CHP'li Erdoğdu 15 Temmuz'un karanlık noktalarını değerlendirdi

CHP'li Erdoğdu 15 Temmuz'un karanlık noktalarını değerlendirdi

Meclis Darbe Araştırma Komisyonu’nun CHP’li Üyesi Erdoğdu darbe girişiminin yıldönümünde konuşarak, "Cemaat’in hazırlıklarını devletin öngördüğünü, vakit tamam olunca da darbenin başlamasına göz yumduğunu düşünüyoruz" dedi.

15 Temmuz Darbe Girişimi’nin üzerinden bir yıl geçti. Darbe girişimini fırsata çeviren AKP, 20 Temmuz’da OHAL ilan etti. “Darbecilerle mücadele” adı altında tüm muhaliflere yönelik bir tasfiye süreci başlatıldı. Baskı ve tasfiye tüm hızıyla devam ederken, 15 Temmuz’la ilgili pek çok karanlık nokta, iktidar karartması nedeniyle aydınlatılamadı hâlâ.

Bu süreci yakından izleyen TBMM Darbe Araştırma Komisyonu Üyesi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu ile 15 Temmuz’u Birgün'e anlattı. “AKP kanlı ve hain darbeye giden yolları elleriyle döşedi” diyen Erdoğdu’nun, “Devletin Cemaat’in hazırlıklarının tamamından ya da belki bir kısmından haberdar olduğunu, vakit tamam olunca da darbenin başlamasına göz yumup yarı yolda sekteye uğrattıktan sonra ilan edilen OHAL ile ne kadar muhalif varsa tasfiye edilmesine izin verdiklerini düşünüyoruz” sözleri dikkat çekici. Erdoğdu’ya yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:

15 Temmuz’un üstünden bir yıl geçti. Ancak o güne ilişkin pek çok karanlık nokta var. Size göre yanıt bekleyen en temel sorular hangileri?

O kadar çok cevapsız soru var ki! Hatırlayalım o günü. MİT’e 15 Temmuz’da bir ihbarcı geliyor. Kara Havacılık Okulu’nda pilot. Saat 03.00’te MİT Müsteşarı’nı ikametgâhından kaçıracaklarını söylemiş. İstihbarat şefi gece askeri helikopterle askerler tarafından herhalde fidye için kaçırılmaz. Bu darbe girişiminin bal gibi de işaretidir. MİT, ihbarı Genelkurmay’a bildiriyor. Genelkurmay Başkanlığı’na çağrılan Fidan bu olayın daha büyük bir olayın işareti olabileceğini söylüyor, bir nevi darbe olasılığından bahsediyor. Bunun üzerine Akar olağanüstü önlemleri uygulamaya koyuyor.

Bu arada Fidan, Genelkurmay Başkanı ve dönemin 2. Başkanı’nın önünde Cumhurbaşkanı’nı arıyor ama Koruma Müdürü’yle görüşebiliyor. Akar’a yaptığı ciddi uyarıları neden Cumhurbaşkanı’na da aktarmadığını, neden görüşmekte ısrarcı olmadığını öğrenemedik. Komisyona gönderdiği yazıda da değinmemiş. Koruma Müdürü Muhsin Köse’ye darbe olasılığından bahsedip bahsetmediğini, bahsetmediyse ki Org. Güler’in ifadesinden anladığımız kadarıyla bahsetmemiş, neden bahsetmediğini soramadık. Darbeyi araştıran savcılar da öğrenemedi. Merak edip de Muhsin Köse ve Hakan Fidan’ın ifadelerine başvurdular mı, bilemiyoruz.

MİT MÜSTEŞARI KAYIP

Fidan’a o akşam ulaşılamıyor olması olağan mı?

Ülkede kıyamet koparken Başbakan, köprüyü kapatan tankı TV’de görünce MİT Müsteşarı’nı arıyor ama ulaşamıyor, o sırada nerede bilinmiyor. Gece neredeydi bilinmiyor. İstihbarat şefidir, bilinmemesi normaldir, diyebilirsiniz. Ama Başbakan aramış ulaşamamışsa bit yeniği ararız.

Fidan Genelkurmay’a 18.10’da girmiş, 20.20’de ayrılmış. Çünkü MİT karargâhında 20.30’da yabancı bir konukla randevusu varmış. Muhtemelen Başbakan, ofisinden 21.00’de ayrılıp Tuzla’daki konutuna giderken Fidan da Ankara’da bu görüşmedeydi. Başbakan konutuna 21.35’te girmiş. Darbeciler Whatsapp’ta Yurtta Sulh adında bir grup kurmuş, 21.26’da emir verilmiş, ‘İstanbul dışına çıkan trafiğe izin verilecek, içeri giren trafik engellenecek’ diye. Başbakan Boğaz Köprüsü’nü geçer geçmez askerler köprüyü trafiğe kapatmış. Bu zırhlılar Maltepe’den köprüye havadan uçarak gelmedi herhalde. Aynı gün akşamüstü devletin en tepesindeki konuşmalara rağmen bu askeri hareketliliğin izlenmemiş olması nasıl açıklanacak?

‘HABERLERİ VARDI’

 MİT’in, Genelkurmay’ın, Cumhurbaşkanı’nın ya da Koruma Müdürü’nün bir darbe olasılığından en azından 2-3 saattir haberinin olduğu kesin o zaman…

Biliniyor evet, ama kimse bir şey yapmıyor. Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’nın ifadesinden öğrendik, darbe olasılığı varsa birliklere ve komutanlarına kışladan çıkmama emri verilirmiş. Bu emir de verilmemiş, neden?

Başbakan Ankara’ya giderken Kastamonu dolayında jandarma aracından ateş açılınca tünel inşaatına sığınmış. Kastamonu Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Faruk Bal ve Kurmay Başkanı Jandarma Pilot Kurmay Albay İrfan Kılıçarslan’ın 16 Temmuz gece yarısına doğru tutuklanarak cezaevine konulduğunu öğrendim. Bu isimlerin şu andaki durumları hakkında bilgim yok ama.

‘FİDAN GÖREVİNİ YAPMADI’ 

Başbakan neden bilgilendirilmedi?

Fidan’ın, Yıldırım’a neden bilgi vermediğini hâlâ bilmiyoruz. Başbakan son bir yılda nedenini öğrenebildi mi onu da bilmiyoruz. Başbakan’ın görevini yapmayan Fidan’ı neden hâlâ o görevde tuttuğunu da öğrenemedik.

Fidan Komisyon’a gönderdiği yazıda darbe girişiminin başlamasının ardından tüm teşkilatın teyakkuza geçirildiğini belirtmişti. Ancak ihbarın daha bir büyük eylemin parçası olma olasılığını ya da daha açık söylemek gerekirse darbe olasılığını MİT’in yerel birimlerine bildirmediğini biliyoruz.

‘Öksüz’ün kaybolması tesadüf değil’

Adil Öksüz meselesi hâlâ aydınlatılmadı...

Adil Öksüz tüm darbe planlamasının içindeki önemli bir isim. Darbeciler için Akıncılar o gece önemli bir yer. Cumhurbaşkanı’nı Marmaris’te kaldığı otelden kaçıracak darbeci askerlere talimatlar da hep bu üsten verilmiş. Adil Öksüz bu darbenin karanlıkta kalan yerlerini aydınlatacak bilgilere sahip birisiymiş.

Kaybolması da tesadüf olmamış bence

Komisyon görevini yapabildi mi?

İnsanların aklıyla alay ediyorlar. Araştırmayalım, gerçekler ortaya çıkmasın diye çırpındılar. AKP’li Reşat Petek dinlenmesini istediğimiz birçok isme davet bile göndermedi. Basının komisyon toplantılarında kameralarla görüntü almasını engelledi.

Suçluluk psikolojisi ile darbeyi aydınlatmak için attığımız her adımı sayısal çoğunluğu kullanarak engellediler.

Bu süreçte binlerce gözaltı, görevden alma yaşanırken darbenin siyasi ayağı konusunda neden hiçbir ilerleme kaydedilemedi?

Saraylarda, konaklarda dayısı olmayan herkes ensesinden tutulup işten atılırken, hapse tıkılırken “damatların” önce alınıp sonra, halkın zekâsıyla alay edercesine, hem de kanuna aykırı belgelerle serbest bırakılması darbenin siyasi ayağının kim olduğu konusunda yeterince fikir veriyor bence.

‘Rapora CHP’yi ekleme talimatı Saray’dan’

Darbe Komisyonu Raporu’na Adalet Yürüyüşü’nün ardından CHP’yi hedef alan bir ekleme yapılmasıyla ilgili ne söylemek istersiniz?

Adalet Yürüyüşü ile Saray’ın kimyası bozuldu, buna hiç şüphe yok. Rapora bunun eklenmesi talimatı Saray’dan geldi bana göre. Bize sundukları raporda bunlar yoktu. Etik değil bir kere. Biz buna izin vermeyiz. Bizi FETÖ’yle ilişkilendirmeye çalışmak da tam şark kurnazlığı. Kimse yemiyor. Kusura bakmasınlar. AKP, devleti bunlara teslim ederken CHP’nin nasıl uyardığı, neler söylediği arşivlerde duruyor.

‘AKP, bu darbeyi bekliyordu’

15 Temmuz’a gelinen süreç, bu süreçte AKP’nin rolü konusunda neler söylenebilir?

AKP, 2002’de iktidara geldikten sonra Gülen Cemaati ile stratejik bir işbirliğine girdi. Devlet kadrolarını tamamıyla cemaate teslim etti. Cemaatin normal yollardan yerleşemediği devlet kadrolarını iftirayla, hileyle, sahtekârlıkla boşaltarak ele geçirmesine yeri geldi göz yumdu, yeri geldi yardımcı oldu. Daha önce devlete gizlice sızan Fethullah Gülen Cemaati mensupları, 2002 yılında AKP ile kurulan ittifak sonucu devletin hemen tüm kurumlarını teslim aldı. AKP bu kanlı ve hain darbeye giden yolu elleriyle döşedi. Kesinlikle bu darbeyi bekliyordu. Zira Cemaat’in en kritik adamları istihbarat birimlerince biliniyordu. Bilinmemesi mümkün mü? Kendileri söylüyor 15 Temmuz’dan çok önce saldırının başladığını.

‘Aralarında paylaşım kavgası başlayınca...’

AKP, cemaat kadrolarının devlete yerleşmesi için liyakati rafa kaldırdı, hukukun çiğnenmesine izin verdi. Devletin nefesinin Gülen cemaatinin ensesinden çekilmesini sağlayıcı adımlar attı. Bunları da bilerek yaptığını kendi itiraflarından öğreniyoruz. Ömer Dinçer’in kitabında anlattıkları ortada. “Tayyip Erdoğan siyasi sorumluluğu, ben hukuki sorumluluğu aldık MGK raporunu sumen altı ettik” diyor. Güç paylaşımından kavga kopunca da düğmeye basıldı ve savaş ilan edildi. Komisyona gelip bilgi veren bürokratlar, AKP’nin cemaati nasıl koruyup kolladığını, iktidarda olan partinin milletvekillerinin önünde itiraf edemiyorlar. Ya da dünya görüşü olarak aynı şekilde düşündükleri için hükümet karşısında muhalefete koz vermek istemiyorlar.

‘Darbenin başlamasına göz yumdular’

 CHP’nin “kontrollü darbe” söylemi iktidarı kızdırıyor. Neden “kontrollü darbe” diyorsunuz?

Gülen Cemaati’nin aslında 17 Aralık 2013 öncesinde de devlet için tehlike arz ettiğini kimse açıkça söylemiyor, resmi yazıya dökemiyor. O yüzden biz Cemaat’in tüm hazırlıklarını devletin öngördüğünü, hazırlıkların belki tamamından belki bir kısmından haberdar olduğunu, vakit tamam olunca da darbenin başlamasına göz yumup, yarı yolda sekteye uğratarak sonrasında ilan edilecek OHAL ortamında ne kadar muhalif varsa demokratik olmayan bir şekilde tasfiye edilebilecek bir ortama izin verdiklerini düşünüyoruz.

Bu süreçte binlerce gözaltı, görevden alma yaşanırken darbenin siyasi ayağı konusunda neden hiçbir ilerleme kaydedilemedi?

Saraylarda, konaklarda dayısı olmayan herkes ensesinden tutulup işten atılırken, hapse tıkılırken “damatların” önce alınıp sonra, halkın zekâsıyla alay edercesine, hem de kanuna aykırı belgelerle serbest bırakılması darbenin siyasi ayağının kim olduğu konusunda yeterince fikir veriyor bence.