Erdoğan: 'Bu ordu FETÖ'cülerin değil, TSK'ya yapılmış her saldırı şahsıma yapılmıştır'

Erdoğan: 'Bu ordu FETÖ'cülerin değil, TSK'ya yapılmış her saldırı şahsıma yapılmıştır'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kara Harp Okulu'nun 15 Temmuz darbe girişiminin sonrasındaki ilk mezuniyet törenine katıldı.

Erdoğan, "Bu ordu, darbecilerin, cuntacıların, vesayetçilerin ordusu değildir. Bu ordu FETO’cuların ordusu hiç değildir. Bu ordu şu veya bu yabancı kurumun ordusu hiç değildir" dedi. Erdoğan konuşmasında, "TSK'ya yapılmış her saldırı şahsıma yapılmış demektir" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kara Harp Okulu'ndan 858 teğmenin mezun edildiği törene katıldı. Erdoğan buradaki konuşmasında satır başlarıyla şunları söyledi:

'Bu şerefli kurumu kirleten darbecilerin tamamı tasfiye edildi'

"Bugün, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yeniden yapılandırılan Kara Harp Okulumuzun ilk mezunlarını veriyoruz. Bu şerefli kurumu kirleten darbecilerin tamamı tasfiye edildi. Biz önce eski sistemi tümüyle tasfiye ettik, tek çatı altında birleştirdik.

Ülkemizi ele geçirmek isteyenlerin işe harp okullarından başladığını görüyoruz. Bu okullarda son 10 yılda görev yapmış, tabur komutanı düzeyindeki yöneticilerin neredeyse tamamının darbecilerle birlikte olduğunun ortaya çıkması çok önemlidir. Asli görevi olan subay yetiştirme odaklı olarak yeniden yapılandırarak eğitim öğretim faaliyetine başladık. Kara Harp Okulumuz yeniden yapılandırılarak süratle eğitim öğretim faaliyetlerine başladı. Hem eğitim kadrosu hem öğrencileri yenilenen okulumuzun tek bir gayesi vardır. TSK’ya en kabiliyetli subayları yetiştirmektir. Harp okullarımıza bunun dışında bir misyon biçmeye kalkanlara kesinlikle izin vermeyeceğiz. Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Biz de aynı tecrübeleri tekrar tekrar yaşama yanlışına düşemeyiz. Diğer harp okulları gibi, Kara Harp Okulumuz da milletimizin evlatlarının tamamına kapıları açık olacak şekilde öğrenci kabulü yapıyor. Hiçbir kesimin, marjinal zihniyetin okullarımızı ele geçirmesine imkan vermeyecek, tamamen yerli ve milli yapıyı buralara hakim kıldığımızı inanıyorum.

'Bu okullarımızın eski sisteme dönmesi kesinlikle söz konusu değildir'

Türkiye’nin artık kaybedecek ne zamanı ne de insanı vardır. Bunun için üniversite mezunları arasından alınan öğrencilerimize 4 yılda verilen askeri eğitimin daha fazlası 1 yıl içinde verilerek hepsi de vazifeye hazır hale getirilmişlerdir. Müfredat içinde askeri derslerin oranı yüzde 18’den yüzde 60 üzerine çıkartılmış, diğer derslerin oranı yüzde 40 düzeyine çekilmiştir. Ayrıca eğitim öğretim seviyesi bir yıl artırılarak güçlü bir yabancı dil altyapısı oluşturulmuştur. Aslında yıllar önce yapılması gereken reformları da kısa sürede hayata geçirmiş olduk. Bu okullarımızın eski sisteme dönmesi kesinlikle söz konusu değildir.

Bugün Kara Harp Okulumuzda yeni dönemin ilk meyveleri olan 858 teğmenimizi mezun ederek, ülkemize hizmet için görev yerlerine gönderiyoruz. Teğmenlerimizin her birini ayrı ayrı tebrik ediyor, alınların öpüyor, görev yerlerinde başarılar diliyorum. Teğmenlerimizin ailelerini de ülkelerine böyle hayırlı evlat yetiştirdikleri için ayrıca tebrik ediyorum. Cumartesi günü de inşallah Balıkesir’de Kara Astsubay Meslek Yüksekokulumuzun mezuniyet törenine iştirak edecek, orada astsubaylarımız ve aileleriyle bir araya geleceğiz.

'Bizim öne çıktığımız alan askerliktir, savaştır'

Tarih kitaplarını incelediğimizde Türk milleti için ‘asker millet’ tanımı yapıldığını görürüz. Nasıl her milletin kabiliyetli olduğu bir alan varsa, bizim öne çıktığımız alan da askerliktir, savaştır, yürekle ve bilekle yapılan mücadeledir.

İlber Ortaylı'dan bir hikaye anlattı

Önümüzdeki haftalarda tarih alanında cumhurbaşkanlığı kültür sanat büyük ödülünü takdim edeceğimiz İlber Ortaylı hoca bu gerçeği anlatmak için şöyle bir hikaye aktarıyor. “Bir savaş sırasında İtalyan kumandan askerlerine ateş emri verir. Kimse ateş etmeyince kumandan ‘ateş, ateş, ateş’ diyerek ahenkli bir sesle bağırmaya başlar. Bu sırada siperdeki askerlerde biri ‘bu ne güzel ses’ diyerek ayağa kalkıp geriye bakmaya çalışınca vurulur ve yere düşer.”

250 bin genç müracaat etti'

İlber Hoca her milletin belli alandaki kabiliyeti anlatan bu hikayesinin ardından bizim için yapılan ‘asker millet’ tanımını teyit ediyor. Askerlikle ilgili mesleklerin milletimizin gönlünde ayrı bir yeri olmuştur. Çocukluğumdan hatırlıyorum, akranlarımızın çoğumuzun hayali subay olup, o üniformayı giymek, o kılıcı taşımaktı. 15 Temmuz’un tüm olumsuzluğa rağmen, bu yıl 250 bin gencimizin müracaat etmesinin gerisinde de işte bu duygu yatıyor.

İslam dünyasında hiçbir ülkenin askerine ‘Mehmetçik’ denmez. Ama dikkat edin bizim askerimize peygamberimizin ismiyle müsemma ‘küçük Muhammed’ anlamına ‘Mehmetçik’ adı verilmiştir.

'Bu ordu darbecilerin, cuntacıların, vesayetçilerin ordusu değildir'

Tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm milletimizin ortak değeri olması gibi ordumuz da hepimizdir. Önümüzdeki yıl harp okullarımıza müracaat sayısının katlanarak artacağına inanıyorum. Bu ordu, darbecilerin, cuntacıların, vesayetçilerin ordusu değildir. Bu ordu FETO’cuların ordusu hiç değildir. Bu ordu şu veya bu yabancı kurumun ordusu hiç değildir. Bu ordu sadece ve sadece Türkiye’nin ordusudur, Türk milletinin ordusudur. Bu ordunun şerefli subayları Türkiye’nin subaylarıdır, Türk milletinin subaylarıdır. Bu sancak tıpkı bayrağımız gibi, tıpkı ezanlarımız gibi gerektiğinde canımız pahasına korumamız gereken namusumuzdur."

Ne diyor harp okulumuzun marşında?: 'Şahikalar üstünde meydan okur bu erler / Yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler / Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti / Tarihlere sorun ki bize 'Ölmez Türk' derler.'

'TSK'ya yapılmış her saldırı şahsıma yapılmış demektir'

Vatanımızın korunmasını emanet ettiğimiz ordusuna kimsenin musallat olmasına, tacize varan sataşmalarda bulunmasına izin vermeyiz. Bu ordunun anayasada teyit edilmiş başkomutanı olarak her bir subayımızın, her bir askerimizin şerefini onurunu haysiyetini korumak şahsımın en başta gelen görevidir. Türk silahlı Kuvvetleri’ne yapılmış her saldırı şahsıma yapılmış demektir. Darbeci ve cuntacı hainlerle mücadele etmek başkadır, ordumuzu zayıflatacak davranışlar içine girmek bambaşkadır. Hainlerle mücadeleyi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Ama hiç kimsenin bunu fırsat bilip, ordumuzu subaylarımızı askerimizi yıpratmasına da müsaade etmeyeceğiz.

Çünkü biz sizlere en önemli kutsallarımızı, ezanımızı, bayrağımızı, sancağımızı, sınırlarımızı emanet ediyoruz. Şair ne diyor? “Ey güzel sancağım solmasın yüzün. Biz henüz yaşarken yeğse bürünme. Vicdana takati yok gönlümüzün. Bu matem yüzüyle bize görünme” Evet milletimizin hicrana takati olmadığı gibi, bayrağımızı sancağımızı emanet ettiğimiz kahraman ordumuzu matem yüzüyle görmeye de tahammülü yoktur. Bizim ordumuz, bizim askerimiz daima başı dik bir şekilde görevinin başında olacaktır.

'Türkiye dünyanın en güçlü birkaç ordusundan birine sahip'

Ülke ve millet olarak öyle bir dönemden geçiyoruz ki, ordumuzun kabiliyetlerine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Türkiye kendi sınırlarının içinde tarihinin en büyük terörle mücadele operasyonlarını yürütüyor. Sınırlarımızın Irak tarafında terör örgütüne çok ciddi darbeler vuruyoruz. Bununla kalmıyor, Suriye’de çok önemli operasyonlar gerçekleştiriyoruz. Katar’dan Somali’ye, Afganistan’dan Bosna’ya kadar pek çok görevi başarıyla yerine getiren bir ordumuz var. Açık konuşmak gerekirse, bugün Türkiye operasyonel kabiliyet ve tecrübe bakımından herhalde dünyanın en güçlü birkaç ordusundan birine sahiptir.

Günün 24 saati, yılın 365 günü kesintisiz operasyon yürütebilecek böyle güçlü ordumuz olmasaydı, bizi bu coğrafyada bir gün yaşatmazdı. DEAŞ’ı birkaç ay içinde çökerten de, çukur eylemlerinde masum ile haini ayırıp, bölücü terör örgütünü açtığı çukurlara gömen de bizim ordumuzdur. Başka ülkeler kendi güvenliklerini bir takım uluslararası kurumlara, başka devletlere havale edebilir. Bizim Türkiye olarak böyle bir şansımız kesinlikle yoktur. Biz her ne yapacaksak kendimiz yapacağız.

'Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz'

Suriye krizi sırasında bir kez daha gördük ki, başımız gerçekten belaya girdiğinde ülkemize elini uzatacak kendi kardeşlerimiz dışında bir toplum yoktur. Dost ve kardeş toplumların maalesef askeri olarak bize katkı sağlayacak güçlü bir durumları olmadığını da gayet iyi biliyoruz. Hani iyi gün dostu derler ya, üyesi bulunduğumuz uluslararası kurumların böyle olduğunu gördük, yaşıyoruz. Onun için kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.

Bizi kapısında bekletenler, talep ettiğimiz silahları vermeyenler artık şunu görüyorlar. Türkiye evet o vermediğiniz silahları kendisi yapıyor. Daha güçlüsünü de yapmaya devam edeceğiz. Özellikle gençlerimizin moralini şevkini yükseltmenin, ülkemize, devletimize bağlılıklarını daha da güçlendirmenin yollarını aramalıyız.

'Çocuklarımız Dede Korkut dururken, niye başka ülkenin kahramanlarıyla yatıp kalksınlar?'

Önce kendimize güvenmemiz, tarihimize, değerlerimize vakıf olmamız gerekiyor. Ana sınıfımızdan başlayarak, tüm eğitim müfredatımızı, gazetesinden televizyona internete kadar tüm medyamızı seferber etmeliyiz. Bizim çocuklarımız Dede Korkut kahramanları dururken, niye başka ülkenin kahramanlarıyla yatıp kalksınlar? Kendi medeniyet tarihimizin masalları dururken, niye başka bir kültürün örnekleriyle çocuklarımızı büyütelim* kendi Türkçemiz dururken, niye başka dillerin kalıplarıyla konuşalım? İnşallah önümüzdeki dönemde tüm bu hususlarda gayret gösterecek, eksiklerimizi tamamlayacak, hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyeceğiz.

'Aranızdan belki şehitlik makamına ulaşacaklar çıkacak'

Görev süreniz boyunca, terörle mücadele operasyonlarında sorumluluk üstleneceksiniz. Aranızdan belki şehitlik makamına ulaşacaklar çıkacak. Millet olarak coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı o ruhumuzu yitirmeyişimize her zaman mücadeleye hazır oluşumuza borçluyuz. Suriye’de Irak’ta diğer ülkelerde, dağlarımızda ve ihtiyaç duyulan her yerde istiklalimiz ve istikbalimiz için kahramanca görev yapan tüm askerlerimize, şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Rabbim onları her türlü beladan, kazadan, ihanetten muhafaza buyursun."