Cumhur ittifakı dağılıyor mu? AKP sözcüsünden açıklama!

Cumhur ittifakı dağılıyor mu? AKP sözcüsünden açıklama!

AKP Sözcüsü Mahir Ünal, 'Önümüzdeki süreçte Cumhur İttifakı'nın bir şekilde bozulabileceğini düşünüyor musunuz?' sorusuna cevap verdi.

AKP Sözcüsü Mahir Ünal, "Önümüzdeki süreçte Cumhur İttifakı'nın bir şekilde bozulabileceğini düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, Cumhur İttifakı'nın, benzemezler ittifakı gibi bir masa başı ittifakı, bir pazarlık ittifakı hiç olmadığını söyledi. Cumhur İttifakı'nın 15 Temmuz sonrası bir toplumsal ve siyasal mutabakat sonucunda ortaya çıktığına işaret eden Ünal, "Bu ülkeye dönük o büyük saldırıdan sonra bir millet aklı harekete geçti ve orada oluşan hassasiyet Yenikapı ruhuyla beraber bir bilince ve şuura dönüştü. Mutabakat, doğal bir mutabakat olarak ortaya çıktı. Biz MHP ile masaya oturup birtakım pazarlıklarla ve protokollerle bu işi oluşturmadık. Bu bir millet mutabakatı, milli bir mutabakat olarak ortaya çıktı ve sonra da Cumhur İttifakı'na dönüştü. Benzemezler ittifakı birtakım kişisel hesaplar, şahsi hesaplar üzerine kuruldu. Yorgan gitti, kavga bitti, seçim bitti ve dağıldılar. Dolayısıyla Cumhur İttifakı böyle bir ittifak değildir." ifadesini kullandı. 

Ünal'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Kemal Kılıçdaroğlu'nun tekrar ettiği ve sistematik olarak sürdürdüğü meşruiyet tartışması, itibarsızlaştırma, kendi yönetemediği her kurumu gayrimeşru görme, 9 kere yenilmesine rağmen özeleştiri yapmama gibi özelliği var. Özellikle dünkü konuşmasında Atatürk'ü anlamaktan bahsediyor. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasıyla uygulamaları arasında fark var. Siz vitrinde Atatürk diyeceksiniz, cumhuriyet diyeceksiniz ama uygulamalarınız cumhuriyetin, demokrasinin adeta yok sayılması anlamına gelecek. Yüksek bir temsil ve katılımla seçilen hükümeti diktatörlük olarak niteleyeceksiniz. Kemal Kılıçdaroğlu sabit ama etrafındakiler değişken. Değişim bu değildir. Siz yenildiğinizde bu sorumluluğu üstlenirsiz ve yerinizi başkasına bırakırsınız. Kılıçdaroğlu'nun sürekli aynı şeyleri tekrar etmesinden yorulduk. Dili artık siyaseti rehin almaya başladı. Biz Kemal Kılıçdaroğlu'na cevap verme, onu gündemimize almaktan sıkılmaya başladık. Türkiye'nin önünde çok büyük fırsatlar var. Fırsatların olduğu yerde tehditler de var. Türkiye'nin çok ciddi bir gündemi varken, biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun kronikleşmiş, CHP açısından bir kimlik krizine dönüşmüş bir yapı artık hem siyaseti tehdit ediyor, hem siyaseti zehirliyor, hem gündemi rehin alıyor. Bu herkes için rahatsızlık vermeye başladı. 

YILDIRIM İLE GÖRÜŞMESİ 

'Yargı tutsaklık altında' sözlerini yeni söylemiyor. Kılıçdaroğlu bir siyasetçi değildir. Bir aktördür. Bir kaset komplosuyla başkan yapılmış, vesayetçilerin aktörüdür. Kılıçdaroğlu siyasetçi olsa, devletle ilgili kararları seçilmişlerin vereceği ile bir şüphesi olmaz. Kemal Kılıçdaroğlu hiçbir zaman siyasetin yanında durmadı. Biz yargının durumunu ayrı tutuyoruz. Çünkü yargı bağımsız. Bu son sistemle yargı ile yürütme ayrıldı. Yargı ile yürütmenin etkisindedir demek, yargıda görev yapanların haysiyetine, onuruna hakarettir. Anayasanın amir hükmüne ve yasalara göre davranır. Sen nasıl böyle bir iftirada bulunacaksın? Vesayetçi siyasetçi dediğim tip budur. Yüksek yargı Genelkurmay'a çağrıldığında sesini çıkarmaz. Seçilmiş siyasetçinin yaptığı düzenlemelerde şikayetçi olur.

Kılıçdaroğlu, tercihleri her zaman kimden yana kullandı. Ben hiçbir zaman milletten yana kullandığını görmedim. Terör olayları olduğu zaman hep devleti suçladı, PKK'yı lanetlediğini, terör örgütlerini görmedim. 

'CUMHUR İTTİFAKI MASA BAŞI İTTİFAK DEĞİL'  

Cumhur İttifakı, masa başı ittifakı değil. Cumhur İttifakı 15 Temmuz sonrası bir toplumsal ve siyasal mutabakatla ortaya çıktı. Bu ülkenin bağımsızlığı ve bekasına olan hassasiyet bir şuura dönüştü ve bu da doğal bir mutabakat olarak ortaya çıktı. Bu milli bir mutabakat olarak ortaya çıktı. Bu millete yaslanan, siyasetin önüne gelen bir mutabakat. Burada Sayın Devlet Bahçeli de kendisine geçmişte atfedilen şeyler yok. Sayın Bahçeli, devlet adamlığına yakışır bir tutum sergiledi. 

'KILIÇDAROĞLU OHAL'İN İLAN EDİLMESİNİ DARBE OLARAK NİTELİYOR'

Bu süreci bu yasa üzerinden okuyamayız. Türkiye yeni bir güvenlik konseptine geçti. Türkiye'nin bölgesinde yaşanan sorunlar, bazılarına bakıyorum hayaller İsviçre, pratikler Türkiye... Her durum kendi gerçekliğini oluşturur. Kendi güvenliğinizi sağlamazsanız kendi demokrasinizi nasıl koruyacaksınız? Türkiye yeni bir terörle mücadele konseptine geçti. FETÖ yeni nesil bir terör örgütü. Artık siber saldırıların yapıldığı, algı operasyonlarının yapıldığı bir süreç. Diğer yandan PKK, DEAŞ ile mücadele ediyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu OHAL'in ilan edilmesini darbe olarak niteliyor. 

Sanki biz terörle mücadele etmiyoruz, sanki PKK diye bir örgüt yok, sanki CHP tarafından Meclis'e taşınmış Kandil'in uzantısı yok... Kandil'in talimatıyla terörist cenazesine katılacaksınız, Kandil'in talimatıyla önünüze konulan metin okunacak, buradan nasıl bir irade bekleyeceksiniz? Biz gizli, saklı bir şeyi konuşmuyoruz. 24 Haziran'da bir seçime gitmişiz ve seçmen bir tercihte bulunmuş. Ama Kemal Kılıçdaroğlu 16 Nisan'ı da 24 Haziran'ı da meşru görmüyorum diyor, peki ne istiyorsun? Benim yönetmediğim, benim karar vermediğim her şey gayrimeşru. 

İYİ PARTİ KONGRE KARARI 

İyi Parti, Meral Akşener'in çağrısıyla kongreye gidiyor. AK Parti'nin kongresi var. CHP de kurultaya gidiyor. Fotoğraf aslında net. Bir tarafta yoluna 16 yıldır devam eden bir AK Parti var. Diğer tarafta seçimden sonra dağılan ittifakta, ilk kamplarında kongre kararı almış bir parti var. Bir tarafta da değişim şart diyen bir genel başkan ama çevresinin değişmesini söyleyen. Adeta koltuğuna yapışmış. Kendi siyasi meseleleri örten bir genel başkan var. Bu partilerden hangisine çocuklarınızın geleceğini emanet edersiniz? Millet tercihini yapmış. AK Parti'nin atlattığı, çözdüğü krizler, her seferinde seçilmiş irade bu saldırıları püskürtmüş. Ülkeyi almış bir yere taşıyor. Bir tarafta da fotoğraf çok net. Bu millet seni 9 kez başkan yapmamış hala ne konuşuyorsun. 

BEDELLİ ASKERLİK AÇIKLAMASI

Bedelliyle ilgili siyaset toplumsal ihtiyaçlara bigane kalmaz dedik ve gündemimizze aldık. Şu ana kadar 25 yaş üzeri kim varsa, bundan istifade edebileceklere bir düzenleme getirdik. Yaş sınırına bakmadan herkes istifade edebilecek. Son kere bu bedelli işini çözüp, bundan sonra bedellinin konuşulmadığı; askerlik süresinin düzenlendiği, temel eğtim nasıl olur bunlar belirlenecek hususlar. Siyaset son kez görevini yerine getiriyor."