Canan Kaftancıoğlu'na yeni tanımlama: ‘TWEET yazarı’

Canan Kaftancıoğlu'na yeni tanımlama: ‘TWEET yazarı’

YURT Gazetesi’ne ‘paçavra’ diyen Canan Kaftancıoğlu için sert bir yazı kaleme alındı. “Asıl siz Kılıçdaroğlu’na ‘yeminli muhalif’ Fikri Sağlar ile Hanak dağlarında siyasete dair neler konuştuğunuzu anlatın da bilelim. Gürsel Erol ile ne konuştunuz?” denilen yazıda, “CHP İl Başkanlığı koltuğunu işgal ediyorsunuz. Önce son seçimlerdeki büyük yenilginin analizini yapın” ifadelerine yer verildi.

YURT Gazetesi için ‘paçavra’ ifadesinin yer aldığı tweet atan Canan Kaftancıoğlu’na tepkiler sürerken, Ankara Gündemi’nde kaleme alınan yazıda, “Asıl siz Kılıçdaroğlu’na ‘yeminli muhalif’ Fikri Sağlar ile Hanak dağlarında siyasete dair neler konuştuğunuzu anlatın da bilelim. Gürsel Erol ile ne konuştunuz? CHP İl Başkanlığı koltuğunu işgal ediyorsunuz. Önce son seçimlerdeki büyük yenilginin analizini yapın” ifadelerine yer verildi

YURT Ankara Gündemi’nde ‘Kayıp şehrin çocukları’ başlığıyla yayımlanan yazıda, Kaftancıoğlu’na ‘hemen özür dilemesi’ çağrısında bulunularak, “Bir gazeteye o çirkin benzetme kabul edilemez” denildi. Yazıda, şu görüşler aktarıldı:

TWEET YAZARI

“Anlaşılan Canan Kaftancıoğlu da bizim anlı şanlı yazarlar gibi okumuyor,  sadece ‘yazar’ olmayı tercih ediyor…

Hem de TWEET yazarı…

Baksanıza yememiş içmemiş YURT ile ilgili Ardahan’ın Hanak ilçesinde iki arada bir derede TWEET atmayı ihmal etmemiş.

Hâlbuki kendisine de her zaman cevap hakkı tanıyan YURT Gazetesi’ni izlese belki kimlerin bu gazetede kimlerin ne yazdığını görecek...

Bağımsız bir gazete yaratmaya çalışan Durdu Özbolat’ın 23 milyon doları geçen masraflarının anlamını kavrayacak.

Kişisel siyasi bir kaygıyla hareket etmediğini de anlayacak.

43 YILLIK GAZETECİ IŞIK’IN YOKLUKLARLA ÇARPIŞARAK…

43 yıllık gazeteci ve siyasetçi Metin Işık’ın Hürriyet gibi bir gazeteyi neden bırakıp ‘yokluklarla çarpışarak’ bir avuç medya emekçisi kahramanla birlikte YURT’u yaşatmak için iki yıldır nasıl bir özveri ile çalıştığını görecek.

Maalesef Kaftancıoğlu sadece bakıyor, görmüyor.

Empati mi, o ne ki?

Canan Hanım, siz belki de Muharrem İnce’nin Genel Başkanlığı için Durdu Özbolat’ın milletvekillerinin bildirisine verdiği imza için durumdan vazife çıkarmak istiyorsunuz.

Gerçi çok sevdiğinizi biliyoruz ama bu agresif tutumunuz Hakan Gülseven’in mağduriyetini bahane olarak kullandığınız anlamına gelmiyor mu?

DURDU BEY’İN BUNA İHTİYACI YOK

Siz de bilirsiniz; Durdu Özbolat bu gazeteyi kişisel ikbali için kurmadı.

Gazeteyi izlerseniz, bu gazetenin Durdu Özbolat’ın kişisel kavgasını verdiği bir yer olmadığını anlarsınız. Zaten Durdu Bey’in buna ihtiyacı da yok, talebi de...

Unutmayın Durdu Özbolat hep ön seçimlerle milletvekili adayı oldu. Kurultaylarda Parti Meclisi listelerini de delerek girdi. Çankaya Belediye Başkan adaylığı için de yine ön seçim istedi.

Son iki seçimde parti içi muhalefet olarak adlandırılan listelerde yer aldı, talepte bulunmadı. Muharrem İnce dâhil birçok anahtar listede yer aldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çok demokrat bir liderdir.

O zat ile işim olmaz diye TWEET atarak çekindiğinizi belli etmeye gerek yok.

HANAK DAĞLARINDA NELER KONUŞTUNUZ?

Asıl siz Kılıçdaroğlu’na ‘yeminli muhalif’ benim de çok sevdiğim siyasetçi Fikri Sağlar ile Hanak dağlarında siyasete dair neler konuştuğunuzu anlatın da bilelim.

Gürsel Erol ile ne konuştunuz?

Siz CHP İl Başkanlığı koltuğunu işgal ediyorsunuz. Önce son seçimlerdeki büyük yenilginin analizini yapın.  Hesabını vereceksiniz zaten, demokrasinin gereği tabii ki.

YURT Gazetesi, Hakan Gülseven ile iletişim kuramadığı için bu iş bu noktaya geldi.

YURT Gazetesi hukuki sorumluluklarından kaçan bir gazete de değil.

Ama siz hem ‘sıkışıklıktan’ anlamıyorsunuz, hem medya önünde adeta tahsilatçılığa soyunan bir ‘hak arama’ çabasını destekleyerek,  sorunları çözmek yerine, bu tavrınızla istemeseniz de körüklüyorsunuz.

Bu sorun sadece Hakan Gülseven’in sorunu da değildir, YURT’un da.

Niye kişiselleştiriyorsunuz?

Bu durum muhalif gazetelerin sorunu haline geldi, daha da büyüyecek.

Siz devleşerek yaklaşan bu sorunları çözmek için ne yapıyorsunuz, ne yapacaksınız? 

BAŞINIZ GÖĞE Mİ ERECEK

YURT kapanırsa rahat mı edeceksiniz? Başınız göğe mi erecek?

Bu dertleşmeyi okuyucularımın ve hoşgörüsüne sığınarak yaptım.

Kıdemli bir meslektaşıma üzüntülerimi anlattım.

Sorunu çözmeye odaklanmak ve kişiselleştirmemek gerektiğini söyledi.

Ve dedi ki ‘muhalefetin hali dev yazar Kemal Tahir’in kayıp şehrin çocukları romanına benziyor.’

Bu söz çok acı geldi, ama doğru.

Türkiye sıkıntılarından yine Kemal Tahir Usta’nın ‘yol ayrımı’ romanındaki gibi çıkacak görünüyor. Yoksa bu muhalefet anlayışı ile değil…”