CHP liderinden, Erdoğan'a şeker fabrikalarını konusunda kritik soru

CHP liderinden, Erdoğan'a şeker fabrikalarını konusunda kritik soru

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında MESAM'a kayyum atanması ile ilgili "kanunu takmıyor" ifadesini kullandı. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda ise Erdoğan'a "hangi ulaslararası şirketlerel anlaştın!" diye seslendi.

İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önemli satırbaşları;

Saygıdeğer milletvekilleri bugün sıradışı bir grup toplantısı yapıyoruz. PM üyemiz  sayın Yavuz Karan hayatını kaybetti. Onu sonsuzluğa uğurladık.

Deniz Selin Üstündağ Avrupa şampiyonu oldu. Kendisini yürekten kutluyoruz.

Bütün demokrasilerde medya önemli bir güçtür. Gelişmiş demokrasilerde 4. güç olarak algılanır. Medyanın temel özelliği gücü sürekli halk adına sorgulamaktır. Gücü elinde tutanlar daha sağlıklı karar almak zorunda kalırlar. Bizde bir yaygın medyamız var. Bir de yerel medya var. Yerel medya adeta sahipsiz. Bu medyanın büyük beklentileri var. Geçinemiyorlar. Binlerce kişi çalışıyor yerel medyada, gazetelerde ve televizyonlarda. Ayakta kalmak için olağanüstü çaba harcıyorlar. Biz yerel medyanın da yaygın medyanın da güçlü olmasını isteriz. Bağımsız olmasını, özgürce yazmasını ve eleştirmesini isteriz. Demokrasiye sahip çıkmak gibi medyaya da sahip çıkmak zorundayız. Baskılara hep birlikte sahip çıkmak zorundayız. İktidarın yaptığı her şeyi alkışlayan bir medya grubunun en çok demokrasiye zarar verdiğini de kimsenin unutmaması gerekir. Demokrasi hepimiz için geçerli bir kuraldır. Düşüncelerimizi özgürce ifade edeceksek, haklarımızı rahatça yargıda araabilecek isek bunun özü demokrasiden geçiyor.

İktidarı her fırsatta alkışlayan bir medya hepimize zarar vermektedir.

‘MESAM’A KAYYUM ATANMASI’

MESAM diye bir kurum var. Sanat ve sanatçı her ortamda değerlendirilmiştir. Sanatçı özgür olmalıdır. Elbette sanatçının hakları vardır. Mart ayında olağan kongresini yapmadan Kültür Bakanlığı MESAM’a kayyum atadı. MESAM yönetim Kurulu görevden alındı. Kültür Bakanlağı’nden size sir uyarı mektubu geldi mi  diye telefon ettim, herhangi bir uyarı gelmemiş. Önce uyarı yapacaksın. Hiçbir uyarı  yapılmadan MESAM Yönetim Kurulu değiştiriliyor. Yazının içinde herhangi bir uyarı yok. Sordum dava  açacak mısınız diye, bugün dava açılacak. Açıkça Kültür Bakanlığı burada suç işlemiştir.

235 bin 838 tutuklu var. Bu tutuklulardan 69 bin 301 öğrenci . Mahkum ve tutuklu kendini eğiterek hayata tutunmaya çalışıyor. Bu tutukluların sınav va kayıt ücretlerini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ödüyor. Ama Açık Öğretim’de okullanların sınav harçları yatmadı. Ben Bakan’a sesleniyorum, geçmişteki uygulamayı sürdürün.

Şeker fabrikalarının bulunduğu illerde halkın tamamı özelleştirmeye karşı. Bütün şeker fabrikalarına arkadaşlar gidecekler. Niçin özelleştiriyoruz bunları? Bu üretimin kaybedeni yok. Siz bu ortama bir dinamit yerleştiriyorsunuz, amaç nişasta bazlı şeker üretimini teşvik etmek. Şeker fabrikalarının mutlaka korunması gerektiğine yürekten inanıyoruz. Şeker fabrikalarına sahip çıkmak Cumhuriyete sahip çıkmak demektir.

‘HANGİ ULUSLARARASI KURUMLARLA ANLAŞMA YAPTINIZ’

Hangi uluslararası kuruluşlarla anlaşma yaptınız. ve bu anlaşma metnini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından neden saklıyorsunuz. Bu uluslararası madde yürürlükte, açıklayın bunu merak ediyoruz.

Anayasaya göre Türkiye, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Eğer hukuk devletini yok ederseniz, baskıcı bir dikta yönetimini getirirsiniz. Türkiye şu anda bir hukuk devleti değildir. Neden değildir? 15 Temmuz darbe girişiminden sonra BM’ye bir yazı gösterildi. İkisi çok önemli. Tutulanlara insanca davranmayacağım diyor. Adil biçimde yargılamayacağım diyor. Darbe girişiminden sonra pek çok insan mağdur edildi. Bütün mağdurların sesi olmaya özen gösterdik. Gökhan Açıkkollu, bir öğretmen, 15 Temmuz’dan sonra tutuklanıyor. Gözaltı sırasında hayatını kaybediyor. Gözaltına ilaçların verilmediği bize gelen bilgiler yönündeydi. Hasta ise insilün vereceksiniz, nitekim bu adam öldü. Şimdi bu vatandaşın işkence sonucu öldüğü ortaya çıktı. Eşi Mümine Açıkkollu ile arkadaşlarımız konuştular. Hainler mezarlığına gömülecekse vereceğiz demişler. Diyanet fetva veriyor, hainlerin namazı kılınmaz diyor. Mezarlığa defnedemedik, bahçemize defnetmek zorunda kaldık diyorlar. Bu bir dram değil midir? İşkence sonucu hayatını kaybediyor. Hainlerin tazminat davası açma hakkı var. Biz de o ailenin sonuna kadar yanında olacağız. Yargılanmadığı için suçlu mu değil mi belli değil. Bir tek Allah’ın kulu çıkıp bu ülkede “adalet vardır” diyemez?

“YARGI YOK YARGI”

Uluslararası bir toplantıda konuşuyor Adalet Bakanı. Türkiye’de yargı bağımsız ve tarafsızdır HSK bunun sigortasıdır diyor. Erdoğan, Yargıtay’ın 150. yılı sempozyumunda bir konuşma yapıyor. “Eğer bir ülkede halk bunalmış ve ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hale gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var demektir” diyor. Günaydın Recep Bey, günaydın. Nihayet öğrenebildin. Yargı yok yargı. Adalet yok adalet.