'Darağacına da gitsek yolumuzdan dönmeyiz'

'Darağacına da gitsek yolumuzdan dönmeyiz'

İBB CHP Grup Başkan Vekili Ertuğrul Gülsever de İBB Meclis'inde söz alarak Enis Berberoğlu'nun hukuksuzca tutuklanmasına ilişkin konuşma yaptı. Gülsever konuşmasında "CHP'liler yüzyılardır bu ülkede çok işkence ve cezalar gördü... Arkadaşlarımız darağaçlarına gönderildi, biz yolumuzdan dönmedik. Bilsinler ki sonuna kadar da dönmeyeceğiz." dedi

MİT TIR’larına ait görüntüleri gazeteci Can Dündar’a verdiği gerekçesiyle yargılanan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, ‘casusluk’ suçlamasıyla önce ömür boyu hapse, daha sonra da iyi halden cezası 25 yıla indirilek tutuklanmasının ardından tepkiler çığ gibi büyüyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan İstanbul'a başlattığı 'adalet yürüyüşü'nün ardından yurdun dört bir tarafında yurttaşlar sokaklara çıkarak adalet istedi. 

İBB CHP Grup Başkan Vekili Ertuğrul Gülsever de İBB Meclis'inde söz alarak Enis Berberoğlu'nun hukuksuzca tutuklanmasına ilişkin bir konuşma yaptı. Gülsever konuşmasının başında dünyanın ileri demokratik ve çağdaş ülkeleri ile Türkiye'yi karşılaştırdı.

İBB CHP Grup Başkan Vekili Ertuğrul Gülsever AKP'nin son 10 yıldır Türkiye'yi hırsızlıklarla, yolsuzluklarla, vurgunlarla, talanlarla terörle, cinayet, şiddet ve tecavüzlerle anılır hale getirdiğini söyledi. 

Konuşmasında AKP Hükümeti'nin polisi, askeri ve yargıyı arkasına alarak, kendisi gibi düşünmeyenler için sopa olarak kullandığını belirterek "Bugüne kadar hiçbir siyasi iktidar polisin, askerin, yargının gücünü arkasına alarak onların toplum üzerinde kurduğu baskıyla, zulümle kendi siyasal iktidarlarını kalıcı ve uzun süreli olarak yaşatamamışlardır. Bunun örneklerini yakın zamana kadar çok gördük. Eğer hak varsa, adalet varsa, eşitlik varsa özgürlük varsa, baskı ve zulüm yoksa o zaman o toplumda huzur olur. Aksi halde huzur olmaz. Dünyada böyle davranan iktidar ve liderler olmuştur. O iktidar ve liderler kendilerine zarar vermekle kalmamışlar ülkelerine ve o ülkede yaşayan tüm toplum kesimlerine de zararlar vermişlerdir." dedi.

'ALLAH'IN ADALETİNDEN KAÇAMAYACAKLAR'

Gülsever konuşmasının sonunda "İslam dininin özü ahlak, vazilet, adalet ve ibadettir. Her türlü ahlaksızlığa, adaletsizliğe göz yumanlar daha fazla ibadet ederek yüce Allah'ı kandıramazlar" diyerek "Kutsal Kuran'ı elinden yüce Allah'ı dilinden bırakmayarak siyaset yapmaya çalışanlar Hz. Ömer'in adaletinden uzaklaştıkça belki insanlara kendilerini kabul ettirebilirler ama Allah'ın adaletin asla kaçamazlar." ifadelerini kullandı.

İŞTE GÜLSEVER'İN KONUŞMASINDA SATIRBAŞLARI

Sayın başkan değerli Meclis Üyesi arkadaşlar;

Tüm ülkede sansasyonel bir ortamın yaşanmasına neden olan CHP milletvekilinin aldığı ceza ve tutuklanması için söz almış bulunuyorum.

ÇAĞDAŞ ÜLKELERLE TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI

Dünyanın ileri demokratik, çağdaş ülkelerinin aşağı yukarı tamamında hayat normal akışı içerisinde devam eder. Olağanüstü hallerin yaşanması o ülkelerde çok olası değildir. Ancak zaman zaman bir yılda birkaç kez minik tartışmalara neden olabilecek toplumu şaşırtan olaylar olabilir. Ama bunlar bizim ülkemize göre çok daha az niteliktedir. 

10 YILDIR YOLSUZLUK, TALAN, TECAVÜZ...

Bizim ülkemizde ise 10 yıla aşkın süredir hayatın normal akışı her gün karşılaştığımız şaşırtıcı olayların yaşanmasıyla sürer gider hale geldi. Gün geçmez ki bir olayla, hadise ile karşılaşmayalım. Sabahleyin yatağımızdan kalkıp televizyonu açtığımızda, gazeteleri okumaya başladığımızda bizi hayretlere düşüren, 'eyvah yine mi' dedirten birçok olayla yüzyüze kalırız. Hırsızlıklar, yolsuzluklar, vurgunlar, talanlar terör, cinayet, şiddet, tecavüz, artık hayatımızın bir parçası haline dönüşmüş durumdadır. Gazetelerin, televizyonların en önemli yerlerini hep bu haberler oluşturmaktadır.

BİZ BÖYLE YAŞAYAMIYORUZ

Dünyadaysa bu kurumların tamamında gazete ve televizyonlara baktığınızda o ülkenin insanlarının takip ettiği şeyler büyük ölçüde bilimsel tartışmaları, kültürdür, sanattır ve buna benzer olayların takip edilmesini sağlayan habererdir. Oysa bizde biraz önce söylediğim gibi uzun yıllardır böyle olmuyor. Biz böyle yaşayamıyoruz. 

HANGİ SUÇA NE CEZA VERİLECEĞİ BELLİDİR

Bir yerde suç varsa elbette ceza da vardır ve olmalıdır. İleri demokratik ülkelerde hukukun üstünlüğünün hakim olduğu, yargıçların ve yargının özgür ve bağımsız olduğu ülkelerde suç ve ceza arasındaki ilişkiler belirlenerek kurallara bağlanmıştır. Hangi suçun karşısında hangi cezanın oluşacağı yasalarla belirlenmiştir. Onun için büyük büyük hukuk kitapları insanlar tarafından oluşturulmuş ve suçun karşılığındaki cezanın ne olduğu toplumun bütün kesimi tarafından bilinir hale gelmiştir.

CHP'Lİ VEKİL HUKUSUZ ŞEKİLDE TUTUKLANDI

Oralarda tartışmalı kararlar alınmaz, oralarda vicdanları rahatsız eden kararlar alınmaz. Ortaya çıkan sonuçtan, toplumun bütün kesimleri müsterih ve rahat olurlar. Ama biz nedense böyle olamıyoruz. Siyasal iktidarının isteğine, talebine, baskısına göre karar alınmaz oralarda. Siyaset asla hukuka müdahil olmaz.  Olası yanlışları, hataları denetlemek için yargı kendi içinde denetleme kurumları kurmuştur. Mahkemenin verdiği kararı bir üs mahkemeye, ordan daha ileri kurumlara, yargı kurumlarına taşımak ve onların sonucundan, ortaya çıkan sonucun hatalı ve yanlış olma olasılığı varsa dönülmesini sağlamak mümkün olmaktadır. Şimdi biz tüm bu süreçleri beklemeden bir mahkemenin verdiği kararla dün CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu'nu cezalandırdık ve yargı süreci tamamlanmadan tutuklayarak cezaevine gönderdik. 

BİR SENERYODAN İBARETTİR

İleri, demokratik ülkelerde olduğu gibi her şeyin kılı kırk yararak yapılaması gerekiyor. Ama biz nedense son zamanlarda aceleci, kin ve nefret duygusuyla yargı kararlarının verilmesinin önünü açmaya başladık. Dün aslında sayın milletvekilimizi mahkum eden yargıçlar ve yargı herkesin bildiği, toplumda herkesin bilgi sahibi olduğu bir olayı bir gazetecinin toplumla paylaşması üzerine kurulmuş, bir seneryodan ibarettir. 

YARGININ ÜZERİNDE SİYASETİN ACIMASIZ BASKISI

Burada tartışma konusu olan şey yargının kararı değildir. Burada tartışma konusu olan şey siyasetin yargının üzerindeki tasaattudur. Tartışmaya çalıştığımız, anlatmaya çalıştığımız yargının üzerindeki siyasetin acımasız baskısıdır. Yargının ve yargıcın özgür iradesiyle hukuk ve yasalar çerçevesinde karar verememesidir. Eğer bir ülkede siyasi iktidar iddianameyi istediği gibi yazmayan savcıyı, kararı istediği gibi vermeyen hakimi görevinden alıp uzaklaştırıyorsa o ülkede hukuktan ve adaletten bahsedilemez. Eğer hakimler, savcılar bulundukları mevkiyi, bulundukları makamı koruyabilmek ile vicdanları arasında bir tercih yapmak zorunda kalıyorlarsa o zaman o ülkede adaletten, hukuktan söz edilemez. Türkiye çok acil olarak bundan kurtulmak ve özgür adaleti sağlamakla mükellef olmalıdır. 

TUTUKLANMASININ SEBEBİ GAZETECİLİĞİNİN YANINDA CHP VEKİLİ OLMASIDIR

Yargının üzerindeki bu tasavvuf bir an evvel kaldırılmalı, yargıç bağımsızlığı, özgür hukuk hayata geçirilmelidir.  Hepmizi biliyoruz bu olayda davaya muhatap olan 3 insan vardır. Ama ne hikmetse birden bire bu üç insanın bulunduğu dava ikisi bir tarafa ayrılmış biri başka bir yere ayrılarak farklı farklı kararlar verilmesinin önü açılmış ve bildiğimiz sonuç ortaya çıkmış CHP milletvekili ve bir gazeteci müebbet hapse mahkum edilerek sonra da iyi hal ile 25 yıla düşürülerek cezaevine gönderildi. Şimdi siz, biz hepimiz diyoruz ki; Enis Berberoğlu sadece bir gazeteci olsaydı bu dava birbirinden ayrılmazdı ve asla böyle bir yargı sonucu ortaya çıkmazdı. Enis Berberoğlu böyle bir cezaya muhatap olduysa bunun tek sebebi onun gazeteciliğinin yanında  CHP milletvekili olmasıdır. Bu cezayı verenler akıllarınca CHP'yi Enis Berberoğlu'nun üzerinden cezalandırarak toplumda CHP'nin imajını zedeleyecek bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Akıllarınca toplumun büyük bir kesimini cezalandırarak onlardan hınç alamaya gayret ediyorlar. Bundan bir sonuç çıkmaz. Burdan CHP'ye yara açmaya çalışanlar asla sonuç alamazlar.

DARAĞACINA DA GİTSEK YOLUMUZDAN DÖNMEYİZ 

CHP'liler yüzyılardır bu ülkede çok işkence ve cezalar gördüler... Arkadaşlarımız darağaçlarına gönderildi, biz yolumuzdan dönmedik. Bilsinler ki sonuna kadar da dönmeyeceğiz. 
Bugüne kadar hiçbir siyasi iktidar polisin, askerin, yargının gücünü arkasına alarak onların toplum üzerinde kurduğu baskıyla, zulümle kendi siyasal iktidarlarını kalıcı ve uzun süreli olarak yaşatamamışlardır. Bunun örneklerini yakın zamana kadar çok gördük. Eğer hak varsa, adalet varsa, eşitlik varsa özgürlük varsa, baskı ve zulüm yoksa o zaman o toplumda huzur olur. Aksi halde huzur olmaz. Dünyada böyle davranan iktidar ve liderler olmuştur. O iktidar ve liderler kendilerine zarar vermekle kalmamışlar ülkelerine ve o ülkede yaşayan tüm toplum kesimlerine de zararlar vermişlerdir. 

ALLAH'IN ADALETİNDEN ASLA KAÇAMAZLAR

İslam dininin özü ahlak, vazilet, adalet ve ibadettir. Her türlü ahlaksızlığa, adaletsizliğe göz yumanlar daha fazla ibadet ederek yüce Allah'ı kandıramazlar. Kutsal Kuran'ı elinden yüce Allah'ı dilinden bırakmayarak siyaset yapmaya çalışanlar Hz. Ömer'in adaletinden uzaklaştıkça belki insanlara kendilerini kabul ettirebilirler ama Allah'ın adaletin asla kaçamazlar. 

Türkiye'nin bu hukusuzluklardan bir an önce kurtulması gerekmektedir. Biz kırıntısı kalmış adaletin mutlaka tecelli edeceğine ve hukuksuzluğun en kısa sürede ortadan kaldırılacağına inanıyoruz.