Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan flaş mesajlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan flaş mesajlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Engelli Vatandaşların ve Devlet Korumasından Yararlanmış Gençlerin Kamu Kurumlarına Yerleştirilmesi Töreni"nde konuştu.

Burada bir konuşma yapan Erdoğan'ın Suriye'deki son gelişmelere yönelik değerlendirmelerde bulundu.

"Bugün Suriye'de yaşanan zulmün tek nedeni; halkın paramparça edilmiş olmasıdır" diyen Erdoğan, şunları söyledi: "Aynı durum, Irak ve Yemen için de geçerlidir. Libya, Somali ve diğer kan ağlayan coğrafyalar için geçerlidir. Sebebini kendi içimizde aramadıkça bu manzarayı değiştiremeyiz. Biz Suriye'de neden varız? Arap kardeşlerimizin Kürt kardeşlerimizin özgürlüklerini iade için. Suriye Araplarını DEAŞ'ın eline bırakmadığımız gibi Suriye Kürtlerini de PKK/PYD zulmüne terk etmeyeceğiz. Ülkemizde hayatlarını sürdüren 4 milyon Suriyeli'ye baktığımızda bu çeşitliliği görebiliriz. Bugüne kadar 300 bine yakın Suriyeli evine döndü. Sadece Türkiye'nin güvenli hale getirdiği bölgeye gitti. Sincar da aynı şekilde güvenli hale gelecek. Suriye'de mesele Arap, Kürt, Türkmen meselesi değil özgürlük meselesidir. Suriye'nin toprak bütünlüğü meselesidir." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite mezunu tüm engellilerimiz ve devlet korumasından yararlanmış gençlerimiz bu atamaya dahil edilmişlerdir. Bu yerleştirmede ilk defa devlet korumasındaki gençlerimiz öğretmenlik, mühendislik, hemşirelik gibi unvanlara da atanıyor. Böylece toplam 5 bin 778 kardeşimiz yeni bir hayata başlamış oluyorlar.

Engellerin evlatlarımızın zihinlerinde veya uzuvlarında değil, onları eksik olarak gören kalplerde olduğunu düşünüyoruz.

Bugünkü atama ile birlikte engelli kamu görevlisi sayımız 56 bini aştı. Engelli vatandaşlarımızı sadece kamuya atamakla kalmadık özel durumlarını göz önünde bulundurarak kurum içinde iller arasında kolayca yer değiştirebilmelerini de sağladık.

Kamu çalışanları içinde çocukları engelli olanlar varsa onlara çocuk yardımını yüzde 50 artırımlı olarak ödüyoruz. 

ENGELLİ EVLATLARIMIZI CENNET ÇOCUKLARI OLARAK GÖRÜYORUZ

Geçmişte ciddi sıkıntı ve şikayet kaynağı olan engelli raporları konusundaki sorunları da çözdük. Kamuya ve özel sektöre ait merkezlerde 23 bin engelli bireye yatılı bakım hizmeti sunuluyor. Biz engelli evlatlarımızı cennet çocukları olarak görüyoruz.

Engellerin evlatlarımızın zihinlerinde veya uzuvlarında değil onları eksik olarak gören kalplerde olduğuna inanıyoruz. Tüm canlılar gibi engelli kardeşlerimizi de yaradılanı severiz yaradandan ötürü inancı ile kucaklıyor onlara hizmet ediyoruz.

AİLELERE 826 LİRA MADDİ DESTEK VERİYORUZ

Diğer yandan, devlet korumasından yararlanan çocuklarımıza en iyi bakımı ailelerinin yapacağına inanıyoruz. Bu anlayışla 122 bin evladımızın bakımı için ailelerine 826 lira maddi destek veriyoruz. Ayrıca bu yıl itibarıyla 6 bin 423 evladımız koruyucu aile yanında bakılıyor. Bunlar için de ayda bin 350 lira destek sağlıyoruz. Kendi ailesi ve koruyucu aile yanında bakımı mümkün olmayan çocuklarımızı çocuk evleri, çocuk evleri sitesi, çocuk destek merkezi gibi kurumlarımıza alıyoruz. Bu tür kurumlarımızdaki çocuk sayısı 14 bindir. Böylece toplamda 143 bin evladımızın devlet korumasında büyümesini eğitim öğretim görmesini ve hayata atılmasını sağlıyoruz.

SAHİPSİZ KALMIŞ HER ÇOCUĞUN ANNESİ DE BABASI DA DEVLETTİR

İstikbalimizin teminatı olan çocuklarımıza daha iyi hizmet verebilmek için yeni projeleri devreye alıyoruz. Kısa süre önce bu noktada önemli bir adım attık ve mobil sosyal birimlerini hayata geçirdik. Artık mobil birimlerimizle çocuklarımızın sorunlarına daha hızlı daha etkin bir şekilde müdahale edebileceğiz. Her ne şekilde olursa olsun bu ülkede sahipsiz kalmış her çocuğun annesi de babası da devlettir. Esasen bizim kültürümüzde devletin babalığına dair de analığına dair de çok güçlü vurgular vardır.

DEZAVANTAJLI KESİMLERE TÜM GÜCÜMÜZLE SAHİP ÇIKIYORUZ

Yetimine, garibine, mağduruna, mazlumuna sahip çıkmayan devlet, bizim gözümüzde devlet değildir. Aynı şekilde vatandaşını güven ve huzur içinde tutmayan, çalışması, üretmesi, refahını yükseltmesi için imkan sağlamayan devlet de bizim nazarımızda devlet değildir. Her vatandaşımıza ama özellikle engelli, yaşlı, çocuk, kadın gibi dezavantajlı kesimlere tüm gücümüzle sahip çıkıyoruz.

Engellilerini, öksüzlerini, yetimlerini, kimsesizlerini hoşnut edenlerin aynı zamanda Rabbimizi de hoşnut ettiğine inanıyoruz. Geçtiğimiz 16 yılda demokraside ve ekonomide attığımız her adımın gerisinde önce insan felsefesi vardır. İşte bu anlayışla hayata geçirdiğimiz reformlar sayesinde bugün ülkemiz dünyanın en gelişmiş sosyal güvenlik sistemine sosyal hizmetlerine ve sosyal yardım şemsiyesine sahip devletlerinden biri olmuştur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının aynı çatı altında toplayarak bu çerçevede hizmet birliğini sağladık. İnşallah önümüzdeki dönemde bu ülkede tek bir sahipsiz vatandaşımızı muhtaç insanımızı bırakmayana kadar bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

TÜRKİYE'NİN YEDİ DÜVELE KARŞI YÜRÜTTÜĞÜ MÜCADELE…

Türkiye'nin geçtiğimiz 16 yıldaki başarı hikayesi sadece milletimizin kazanım hanesine yazılmakla kalmamıştır. Bu başarılar aynı zamanda bölgemizde ve dünyada yüzlerce milyon insan içinde bir umut bir ışık olmuştur. Zalimlerin pençesi altında inleyen mazlumlar Türkiye'nin dik duruşuna yükselişine bakarak bir diriliş heyecanına kapılmışlardır. Yoksulluk içinde kıvranan garipler ülkemizin geldiği refah seviyesini kendilerine örnek almışlardır. Özgürlük kavgası veren nice toplumlar Türkiye'nin yedi düvele karşı yürüttüğü mücadeleden aldıkları feyz ile cesaretlerini katlamışlardır.

Medeniyetleri ve kültürleri sürekli örselenen nice halklar milletimizin kendi özünü koruyarak küresel düzeyde kendini gösterebilme kabiliyetini görerek rahatlamışlardır. Türkiye'nin dünya 5'ten büyüktür itirazı uluslararası platformlarda oluşan statü karşısında kendini çaresiz hisseden ülkelere öz güven aşılamıştır. Siyasetten ticarete, teknolojiden sanata kadar tüm alanlarda attığımız her yeni adımla kendimizle birlikte dostlarımızın ve kardeşlerimizin de sorumluluğunu üzerimizde taşıdığımıza inanıyoruz. Tabi bu sorumluluğun gereğini yerine getirmenin birinci şartı kim olduğumuzu unutmamak. İkinci şartı da birlik ve beraberliğimize sıkı sıkıya sarılmaktır.