Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’nin acı durumu; 163'üncü sırada

Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’nin acı durumu; 163'üncü sırada

Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Birleşmiş Milletler'in ilan ettiği günde dünya çapında basın özgürlüğünün önemine dikkat çeken etkinlikler düzenleniyor.

Peki Türkiye Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde nasıl gözüküyor? BBC Türkçe bu sorunun cevabını almak için basın özgürlüğü üzerine çalışan beş uluslararası örgütün; Sınır Tanımayan Gazeteciler, Freedom House, Uluslararası Af Örgütü, Gazetecileri Koruma Komitesi ve İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Türkiye’yle ilgili raporlarını inceledi.

SINIR TANIMAYAN GAZETECİLER: 180 ÜLKE ARASINDA 155.

Basın özgürlüğünün güçlendirilmesi için dünya çapında çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşu Sınır Tanımayan Gazeteciler, geçen hafta 2017 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ni yayınladı.
Türkiye, geçen yıla göre 4 sıra daha gerileyerek 180 ülke arasında 155’inci sırada yer aldı. Böylece, Türkiye’nin “kara liste” olarak isimlendirilen en kötü durumdaki ülkelerin arasına girmesine sadece dört sıra kaldı.

Son 12 yılda 56 basamak düşüş kaydeden Türkiye, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “gazetecilik yapmanın zor olduğu ülkeler” kategorisinde yer aldı.

‘TÜRKİYE EN ÜRKÜTÜCÜ ÜLKELERDEN BİRİ’

Endeksle ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye’ye özel bir bölüm ayıran kuruluş, Türkiye’yi ‘en ürkütücü ülkelerden biri’ olarak tanımladı.

Açıklamada, “Darbe girişimi hükümetin eleştirel kalabilen az sayıdaki basın organını bir kenara süpürmesinin önündeki son engelleri de kaldırdı. Olağanüstü hal ilanı yetkililerin her ay onlarca basın kuruluşunu bir imzayla kapatmasını sağlarken, farklı seslerin ise yalnızca çok az satan gazetelere sıkışmasına yol açtı” denildi.

Kuruluş ayrıca, 100’ü aşkın gazetecinin tutuklu olmasının Türkiye’yi “dünyanın en büyük gazeteci hapishanesine dönüştürdüğünü vurguladı.

Endekste beş ayrı kategori bulunurken Türkiye’nin içinde yer aldığı kategori en kötü dördüncü kategori.
Bu yılki gerilemeyle birlikte Türkiye’nin en kötü kategoride bulunan ve kara liste olarak adlandırılan ülkelerle arasında yalnızca dört ülke kaldı.

FREEDOM HOUSE: 198 ÜLKE ARASINDA 163.

ABD merkezli insan hakları örgütü Freedom House da geçen hafta, 2016’da Türkiye’deki basın özgürlüğü hakkında yaşananlarla ilgili hazırlamakta olduğu raporun özetini yayınladı.
Freedom House’a göre Türkiye 2016’da basın özgürlüğünün en fazla gerilediği 3. ülke oldu.
2013’e kadar Türkiye basınını “kısmen özgür” olarak tanımlarken o yıldan itibaren özgür olmayan ülkeler kategorisinde değerlendiriyor.

Örgüte göre 2016’da Türkiye basın özgürlüğü açısından 198 ülke ve bölge arasında 163. sırada yer aldı.
Basın özgürlüğünün en kötü olduğu duruma 100, en iyi olduğu duruma 0 puan veren Freedom House’a göre Türkiye 2009’dan beri her yıl aralıksız gerileyerek 50 puandan 76 puana düştü.
Bu örgütün Türkiye’yi değerlendirmeye başladığı yıl olan 2002’den beri ulaşılan en kötü puan oldu.

Türkiye en iyi puana 48 ile 2006 yılında erişmişti.

Örgüt, raporunda Türkiye’de 150’den fazla basın kuruluşunun hükümet tarafından kapatıldığını, yaklaşık 150 gazetecinin cezaevinde tutulduğunu, 2 bin 700 gazetecinin işini kaybettiğini, 54 gazetecinin mülklerine el koyulduğunu ve çok sayıda gazetecinin pasaportlarına el koyularak ülkeyi terk etmelerinin yasaklandığını yazdı.

ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ: MAHKUMİYET OLMAKSIZIN CEZALANDIRMA

Uluslararası Af Örgütü ise bugün yayınladığı raporunda “Türkiye hükümetinin medya üzerindeki baskısı, bu baskının bazıları tarafından ‘gazeteciliğin ölümü’ olarak nitelendirilmesine sebep olacak kadar ağır” ifadelerini kullanıyor:
“Uluslararası Af Örgütü Türkiye’deki gazetecilerin ve diğer medya çalışanlarının rutin olarak ve uzun sürelerle tutuklu yargılanmalarının mahkûmiyet kararı olmaksızın cezalandırma anlamına geldiği kanaatindedir. Giderek artan bir şekilde itaatkâr hale gelen medyada muhalif seslerin kendilerini duyurması daha da güç bir hale geldi. Hükümet tarafından eleştirel olarak değerlendirilen görüşleri ifade eden herkes internet üzerinden tehdit, gözdağı ve taciz, cezai kovuşturmalar, gözaltı, işten çıkarılma veya sansüre maruz kalma tehlikesi altında bulunuyor.”
Af Örgütü, Kürt basınının “yok edildiğini” belirtirken “Gerek Türkiye içinde gerekse de Türkiye dışında etkili mevkilerde bulunan herkesin, geçtiğimiz aylarda ve yıllarda medya üzerindeki yıkıcı ve yoğunlaşan baskının sona ermesi için Türkiye’ye baskıda bulunma sorumluluğu vardır” ifadelerine yer veriyor.

GAZETECİLERİ KORUMA KOMİTESİ: HAPİSTEKİ GAZETECİLERİN ÜÇTE BİRİ TÜRKİYE’DE

Dünya genelinde gazetecileri destekleyen Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre (CPJ) Türkiye dünya genelindeki hapisteki gazetecilerin üçte birine ev sahipliği yapıyor.
“Türkiye’de medya özgürlüğü 2016 başında da yetkililerin gazetecileri hapsettiği, taciz ve sınır dışı ettiği, medya organlarına el koyduğu ortamda halihazırda kuşatma altındaydı” ifadelerini kullanan CPJ, hapisteki gazetecilerin dosyalarına getirilen gizlilik kararlarının da şeffaflık hakkında büyük bir sorun oluşturduğunu belirtiyor.

İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: DEVLET DENETLENEMEZ HALE GELDİ

ABD Merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü ise Türkiye’de 2016 yaşananları “Basın özgürlüğüne yönelik amansız saldırılar devleti denetlenmekten koruyor” diye niteliyor.

Hükümetin “eleştirel gazeteciliğe karşı saldırılarını derinleştirdiğini” belirten örgüt Türkiye’yle ilgili şu ifadeleri kullanıyor:

“Eleştirel gazeteciliğe yönelik saldırılar 2014’te sertleştiyse de, Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra iyiden iyiye artarak, Türkiye halkının ülkede yaşanan gelişmeler hakkında ulusal gazete, radyo ve televizyonlardan edinebileceği bağımsız bilgi akışına erişimini engelledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü baskıların hedefinde yalnızca hükümetin Temmuz darbe girişiminin de sorumlusu olan bir terör örgütü olduğunu iddia ettiği Gülen hareketiyle bağlantılı medya ve gazeteciler olmadığını, aynı zamanda Kürt basını, Cumhuriyet Gazetesi ve gazetede çalışan gazeteciler gibi hükümeti eleştiren seslerin de olduğunu tespit etti. Özgür ve bağımsız basın, siyasi hayatın işlemesi için gerekli olan fikirlerin, düşüncelerin ve bilginin özgürce yayılmasına yardımcı olur ve yürütme makamları ile onlarla ilişkide olan güçlü aktörlerin üzerinde önemli bir kontrol mekanizması olarak hizmet eder. Türkiye hükümetinin basın özgürlüğünü erozyona uğratması Türkiye’ye ve demokrasisine olduğu kadar uluslararası itibarına da zarar veriyor”

Örgütün Türkiye’ye tavsiyesi ise şöyle oldu:

• Türkiye hükümeti mesleklerini veya iddia edilen bağlantılarını bahane ederek gazetecileri gözaltına almayı ve yargılamayı sona erdirmeli;

• Olağanüstü hal döneminde basına yönelik her türlü kapatmanın ancak hukuk kurallarına uygun şekilde ve son çare olarak uygulanmasını sağlamalı;

• Gazetecilere yönelik saldırıları kınamalı ve zamanında ve etkin soruşturma açılmasını temin etmeli;

• Basını kayyımların yönetimine vermek amacıyla Ceza Kanunu’nu kötüye kullanmaktan vazgeçmeli ve Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nu uluslarası insan hakları yükümlülükleriyle uyumlulaştırmalıdır.