31 Mart yerel seçimleri sonucu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesine rağmen mazbatasını almak için 17 gün beklemek zorunda kalan Ekrem İmamoğlu, Türkiye’nin gündeminde.

Seçimlerden büyük bir zaferle ayrılan İmamoğlu, sözü ve tavrıyla yurttaşlar tarafından sevgiyle karşılanırken; şimdiden AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a karşı ‘başkan’ adaylığı konuşulmaya başlandı.

Tartışmalarla geçen seçim sürecini değerlendiren Gazeteci Can Dündar da, Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım arasındaki farkı ”Seçim sonucunun sırrı burada işte. Binali Yıldırım’da simgelenen nobranlıkta, İmamoğlu’nun sergilediği kucaklayıcılıkta…” sözleriyle değerlendirdi.

Can Dündar’ın Özgürüz’de yayımlanan yazısı şöyle:

”40 yıldır Türkiye siyasetini izliyorum; ilk kez bir siyasetçinin, kendisini desteklemeye gelenlere, “Bir gün hata yapar tökezlersem, elimden tutup kaldırmaya var mısınız” dediğine tanık oluyorum.

Ekrem İmamoğlu’nun, mazbatasını aldıktan sonra yaptığı ilk konuşmada söylediği bu sözler, onu bir anda diğer siyasetçilerden ayrı bir kulvara soktu. Çünkü “ihtiras siyaseti”, ne hata yapmayı yedirir kendine, ne tökezlemeyi… Kirli politika, tökezleyenin üstüne çullanmaya hazır bir sırtlanlar yatağıdır. O yüzden herkes, puslu ortamda tuzağa düşmemek için sürekli bastığı yeri, arkasını, çevresini kollar.

İmamoğlu, dün Turgut Özal’ın anma törenlerine resmi davetli olmadığı için ayrı gitti. Yolda resmi törenden dönen rakibi Binali Yıldırım’ı gördü. Arabasını durdurdu, indi, rakibinin yanına gitti, elini sıktı Rakibi nobrandı, uzaktı; mesafeli davrandı. Zoraki bir el sıktı. Oysa İmamoğlu sonradan dediği gibi, biraz sıcaklık duysa Yıldırım’ı kucaklamaya da hazırdı.

Seçim sonucunun sırrı burada işte:
Binali Yıldırım’da simgelenen nobranlıkta
İmamoğlu’nun sergilediği kucaklayıcılıkta…

Türkiye’nin artık bu nefret kampanyasından bıktığını, barışa, kucaklaşmaya susadığını anlayamadı AKP… Türkiye’yi gerdikçe battı; halka baskı yaptıkça kaybetti. Güler yüzlüler, halka el uzatanlar, birbirini kucaklayanlar kazandı.

16 milyon İstanbullu, bu barış çağrısını sahiplenmeye hazır. Kazara hata yapar da tökezlerse İmamoğlu’nu elinden tutup kaldıracaklarına eminim…

Ya saraylarında sefa sürerken halka üç öğün simit-çay önerenler tökezlerse…
İşte onların akıbetinden emin değilim…”