Engin Altay: Biz cezaevine ülkenin şerefini koyduk!

Engin Altay: Biz cezaevine ülkenin şerefini koyduk!

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı Adalet Yürüyüşü ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Engin Altay ile Maçka Parkı'ndaki “Adalet Nöbeti”nde konuştu. Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran’da Ankara Güven Park’ta başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün bir ‘zaruret’ olduğunu belirten Altay “Biz sadece Enis Berberoğlu için yürümüyoruz. Sözcü için, Cumhuriyet için, haksız ve hukuksuz yere cezaevine konulanlar için yürüyoruz” dedi.

“ÜLKEM ADINA ÜZÜLDÜM”

Sözcü'den Nil Soysal'a röportaj veren Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasıyla ilgili Altay, "Sadece Enis için değil Türkiye için şok oldum. Yargının içine düştüğü hal bakımından şok oldum. Yargının bu kadar siyasetin vesayeti altında olması, tasallutu ve hegemonyası altına girmiş olması beni ülke adına çok üzdü. Türkiye'de artık kimse mahkeme merdivenlerini çıkarken ‘Adalet önüne ve tarafsız mahkemeye çıkıyorum' diyemez. Bugün Türkiye'de yargıçlar kararlarını verirken, ‘Nasıl bir karar verirsem Tayyip Erdoğan'ın hoşuna giderim' diye karar veriyor. Gerek gazetecilere, gerek HDP milletvekillerine ve gerekse Enis Berberoğlu'na yönelik kararların kamu vicdanında bir karşılığı yoktur" dedi.

“AKP'LİLER DE PES DİYOR”
Altay sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'nin içinde bulunduğu durum, demokrasimizin geldiği nokta bakımından çok vahim bir durumdur. Bu noktada AKPlilerin de müşteki olmaları lazım. Bu asla kabul edilebilir bir durum değil. Bu şekilde Türkiye'de hayat devam edemez. Bu şekilde Türkiye'de demokrasi yaşatılamaz, yürütülemez. Biz ana muhalefet partisinin yetkilileri olarak bu hukuk garabeti karşısında hiç şüphesiz sert olmak zorundayız ve olacağız. Belki Enis cezaevine girdi ama bu karar Türkiye'de insanların gerçekleri görmesine yol açtı. Bunu samimiyetle söylüyorum, AKP'ye bugüne kadar oy vermiş birçok insan “Artık bu kadar da olmaz. İşin tadı kaçtı” noktasına geldi.

“TÜRKİYE İKİYE BÖLÜNDÜ”

Demokrasi kanallarını açmak için en başta bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak başka çaremiz yok. İşte Enis'ten önce Gökmen Ulu ve Mediha Olgun'un, Cumhuriyet yazarlarının durumu. Sözcü'nün sahibi Burak Akbay'la ilgili karara bakın. Bu karar neye göre veriliyor? Ak Parti'den rahatsız olan herkes ya FETÖ'cü, ya PKK'lı, ya vatan haini, ya şu, ya bu! Böyle bir şey olmaz. Tayyip Erdoğan resmen Türkiye'yi ikiye böldü. Dünyanın hiçbir demokrasisinde böyle bir şey yok. Bizim aradığımız adalet, gün gelecek en çok Tayyip Erdoğan'a lazım olacak. Enis Berberoğlu'na ceza verilen davanın içeriği MİT TIR'ları davasıdır. Biz eğer FETÖ'cülükten ya da casusluktan yargılanacaksak, önce Tuğrul Türkeş'in yargılanması lazım. Bu silahların terör örgütlerine gittiğini dünya alem biliyor. Ortadoğu'da akan kandan birileri sorumlu olacaktır.

“YENİ KAYINPEDER BULAMAYIZ”
Biz 2002'den beri milletvekili dokunulmazlığının kürsü dokunulmazlığıyla sınırlandırılmasını istiyoruz. Milletvekilinin suç işleme özgürlüğü olmamalı. Ama Enis Berberoğlu olayında daha yargı süreci bitmemişken hapse atıyorsunuz. Ya da Mediha Olgun ile Gökmen Ulu'yu hapse atıyorsunuz. Bunların bir yere kaçacağı yok ki. Yargılarsın, suçu kesinleşirse hüküm verirsin. Bugün Türkiye'de hırsızlık yap, bırak tutuklanmayı yargılanmıyorsun bile. Ama söz konusu AKP karşıtlığı ise yerin cezaevi… Biz şimdi Enis Berberoğlu'na yeni bir kayınpeder nereden bulalım? Enis Berberoğlu'nu özgürlüğüne kavuşturmak için, ona yeni bir kayınpeder bulma şansımız yok. Bu yanlışlar Türkiye'yi bir felakete sürüklüyor. Şu anda Türkiye'nin cezaevlerinde vicdan var, namus var, ahlak var, temel hak ve özgürlükler var. Türkiye'nin şeref ve haysiyeti var. Biz Enis Berberoğlu'nu, Gökmen Ulu'yu, Mediha Olgun'u ve Cumhuriyet yazarlarını koymadık cezaevine. Türkiye'nin namusunu, hukukunu, demokrasisini ve adaleti koyduk aslında… Cezaevine koyduğumuz adaleti cezaevinden çıkarmak için ne TBMM'nin, ne de yargının bir işlevi kalmadığını da görüyoruz. Dolayısıyla çare millettir.