Büyükerşen hükümeti uyardı: Vazgeçin

Büyükerşen hükümeti uyardı: Vazgeçin

Prof. Yılmaz Büyükerşen, “İktidar, şehir merkezinin yanıbaşında kömürlü bir termik santral için yola çıktı. Verimli alanlarda tarımı bitirecek bir proje bu... Yol yakınken bu maceradan vazgeçilmeli” dedi.

Bozkırın ortasında herkesin yaşamak istediği medeni ve özgür bir kent kurdu o. ‘Yapılamaz' denen her şeyi önce hayal etti, sonra tek tek hayata geçirdi. Başkan'la geçtiğimiz günlerde buluştum, sabahtan geceye kadar köşe bucak Eskişehir'i gezdik. O anlattı, ben yaptıklarını hayrete düşerek dinledim. Sokaklarda yürürken, halkın hocaya sevgisini de bizzat gördüm. Türbanlı, modern, genç, yaşlı, herkes yolunu kesip fotoğraf çektiriyor. Profesör Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın 4. döneminde şimdi de büyük felaketlere yol açacak olan kömürlü termik santralle mücadele ediyor. İşte anlattıkları…Yılmaz Büyükerşen, “Eskişehir, yaşanabilir kentler sıralamasında hep ilk üçte yer alır. Çünkü bizde akıldan ve bilimden uzak hiçbir proje yapılmaz” dedi.

‘BASİT KİRLİLİK DEĞİL BU'

 Hocam, son dönemlerde bir kömürlü termik santral tartışması gündemde Eskişehir'de… Nedir bu?

Eskişehir, yaşanabilir kentler sıralamasında hep ilk üçte yer alır. Ancak iktidar, şehrimizin merkez ilçelerinden biri olan Tepebaşı ilçe sınırları içinde, yani, şehir merkezinin yanıbaşında kömürlü bir termik santral için yola çıktı. Bu tür tesislerin dünyanın her yerinde havayı, suyu, toprağı kirlettiği görüldü. Basit bir kirlilik değildir bu. Geri dönüşü olmayan, zararlı, zehirli bir kirliliktir. Çünkü santralin kurulacağı alan 1541 futbol sahası büyüklüğünde. Ve daha vahimi, bu alan, verimli tarım toprağı. Vahametin bir başka boyutu da şu; 422 futbol sahası büyüklüğünde bir alan, zehirli atık olan, yanık kül depolama alanı olacak. Düşünün, 422 futbol sahası! 

‘AKIL DIŞI PROJE’ 

Eskişehir'in böyle bir projeye ihtiyacı mı varmış?Hayır efendim, yok öyle bir şey. Değil Eskişehir'in, Türkiye'nin böylesi akıl dışı projelere ihtiyacı yok! Santralde, 1 milyon 250 bin evin bir günde yaktığı kömür kadar, kömür yakacaklar, her gün! Örneğin Porsuk Çayı Havzası ne olacak? Zehirli atık su, nereye deşarj edilecek? Bunların hepsi muamma. Tesiste her gün, binlerce ton soğutma suyu kullanılacak. Bu su nereden gelecek? Yetecek mi? Yeraltı sularımız nasıl etkilenecek? Lületaşı ne olacak? Gerçi ilgililer “santrali soğutacak su kilometrelerce uzaktaki Gökçekaya Barajı'ndan gelecek” diye açıklama yapmışlar. Ancak soğutmada kullanılan suyun nereye atılacağı sorusu da ortada duruyor. Peki, vatandaş yapılsın mı diyor?Hayır. Eskişehirliler kesinlikle karşı çıkıyor. Tabii, bilgisizlik ve iş vaadi kandırmacasına inananlar ile, o bölgede kamulaştırılacak arazileri olan rant düşkünü bir azınlığı saymazsak! Ancak, santrali yapmak istedikleri bölgede bulunan, Beyaz Altın Köyü Muhtarı, ki bu kişi aynı zamanda Eskişehir Kızılay Başkanı, diyor ki; “Burada fabrika kuruluyor. Hepiniz işe gireceksiniz.” Bakın Özlem Hanım, dünyada sadece İspanya ve Eskişehir'de bulunan lületaşı (sepiolid) maden ocaklarının olduğu bir alandır burası. O yüzden de o köyün adı, Beyaz Altın Köyü olarak değiştirilmiştir.

‘TEMİZ ENERJİYE YÖNELELİM'

 Çok değerli bir alan yani ?Tabii. Aslında tarım amaçlı koruma alanıdır burası. 2016 yılında bizzat hükümet ‘tarımı desteklemek için' Büyük Ova kararı aldı burası için. Karara göre, bu topraklar tarım dışı amaçla kullanılamaz. Yol yakınken, insana, doğaya zarar veren bu maceradan vazgeçilmeli. Eskişehir ve Türkiye'nin geleceği için ileri ülkelerin bir bir terk ettiği bu tür enerji kaynakları yerine, temiz enerji, yani güneş ve rüzgar enerjisine yönelmeliyiz. Kalitesiz kötü kömürün kimseye faydası yoktur. Kömürü çıkarma ve işleme maliyetleri, sadece kağıt üzerinde maliyetlerdir. Asıl maliyet, insan ve çevre sağlığına verdiği zararlarla oluşan maliyettir ki, bu da, bu tür yatırımların maddi boyutunun çok üstündedir. Çünkü bu santraller havaya saldıkları partiküller ile toprağa yayılan küller ile insan ve hayvanlarda, bitkilerde, meyvelerde kansere sebep olmaktadır. Dört bir yanı güzelliklerle dolu bu eşsiz vatanımız, topraklarımız, suyumuz, havamız, bizlerin anlık yanlış kararlarıyla ve emperyalizmin kirletici, yok edici oyunlarıyla heba edilmemeli.

KALKINMAK İÇİN JAPONYA'DAN İLHAM ALINMALI

Bu aralar Türkiye her gün biraz daha Batı'dan kopuyor, NATO'yu bile tartışır hale geldik…Batı değil sadece, ama Batı Medeniyetleri bizim ait olmayı istediğimiz yerdir. Orta Doğu'da Türkiye'nin stratejik bir yeri vardır ama geleceğimiz orada değil… Dünya ekonomik açıdan artık küresel bir köy, ama Türkiye kalkınma için bence Güney Kore'den, Japonya'dan ilham almalı. Batı demokrasisinin bir uyarlamasını hayata geçirebilirsek, bugünkü siyasi sorunlarımızın önemli bir kısmı çözülür. Önemli sorunlarımızdan biri de eğitim.Ben bunu yıllardır söylüyorum, şimdi artık herkes söylüyor. Bizim başında milli kelimesi olan iki bakanlığımız var, Milli Savunma ve Milli Eğitim. Türkiye'nin bu coğrafyada her zaman güçlü bir orduya ihtiyacı var, barışı sağlayacak bir orduya. Ve ülkemizi muasır medeniyetlerin üzerine çıkaracak gençler yetiştirecek bir eğitime. Bu iki bakanlığın ilkeleri hükümetlere göre değiştirilemez olmalıdır. Ne yazık ki ikisi de yok bugün… – Uzunca bir Türkiye tanıklığınız var, en büyük hayal kırıklığınız ne oldu ülkeye dair?En büyük hayal kırıklığım Anayasa'nın oylandığı son referandumda ülkenin, parlamenter sistemden vazgeçip, tek bir adama, tek bir adamın gücüne, tek bir adamın değer yargılarına, tek bir adamın söylemlerine muhtaç olacak hale gelmesidir. Bu gerçekten çok büyük bir hayal kırıklığıdır benim için… 

ATATÜRKÇÜYÜM BUNDAN DA HER ZAMAN GURUR DUYDUM

 Hocam, kentin her köşesine, Atatürk, Cumhuriyet ve Kurtuluş Mücadelesinin hatıraları ve ruhu ile damga vurmuşsunuz…Ben Atatürkçüyüm. Bir vatandaşı olduğum Türkiye Cumhuriyeti ile ve Atatürkçü olmakla her zaman gurur duydum.– Gördüm ki tüm Eskişehirli vatandaşlar da sizin gibi Cumhuriyet tarihiyle dopdolu, zaten o kadar çok ve etkileyici müzeler yapmışsınız ki; başka türlüsü imkansız!Canlı Tarih müzemiz var, ülkenin her köşesinden ziyaretçileri var, siz de gördünüz. Bir de Kurtuluş Mücadelesi Müzesini açtık, son teknolojik yöntemlerle Milli Mücadele dönemini tüm boyutları ile bütün kuşaklara, herkese, tekrar ve etkili biçimde anlatıyoruz.– O müze inanılır gibi değildi gerçekten!Engelliler için özel izleme salonu, sesli tarih uygulamaları, finalde Atatürk ile kendi fotoğrafınızı dijital ortamda çektirme, telefonunuza ya da mail adresinize gönderme şansı… Baştan sona eşsiz bir deneyim.Biliyorsun değil mi Özlem Hanım, o teknolojik cihazların tümünü de ARGE merkezimizde tıpkı kent mobilyalarımız gibi kendimiz yapıyoruz belediyede. Yazılımları dahil olmak üzere!  Kaynak: Büyükerşen hükümeti uyardı: Vazgeçin