Durdu Özbolat Abdal Musa'da Alevilere seslenecek

Durdu Özbolat Abdal Musa'da Alevilere seslenecek

CHP'li Durdu Özbolat Antalya Elmalı İlçesiTekke Köyü Araştırma Ve Yaşatma Derneği'nin her yıl düzenlemiş olduğu ve bu yıl 19-21 Temmuz 2018 tarihleri arasında gerçekleştireceği 13.uluslararası 34. Ulusal Abdal Musa Anma törenlerinde Alevi Bektaşi'lere seslenecek.

Tekke Köyü'nde 19 – 21 Temmuz 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Abdal Musa Anma Törenleri'nde “Alevilik” konulu panelde bir konuşma yapacak olan panelist Durdu Özbolat, YURT'a yaptığı açıklamada “ En önemli inanç önderlerimizden biri olan Abdal Musa'da olmak ve onun dergahında bulunmak benim için onur vericidir. " dedi.

Törenlerin birlik ve beraberlik içerisinde geçmesini dileyen ve Alevi inancının halen yasal statüye kavuşturulmadığının altını çizen CHP'li Durdu Özbolat, " Bu topraklarda var olan milyonlarca Aleviler ve Alevilik inancına maalesef bugüne kadar gereği gibi önem verilmemiştir. Yasal olarak hakları halen gasp edilmiştir. Alevi inancını kimse yok sayamaz, saymamalı. Bizler, bu konuda her zaman gerekli mücadele verdik, veriyoruz. Alevilik bu topraklarda her zaman var olmuştur.Var olmaya da devam edecektir “ şeklinde konuştu.

TÖRENLERE MUHARREM İNCE DE KATILACAK

Muharrem İnce ile birlikte Abdal Musa Anma Törenleri'ne katılacaklarını da ifade eden CHP'li Durdu Özbolat CHP 'de ki kurultay süreci ile ilgili olarak da  “ CHP'deki bu yapının değişmesi lazım. Bu yüzden Muharrem İnce'nin yanındayım ve destekliyorum” dedi.

ABDAL MUSA KİMDİR?

Abdal Musa, Hacı Bektaş’ın önde gelen halifelerindendir. Alevi-bektaşi inancına göre Anadolu’nun gözcüsü olarak gösterilir. Bektaşi meydanındaki oniki posttan onbirincisi olan “ayakçı postu” O’nundur ve “Abdal Musa Postu” olarak adlandırılır.
Abdal Musa,Soyunun Ortaasya’dan gelmesi nedeniyle “Horasan Erenleri”nden sayılır. Azerbaycan’a bağlı Hoy’dan olduğu söylense de Anadolu’ya Horasan’dan gelmiştir. Bektaşiler, peygamber soyundan geldiğini, yani “seyyid” olduğunu düşünürler.

Babası Hasan Gazi’dir. Dedesi Haydar Ata ise Hacı Bektaş’ın amcasıdır. Hacı Bektaş’la yakın akrabalığı vardır. Annesi Ana Sultan, kız kardeşi ise Hüsniye Bacı’dır. Annesi ile kız kardeşinin mezarları Antalya Elmalı ulçesi Tekke köyünde, Abdal Musa Tekkesi’ndedir.

ORHAN GAZİ İLE SAVAŞLARA KATILDI

Aşıkpaşaoğlu Tarihi’nde Abdal Musa’ya ilişkin bilgiler vardır. Aşıkpaşaoğlu, Abdal Musa’yı Hacı Bektaş’ın “müridi”, Hatun Ana(Kadıncık Ana)’nınsa “muhibi” olarak gösterir. Abdal Musa Sulucakarahöyük’te Hacı Bektaş’ın yatırının başında bir süre kalmış, büyük bir olasılıkla Hacı Bektaş Degahı’nı Kadıncık Ana ile birlikte o kurmuş, Orhan Bey döneminde savaşlara katılmış, özellikle Bursa’nın alınmasında(1326) bulunmuş, bir asker üsküfünü başına koyarak geri geldiğinden Bektaşiler’in “Elifi tac”ı böylece onunla gelenekleşmiştir.

Abdal Musa uzun zaman Bursa’da kaldığından ve Orhan Bey döneminde yararlı hizmetlerde bulunduğundan, kendisine Bursa’da bir makam verilmiştir. O ise daha sonraları heterodoks Türkmenler’in yoğunlukta olduğu yöreleri tercih etmiş, önce Aydın bölgesine, sonraysa Kızılbaşlık-Aleviliğin merkezi Teke bölgesine göçmüştür.
Antalya dolaylarını ve Toros dağları eteklerini tercih ederek Elmalı’ya yerleşmiştir. Bektaşilik inancında merkez dergahtan sonra en önemli Bektaşi dergahı olarak bilinen Elmalı Tekkesi’ni kurmuştur. Mezarı oradadır. Elmalı aynı zamanda Tahtacı Alevileri’nin yaşadığı önemli bir merkezdir.

Bektaşi eşik(asitane) ve dergahlarının en büyüklerinden ikisinin Abdal Musa ve O’nun halifesi olan Kaygusuz Abdal adına kurulmuş olması, Abdal Musa’nın Bektaşilik içerisindeki yerinin önemini gösterir.

Abdal Musa’nın da Alevi-Bektaşiler içerisinde önemli bir yeri vardır. Alevi yolunun kurallarını Abdal Musa netleştirmiştir. Aleviler, Abdal Musa’ya çok önem verir, adına özel Cemler düzenler ve kurban keserler.

VAKIF ARAZİLERİ...

Arşiv belgelerine göre, Abdal Musa’nın Fenike köylerinde vakıf arazileri vardır. Hatta O’na bağlı Bektaşi tekkeleri de kurulmuştur. Manisa’nın Adala bucağında Abdal Musa adına vakfedilmiş çiftlikler vardır. Abdal Musa Tekkesi’ni XVII. y. yılda gezen Evliya Çelebi tekkenin varlıklı olduğunu belirtir.

Bektaşilik, Abdal Musa yoluyla Doğu Anadolu’da, Batı Anadolu’da, Balkanlar’da, Rodos ve Girit’te tutunur ve tanınır. Zile- Emirören köyünde bir mezar, Abdal Musa mezarı olarak bilinir. Divriği’nin Timisi köyünde Abdal Musa koruluğu vardır. Divriği’ye bağlı Hergün tuzlasındaki 80 dikili taş “Abdal Musa’nın askerleri” olarak adlandırılır.

Anadolu Alevileri Muharrem ayında Abdal Musa çorbası(aşuresi) dağıtırlar. Bosna’nın Sarajova bölgesi, aşure çorbasına Abdal Musa çorbası derler. Bosna’dan Azerbaycan’a kadar Alevi- Bektaşiler Abdal Musa kurbanı keserler. Araştırmacı W. Bauer’e göre Bektaşiliğin batı ve güney batıya yayılması ve özellikle Likya’da tutunması Abdal Musa yoluyla olmuştur.

Kaygusuz Abdal, Kafi Baba, Budala Sultan, Sevündük Dede, Kilerci Baba, Baltası Gedik, Mesten Dede, Keramet Baba, Hasan Baba, Oturak Dede’ler ise Abdal Musa’ya, ya da zaman içerisinde tekkesine bağlanmış Bektaşi babalarıdır. Kafi Baba, Abdal Musa’nın mürididir. Kaygusuz Abdal’sa halifesidir ve Mısır’a görevlendirmiştir.

Onunla ilgili olarak Abdal Musa Sultan Velayetnamesi'nde konu edilen söylence şöyledir:

''Alaiye reyinin oğlu Gaybi, Abdal Musa'ya derviş olup, Kaygusuz adını alınca, babası oğlunu kurtarmak ister. Tekke Beyi'nin yardımını talep eder. Tekke Beyi'de Kılağılı İsa adlı pehlivan yiğidini Abdal Musa'nın tekkesine yollar. İsa, dergaha varır ve kapıya gelince: Çağırın bana Abdal Musa'yı diye gürler. Ancak, atı ürker ve İsa'yı sırtından atar, sürükleyerek parçalar. Tekke beyi bu olaya çok sinirlenir ve ordusuyla harekete geçer. Abdal Musa Sultan'ı yakmak öbek öbek odunlar yığılır. Ateşler tutuşturulur. Abdal Musa Sultan'da üç yüz kadar müridi ile semah ederek yola koyulur... Bu öyle bir geliş ki, onlarla birlikte dağlar, ağaçlar, kayalar da beraber yürür. Dervişler bir gülbank çekip ateşe girer. Ateş onları yakmaz, onlar ateşi söndürürler. Bu manzarayı gören Kaygusuz'un babası, duruma hayranlıkla bakar, Abdal Musa'nın ellerini öper ve geriye döner. Kaygusuz bu dergahta kırk yıl hizmet eder...''

Abdal Musa Sultan'ın kerametleri, kendi adı verilen Velayetname'de anlatılır. Abdal Musa Sultan Velayetnamesi, günümüz Türkçesi ile Ali Adil Atalay tarafından beşinci kez olarak yayınlanmıştır. Kerametlerinden biri de şöyle: "Abdal Musa Sultan, bir pamuk içine kor halinde bir ateş parçasını müridlerinden biriyle, Geyikli Baba'ya gönderir. Geyikli baba da, ona bir bakraç içinde geyik sütü gönderir. Bu kerametin, yorumu da, "hayvanatı iradesine bağlamak, bitkilere hükmetmekten zordur'' şeklindedir.

TEKKE YAPILDIĞINDAN BERİ MUTFAĞINDA ATEŞ HİÇ SÖNMEDİ

Şair, düşünür, Horasan ereni Abdal Musa Sultan'ın keramet ve erdemleri yedi yüzyıldan bu yana dillerde söylenir. Antalya, Elmalı ilçesine bağlı Tekke köyündeki türbesi, 14. yy.'da Selçuklu mimarisi örneğinde yapılmıştır. Tekke hakkında en önemli bilgiyi 17 yy. da burayı ziyaret eden ünlü gezgin Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde vermiştir. Bu bilgilere göre tekkenin kubbesindeki altın alem, beş saatlik yerden görülüyormuş. Abdal Musa Sultan sandukası baş ucunda seyyid olduğunu gösteren yeşil imamesi durur. Tekkenin etrafında bağ ve bahçeler uzanır, Misafirhaneler, kiler, mutfak meydanlar gibi bir çok ek binalar varmış. Mutfakta kırk derviş hizmet eder. Meydanın dışında ayrıca büyük bir misafirhane bulunur ki, üstü konak, altı ise iki yüz at alacak kadar büyük bir ahırdır. Misafir hiç eksik olmaz.

Tekke yapıldığı günden beri mutfağında hiç ateş sönmemiştir. Tekkenin çok zengin vakıfları vardır. On binden fazla koyunu, bin camuzu, binlerce devesi ve katın, yedi değirmeni ve daha birçok varlığı ile üç yüz elli yıl önceki Abdal Musa Sultan tekkesinin çok büyük zenginliklere sahip bir kurum olduğunu belirtiyor Evliya Çelebi.

TEKKESİ KAPATILDI

Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından sonra dağıtılan tekkeler arasında Abdal Musa Sultan tekkesi de nasibini almıştır. 1829'da hükümetçe gönderilen memurlar tarafından, dergahta mevcut bütün eşyalar ve binlerce canlı hayvan satılıp defteri İstanbul'a gönderilmiştir. Bu hal tekkelerin 1925'de kapanmasına kadar yaşanmıştır. Değişik dönemlerde onarım gören Tekke, zaman içinde yıkılmış, günümüzde ise sadece Abdal Musa Sultan türbesi kalmıştır. Türbede, Abdal Musa, annesi, babası, kız kardeşi ile Kaygusuz Abdal'ın kabirleri bulunmaktadır.

ÖNEMLİ ŞİİR VE NEFESLERİ

Abdal Musa edebiyata tasavvufi şiirler kazandıran isimlerden biridir. Herhangi bir mahlas kullanmayan Abdal Musa, eserlerinde de bu ismi kullanmıştır. Bugüne kadar yalnızca 4 adet şiiri gelen Abdal Musa’nın bilinen en ünlü eserleri, Abdal Musa Velayetnamesi ve Nasihatnamesi’dir.

Nefes

Kim ne bilür bizi nice soydanuz

Ne zerre oddan ne hod sudanuz

Bize meftûn olan marifet söyler

Biz Horasan elleründe baydanuz


Bizüm zahmumuza merhem bulunmaz

Biz kudret okunda gizli yaydanuz

Yedi derya bizüm keşkülümüzde

Hacım umman ise biz de göldenüz


Hızır İlyas bizüm haldaşımuzdur

Ne zerrece günden ne hod aydanuz

Yedi tamu bize nev-bahâr oldu

Sekiz uçmak içindeki köydenüz


Mûsâ gibi “lenterânî” denürüz

Aslımuzı sorar isen ''Hoy'' danuz

Abdal Mûsa oldum geldüm cihâna

Arifler anlar bizi ne boydanuz. 

Nefes

Muhammed Ali’nin kıldığı dâvâ

Yok meydanı değil, var meydânıdır

Muhammed kırklara niyaz eyledi

Ar meydânı değil, er meydânıdır.


Kırklar özün bir araya kodular

Anlar cenazesin susuz yudular

Deveyi gördün mü? Gördüm, dediler

Ört elin eteğin, sır meydânıdır.


Vardığın yerlerde ara bulasın

Gezdiğin yerlerde makbul olasın

Sakla sırrını kim settâr olasın

Çek çevir kendini kâr meydânıdır.


Ne diyeyim, şu erkânı kurana

Yuf çekerler bu meydanda yalana

Üç yüz altmış merdiveni bilene

Kör meydanı değil, gör meydânıdır.


Abdal Mûsa Sultân, gerçek er ise

Ali’yi sevenler muhib yâr ise

Hakk’ın maksuduna erem der ise

Urganı boynunda dar meydânıdır.