YURT Gazetesi Ankara Temsilcisi Mehmet Yurtseven, Selin Sayek Böke’nin CHP’ye ilk geldiğinde ‘etekli derviş’ olarak lanse edildiğini kaydederek, “Şimdi partinin sol kanadını temsil ettiğini iddia ederek manifesto yayınlaması akılara durgunluk veren cinsten bir yaklaşım. İtirazlarını PM’de dile getirmek yerine Twitter hesabından paylaşım yapması bile partiyi kamuoyu önünde kamuoyu önünden tartışmaya açmaktan başka bir şey değildir” dedi.

Mehmet Yurtseven, ‘Tribün hizibi’ başlığıyla kaleme aldığı yazıda, CHP’nin en büyük probleminin, partinin yetkili kurullarında görev alanların, sosyal medyada, televizyonlarda sırf kendi ikballeri ve ön seçimden galip gelmeleri için şov yapmaları olduğunu kaydetti. Yurtseven, şunları yazdı:

“Selin Sayek Böke CHP’ye ilk geldiğinde “etekli derviş” diye lanse edilmişti.

Şimdi partinin sol kanadını temsil ettiğini iddia ederek manifesto yayınlaması akılara durgunluk veren cinsten bir yaklaşım.

‘ÜZÜM YEMEK DEĞİL BAĞCIYI DÖVMEK’

Parti Meclisi toplantısında itirazlarını dile getirmek yerine Twitter hesabından “Ortaya konulan tüzük taslağı ne örgütümüzün partinin demokratikleşmesi beklentisini, ne de toplumsal muhalefeti örgütleme ihtiyacını karşılıyor” diye paylaşım yapması bile partiyi kamuoyu önünden tartışmaya açmaktan başka bir şey değildir.

Milletvekilliği bir yana aynı zamanda PM üyesi olan bir ismin bu tür paylaşımları amacının “Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” olduğunun net bir göstergesidir.

Birilerinin çıkıp sol kanadı temsil ettiği algısı yaratmaya çalışan “Etekli Derviş’e” tribünlere oynamanın CHP’nin kimyasına uymadığını anlatması gerekir.

CHP liderinin sade üyelere değil önce Milletvekillerine, PM üyelerine, sosyal medyada partiyi tartıştırmanın doğru olmadığını tane tane anlatması gerekir.

‘BÖYLE DEVAM EDERLERSE AKP MALZEME BULMAKTA ZORLANMAYACAK’

Sosyal medyada partinin yetkili organlarında bulunanların böyle davranmaya devam etmesi halinde AKP, CHP karşısında malzeme bulmakta çok zorlamayacaktır. 

CHP’yi kanatlara, gruplara ayırıp hizipçilik yapanlar CHP içerisinde uzun süre devam edememişlerdir.

Hatta tribün şovlarından sonra ön seçimlerde bile zorlanmışlardır.

İlk seçildiklerinde merkez yoklaması ile atananların Genel Başkanla yolları ayrıldıktan sonra demokrasi havarisi kesilip buldukları her mikrofona sarılarak “Ben çok solcuyum” diye kendilerini yeniden tarif etme çabaları acaba hangi suçluluk psikolojisinin ürünüdür?

İktidara giden yol, eylemde ve söylemde birliktelikten geçer.

Partinin yetkili organlarında görev aldığı halde itirazlarını yetkili kurulların toplantılarında dile getirmek yerine ikişer kişilik manifestolar yayınlamak, tüzük maddelerini eleştirmek tribüne oynarken hizip oluşturmaktan başka bir işe yaramaz…”