayatının başlıca anlamını oluşturmalıdır..."

Bayram namazı sonrası, içi İznik çinilerini andıran işlemlerle dolu caminin ahşap gürünümüyle dikkati çeken ön yüzünde bayramlaşma vardı. Yayla havasında bir yaz sabahı serinliğinde herkesle kucaklaştık.

Sonrasında meyve ağaçlarıyla dolu bir bahçede kahvaltı yaptık. Ev sahibi  Aydoğan bey ve ailesi Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindekileri en iyi şekilde ağırlamak için dört dönüyordu. Börek için kebap demek uygun düşer.

Bayramlaşma TIR garajındaydı. Öncesinde Kılıçdaroğlu ile bir süre başbaşa görüştük. Gelinen aşamadan memnun. Üzerine aldığı sorumluluğun farkında. Yürüyüş gözlemlerimi aktardım. Beklenti yüksekliğini vurguladım.

Kılıçdaroğlu, İstanbul'a ulaştıktan sonrası için çok seçenekli adımları değerlendiriyor. 

Yürüyüşün 11. güne dek yarattığı yankı ilk amacına ulaştığını gösteriyor. Kemal bey bu düşüncede. Peki Maltepe'ye vardıktan sonra adalete ilişkin hiç olumlu gelişme olmazsa ne olacak?

Mücadele devam edecek...

Peki nasıl?

Tıpkı yürüyüş gibi toplumun geniş kesimlerinin katılabileceği eylemlerle. 

Bunlar neler olabilir?

Alt alta sıralanan olası eylem şekli sayısı yüzün üzerinde!

Ben de aklımdan geçen önerileri sıraladım.

12. günde vurgulayalım ki; Maltepe sonrası mücadele  toplumsal katılımla birlikte sürecek.

Konaklama alanında Türkiye'nin dört bir yanından gelen yürüyüşçülerle uzun bayramlaşmanın ardından 11. gün yürüyüşü başladı.

Bolu'nun içinden geçilecekti. AKP Genel Başkanı yolda bir şey olursa karışmam lafları etmişti. MHP Genel Başkanı karşıdan da biz yürürsek ne olur gibi her yere çekilebilecek sözlerle yürüyüşe sataşmıştı.

Yola çıkarken Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel eline megafonlu alıp özellikle vurguladı:

"Provokasyon olabilir, laf atanlar olabilir, karşı slogan atanlar olabilir, bizim öngörmediğimiz bir şeyle karşılaşabiliriz. Sakın cevap vermeyin. Sadece adalet sloganı atacağız. Yürüyüşümüze devam edeceğiz..."

Bolu'nun içinden geçtiğimiz 10 kilometre boyunca yolun her iki yanındaki insanların çok büyük çoğunluğu alkışlarla, el sallayarak, ellerinde bayraklarla bizi selamladı. 

Bizi uğurlamanlar arasında kahvaltı konuğu olduğumuz Aydoğan bey ve tüm ailesi de vardı, "bunu saymayız, yine bekleriz" diyorlardı.

Kaldırımda bir kadın hem alkışlıyor hem ağlıyordu. Yanına yaklaşıp, "iyi bayramlar" dedim. Ağladığını görünce birkaç yürüyüşçü daha geldi. Kadının dudaklarından şu sözler döküldü: "Sizi görünce yalnız olmadığımı anladım..."

Az ilerde bir grup genç bizi alkışlarken onların az ötesinde bir başka genç 2-3 saniye alkışlıyor 2-3 saniye bozkurt işareti yapıyordu. Anlayana...

Geçen yıl Kocaeli Kitap Fuarı'nda kitap imzalama arası 2-3 dakika sohbet ettiğim liseli Yağmur Bolu'da oturuyormuş. Bizi sosyal medya canlı yayınlarımızdan takip ediyormuş. Evleri de yürüyüş yolu üzerindeymiş. Konaklama yerine aile boyu gelip evlerinin fotoğraflarını gösterdiler. Mutlaka uğrayın dediler. Yürüyüş oraya geldiğinde evlerinin önünde bekliyorlardı. Bir koşu uğradım. 40 yıllık tanış gibi kucaklaştık. Kurdukları sofrada gözümüz kaldı, ama bizim gözümüz yollardaydı.

Dükkanlarının önünde bizi biraz uzaktan izleyenlerle önce bir göz teması yakalamaya çalıştık. Çoğunda yakaladık, koşaradım hemen yanlarına gidip bayramlaştık. Genel gözlemimiz değişmedi; biz onlara bir adım gidince onlar bize iki adım geldi.

Yürüyüşün ortasında ve sonunda iki Köroğlu heykeli vardı. Atıya, sazıyla...

Atatürk'lü Türk bayraklarını ve Köroğlu'nu harmanlayıp seslenelim:

Bizden selam olsun Bolu beyine, zafer ona en çok inanlarındır.

Ülkemizde, dünyada her uzun yürüyüş iz bırakmıştır.

Bu yürüyüş de iz bırakacak...