Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’u kaleme aldı

Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’u kaleme aldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; vesayet girişimlerinin artık tamamen tarihe gömülmesinin de tescilidir” dedi. CHP Lideri Kılıçdaroğlu ise “15 Temmuz’da FETÖ’nün yapamadığını, beş gün sonra ilan edilen OHAL sayesinde bizzat Recep Tayyip Erdoğan yaptı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde, Hürriyet Gazetesi için birer yazı kaleme aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Milli direniş milli diriliş' başlıklı yazısında, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, 15 Temmuz benzeri vesayet girişimlerinin artık tamamen tarihe gömülmesinin de tescilidir" dedi. Erdoğan, bu sayede Türkiye'nin 'muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne çıkma yolculuğuna artık daha süratli bir şekilde devam edeceğini' belirtti.‘

Darbecilerin, sokağa çıkmayacağını, silah görünce sineceğini, pusacağını, hatta çil yavrusu gibi dağılacağını varsaydığı bu milletin, o gece genci-yaşlısı, kadını-erkeğiyle tüm ülke çapında büyük bir direnişe imza attığını’ kaydetti. Milletin o gece sergilediği cesaretle tarihte eşine az rastlanır büyük bir zafer elde ettiğini, Türkiye’nin, 15 Temmuz direnişiyle sadece darbeyi püskürtmediğini, aynı zamanda tüm dünyada demokrasinin şeref ve haysiyetini de kurtardığını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

YENİ BİR YÖNETİM SİSTEMİ

“15 Temmuz da, sonuçları itibarı ile ülkemiz, milletimiz ve geleceğimiz için hayırlara vesile oldu. Darbecilerin, milletin direnişi karşısında ilk defa bozguna uğradığı bu zafer, ülkemizde yeni bir dönemin kapılarını araladı. Milli iradeyi rehin almayı hedefleyen o meşum girişim, Türk demokrasisinin önünün açılmasına, daha da güçlenmesine vesile oldu. 29 gün süren demokrasi nöbetleriyle ülke sathında devam eden, 7 Ağustos’ta Yenikapı Meydanı’nda ete kemiğe bürünen o diriliş sürecinin sonunda, 16 Nisan Halkoylaması ve 24 Haziran seçimleriyle Türkiye’yi yeni bir yönetim sistemine kavuşturduk.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, 15 Temmuz benzeri vesayet girişimlerinin artık tamamen tarihe gömülmesinin de tescilidir. Allah’ın izniyle hiçbir gayrimeşru güç, milletin iradesine el uzatmaya bir daha cesaret edemeyecektir. Türkiye, yeni yönetim sistemi sayesinde, muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne çıkma yolculuğuna artık daha süratli bir şekilde devam edecektir.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün ikinci sene-i devriyesinde devlet olarak şehitlerimizin emaneti olan bu güzel vatanı yüceltmeye bir kez daha söz veriyoruz. Bu vesileyle, o gece tüm dünyaya yiğitlik ve kahramanlık dersi veren tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize hayırlı, uzun ömürler diliyoruz."

KILIÇDAROĞLU: ‘HALKIN VE PARLAMENTERLERİN DİRENİŞİ’

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise yazısında, zayıflayan ülke demokrasisinden bahsederek, ‘diktatörlük rejiminin 15 Temmuz üzerindeki sır perdesinin aralamasını engellediğini’ savunarak, şu görüşlere yer verdi:

“Bugün, parlamenter demokrasimizi yıkmaya yönelik 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ikinci yıldönümü. Bu girişim, halkımızın ve 15 Temmuz gecesi parlamentoyu açık tutarak darbecilere meydan okuyan parlamenterlerimizin direnişi sayesinde başarısız kılındı.

“Terör örgütünün 15 Temmuz gecesi istediği hedefe ulaşamamış olması, dünya demokrasi tarihi açısından tarihseldir. Çünkü demokrasiyi ortadan kaldırmak isteyen FETÖ’nün girişimi, vatandaşlarımızın, mevcut parlamentoyla birlikte kullandığı direnme hakkı ve medyamızın da üstün yayın başarısıyla durdurulmuştur.

Bu vesileyle 250 şehidimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Ancak yıldönümü etkinliklerine ‘15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma Haftası’ adı verilmiş olsa da kendisi için zafer kazandığı savunulan demokrasinin ortadan kaldırıldığını da vurgulamak istiyorum.

‘FETÖ’NÜN YAPAMADIĞINI…’

16 Temmuz’da, yani darbenin bir gün sonrasında, Gazi TBMM’nin çatısından darbecilerin attığı bombaların dumanı tütmeye devam ediyorken, bizler yeni ve güçlü bir demokrasinin ilk adımlarını atmaya başlayabilirdik. Ancak bu olmadı... Aksine 15 Temmuz’da FETÖ’nün yapamadığını, beş gün sonra ilan edilen OHAL sayesinde bizzat Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Erdoğan, OHAL yoluyla hukukun üstünlüğü ve parlamenter demokrasiyi askıya aldı, tüm muhalif seslere karşı bir tasfiye hareketi başlattı.

“Biz bu nedenle iki farklı 15 Temmuz olduğunu savunuyoruz, ‘Halkın 15 Temmuz’u...’ ve ‘Sarayın 15 Temmuz’u...’ Halkımız, direnme hakkını kullanarak FETÖ’nün amacına ulaşmasını engelledi. Zulmün ve yağmanın sembolü olmuş saray ise 15 Temmuz bahanesiyle Türkiye’yi bir diktatörlük rejimine dönüştürdü.

Öte yandan, darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılmaması/çıkmaması üzerine kurulmuş hukuki bir süreç de yürütülüyor. Harp okulu öğrencilerine, erlere ağır hapis cezaları veriliyor, on binlerce tutuklu yıllardır haklarındaki iddianamelerin tamamlanmasını bekliyor... Örnekleri çoğaltabiliriz. Siyasi/ekonomik gücü olanlar ise iktidar mensuplarının da ifade etmekten çekinmedikleri ‘FETÖ Borsaları’ yoluyla soruşturmalardan kurtuldular, kurtuluyorlar. Kimileri akrabalık ilişkileri sayesinde FETÖ üyeliklerini temizlemeyi başarıyorlar.

Diktatörlük rejimi, 15 Temmuz’a dair kararlılıkla sorulan pek çok sorunun yanıt bulmasını, 15 Temmuz’un üzerindeki sis perdesinin aralanmasını şimdilik engelliyor. Şimdilik diyorum, çünkü doğru sorular er ya da geç doğru yanıtlarla buluşacaktır. Eğer Türkiye’nin geleceğinden darbeleri çıkarmak, demokrasimizi kökleştirmek, tek adam rejiminden kurtulmak, herkes için eksiksiz bir adalete ulaşmak istiyorsak, yapmamız gereken, doğru soruları sorma ve doğru yanıtları bulma kararlılığından vazgeçmemektir.

Biz, ‘öngörülen, önlenmeyen ve sonuçları kullanılan darbe’ye, ‘kontrollü darbe’ diyoruz. Bu bağlamda, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından ilan edilen OHAL sürecinin ülkemizi getirdiği noktayı, bir ara dönem olarak görüyoruz. Dolayısıyla, 16 Nisan 2017 Referandumu ve 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri, tek adam rejiminin tesisi açısından Erdoğan ve arkadaşlarına başarı getirmiş gibi görünebilir. Ancak demokrasi için kararlılıkla mücadele verenler bilmektedir ki diktatörlükler baki değildir. Tarih, diktatörlere karşı girdikleri mücadelelerden zaferle çıkmış demokrasi kahramanlarını yazar.

Çok yakın bir zamanda Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de hedefi doğrultusunda cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracak; çağdaş parlamenter demokrasiyi birlikte kuracağız. Bunu başardığımızda 15 Temmuz’un üzerindeki sis perdesi de kalkacak. İşte o zaman her 15 Temmuz’da gerçek anlamda bir demokrasi zaferi kutlaması yapacağız.”