Erbakan’ın yıkıldığı istihbarat haberi... Erbakan, Ecevit'e Merve Kavakçı için ne dedi?

Erbakan’ın yıkıldığı istihbarat haberi... Erbakan, Ecevit'e Merve Kavakçı için ne dedi?

Çalmuk, yazısında, Merve Kavakçı’nın milletvekili olduğu dönemde yaşananları aktardı.

Hürses gazetesinin Milli Görüş’e yakınlığıyla bilinen yazarı Fehmi Çalmuk, “Aklıma, vicdanıma, imanıma mukayyet ol Allah’ım..!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Çalmuk, yazısında, Merve Kavakçı’nın milletvekili olduğu dönemde yaşananları aktardı.

Yazısında “Erbakan’ın yıkıldığı istihbarat haberi” diyen Çalmuk şöyle devam etti:

“Kendisi siyasi yasaklı olmasına rağmen başörtülü bir milletvekilinin TBMM’ye girmesi Erbakan için 40 yıllık maratonun en önemli sonuçlarından biri olacaktı. Ancak seçim maratonun başladığı günlerde kendisine Çankaya Köşkü’nden özel bir ulakla gönderilen zarf Erbakan’ın en hassas olduğu ‘Millilik’ konusunda can evinden vurdu. Gelen bilgi notunda Merve Kavakçı’nın 2 Mayıs 1992 tarihinde Green Card’a hak kazandığı, 5 Mart 1999 tarihinde ise yemin ederek ABD vatandaşlığına geçtiği belirtiliyordu. Seçimden 45 gün önce yemin edilmiş, Milli Görüş hareketinin yeminli düşmanı ABD’nin vatandaşı olunmuştu. Erbakan’ın çifte pasaport taşıyan milletvekilleri vardı. Önümüzde kandırılan bir Erbakan fotoğrafı vardı ortada.

O dönem konuşulan konulardan biri de Fethullah Gülen ile MGK’ya, Türkiye’nin din otoritesi kuruluş tarafından verildiği söylenen raporun aynı paralelde olması… Konunun özeti şu: ‘Başörtüsü teferruattır.’ ANİMDER Başkanı olduğum dönemde konuştuğum birçok komutan bana rapora atıf yaparak ‘İyi ama Diyanet sizinle ile aynı görüşte değil’ demişti.”

'AJAN PROVOKATÖR İDDİALARINA CEVAP VERMEDİ'
Çalmuk bir hasta ziyaretinden DSP’nin önemli isimlerinden birisiyle karşılaştığını ve Kavakçı’nın yemin töreninde yaşananları konuştuklarını belirtti.

Çalmuk, konuşulanları şöyle aktardı:

"Geçenlerde bir hasta ziyareti için hastaneye gittiğimde merhum Bülent Ecevit’in DSP’de önemli görevler üstlenmiş, kabinede yer almış bir bakan ile uzun uzun sohbet ettik. Konu döndü dolaştı Merve Kavakçı’ya geldi. DSP’nin ünlü ‘dışarı, dışarı’ eylemi olduğu gün önce Ecevit ve Erbakan’ın telefonda görüştüğünü, Erbakan’ın ‘ABD vatandaşı bir kişinin TBMM’de yemin etmesine rıza göstermediğini’ belirtti. Yani ‘Erbakan Hocam yeminin engellenmesini mi istedi?’ dediğim de ‘Fehmi Erbakan Hoca’yı bana anlattırma… En iyi sen tanırsın. Erbakan hakkı olan bir şeyi almak için Meclis kürsüsünün önünü etten duvar örer, kurşun asker koyardı. Neden yapmadı dersin?’

Dura kaldım. Nutkum tutuldu. Tekeden süt çıkaran Erbakan, yemin töreninde Fazilet Milletvekillerine itidal uyarısı yapmıştı. Ajan, provokatör iddialarına bir kelimeyle de olsa cevap vermedi."

28 ŞUBAT DAVASI
Çalmuk yazısını şöyle sürdürdü:

“Recai Kutan, Kavakçı’ya ‘bugün yemin etmeyeceksiniz. Durumlar yatışır daha sonra yemin edersin’ dedi. Kavakçı bu olayı şöyle anlatır:

- Eğer ben Recai Bey‘in telefonuna kanmayıp yukarı çıkmasam, salondaki milletvekilleri bana destek verecekmiş.! (Merak Edilen Kızlar, Fehmi Çalmuk, Merdiven Yayınları,  sayfa:34)

Merve Kavakçı, TBMM komisyonuna verdiği ifade de ‘ikinci bir defa en sonda adım okunacağı zaman yemin etmek üzere Mecliste bulunduğumda Recai Kutan Bey Genel Kurul'a inmeden önce benimle görüşmek istediğini söyleyerek odasına çağırdı ve ‘Yemin etmeyeceksin, parti böyle karar verdi.’ dedi. O arada telefonum çaldı kız kardeşim Ravza beni cep telefonumdan aradı ve Nermin Erbakan Hanımefendinin aradığını, Hocamızın ‘Merve nerede?’ diye soruyor olduğunu söyledi ve ‘Abla yemine inmiyor musun, yemin etmeyecek misin?’ dedi. Ben de ‘partim tarafından yemin ettirilmediğimi’ ifade ettim..../.... Kürsüye ant içmek için yürümem halinde ise DSP’li kadın milletvekilleri başörtümü çekip parçalayacaklarmış, bu bilgiyi de o gün benimle eşzamanlı olarak Meclise giren Nazlı Ilıcak vasıtasıyla edindim.’ (28 Şubat Darbe Komisyonu tutanakları, 19,10,2012)

28 Şubat davası kapsamında 'müşteki' sıfatıyla ifade veren ve ifadelerine başvurulan Merve Kavakçı eski  eşi Cihangir İslam ile birlikte mahkemelere geliyor, televizyonlara, gazetelere demeç veriyordu. Hatta dönemin Cumhurbaşkanı  Süleyman Demirel hakkında şikayetçi oldu. ‘Ben dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in benim partime yaptığı baskılar sebebiyle, o dönemin BÇG'sinin başı örtülü bir vekilin oylarla seçilmiş olmasına rağmen fiilen görev yapmasının engellenmesinde oynadıkları rol sebebiyle adalet önüne çıkartılmalarını ve bu adaletin tesisinin sadece askeri kanatla kısıtlanmaması gerektiğini, o darbenin hiçbir zaman sivil desteği olmadan yapılamayacağının idrakinde olarak da sivil kanatta medyadan, bürokrasiden, iş dünyasından kimler bu işte rol aldıysa adaletin önüne çıkartılması gerektiğini bu ülkeyi seven bir insan olarak talep ediyorum.’

Ankara 13.Ağır Ceza Mahkemesi hiç bir beklenmedik bir şekilde 28 Şubat’ın komutanlarına tahliye kararı verdi. Bu umutların sönmesi anlamını taşıyordu. Tahliyeler Kasım 2013’e kadar 71 yükseldi. Aralarında kudretli generallerinden bulunduğu komutanlar bir bir 28 Şubat davasından yırtıyordu.

Yine geçenlerde bir olaya tanık oldum. İslami Hukuku ve Feraiz dersleri veren bir hocamız ile Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı arasında bir konuşma geçmişti. Olay vahim mi vahim.

28 Şubatçı komutanlar bir bir tahliye olunca Kavakçı’nın da vekaletinin olduğu bir grup avukat Vatan ve millet hakkı için tahliye kararına itiraz etmişler. Bu kez devreye şimdilerde Saadet Partisi’nin mangalda kül bırakmayan, yeminli bir Erdoğan düşmanı gibi konuşan İstanbul Milletvekili Prof.Dr. Cihangir İslam girmiş. Avukatlara bırakın laf söymeyi hakaret üstüne hakeret etmiş.

‘Tahliye kararına itiraz etmenizi kim istedi. Bizim böyle talebimiz yok. Hemen dilekçeyi geri çekin.’

İşin ilginç yanı Merve Kavakçı da kocasının yanında durmuş ve destek olmuş. Yusuf Ziya Kavakçı’ya olay aktarıldığında yine avukatlara ikinci bir yaylım ateşi gelmiş. ‘Bizi niye şikayet ettiniz?’

Araştırdım. ‘Vay be’ dedim. Vay be…Aklıma, vicdanıma, imanıma mukayyet ol Allah’ım..!”