Fehmi Koru: ‘Abdullah Gül'den fedakarlık bekleyen tek kişi ben değilim’

Fehmi Koru: ‘Abdullah Gül'den fedakarlık bekleyen tek kişi ben değilim’

Cumhurbaşkanlığı seçimi için her partinin bugüne kadar güçlü adaylar çıkardığını ancak Erdoğan’ın seçimleri fark atarak ilk turda kazandığını belirten Koru, anketlerin, Erdoğan’ın yeniden seçilebileceğine işaret ettiğini kaydetti. Koru, diğer kesimin güçlü temsili için göze çarpan ilk ismin Abdullah Gül olduğunda ısrar etti.

Gazeteci Fehmi Koru, “Sistemle ilgili farklı düşüncesi olan kitle de seçimde güçlü bir isimle temsil edilsin. Etrafa bakıp ‘‘Bu isim kim olabilir?’’ sorusuna cevap aradığımda gözüme ilk çarpan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oluyor. Ondan böyle bir fedakarlığı bekleyen de herhalde tek kişi ben değilim” dedi.

Koru, ‘Erdoğan zaten aday, Gül de aday olur ve iki AK Partili cumhurbaşkanlığı için yarışırsa…’ başlığıyla kişisel blokunda yazdığı yazıda, geçen günlerde Mısır’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini, Sisi’nin yüzde 97 oyla kazandığını, seçmenlerin yüzde 60’ının ise sandığa gitmediğini belirtti. Ancak Türkiye’de durumun farklı olduğunu, seçmenin sandığın önemini bildiğini ifade eden Koru, şunları yazdı:

‘ANKETLER ERDOĞAN’A ŞANS TANIYOR’

“Cumhurbaşkanlığı seçimi için de her parti bugüne kadar güçlü adaylar çıkardı; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ilk kez yapılan iki turlu seçimde cumhurbaşkanlığını rakiplerine fark atarak ilk turda kazandı.

Önümüzdeki yılın Kasım ayında yapılması beklenen seçimde de aynı başarının tekrarlanmaması için hiçbir sebep yok. Kamuoyu yoklamaları iki parti (AK Parti ve MHP) tarafından şimdiden aday gösterilen Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilebileceğine işaret ediyor.

Erdoğan’ın partisini çok aşan bir popülerliği var. MetroPoll araştırma kuruluşunun Mart ayı ‘Türkiye’nin Nabzı’ raporunda yer alan kümeleme analizine göre, AK Parti’ye oy verenlerin yüzde 78.6’sı, bunu Tayyip Erdoğan için yapıyorlar. Toplumun yarısı (49.8) Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı görevini yapış tarzını onaylıyor. Onaylayanlar içerisinde oyunu CHP’ye, HDP’ye vermiş olanlar da var.

‘BUGÜN SEÇİM OLSA KİMİN KAZANACAĞI BELLİ’

Bugün seçim olsa büyük ihtimalle cumhurbaşkanlığına kimin seçileceği, hangi partinin iktidar olmayı başaracağı hemen hemen belli.

Eğer adetleri olduğu üzere her konuyu bahisle değerlendirenler bu konuda da bahis topluyorlarsa diğer adaylara fazla şans tanımıyorlardır. Banko aday belli çünkü.

Diğer siyasi eğilimler, farklı görüşte olanlar, özellikle 16 Nisan 2016 referandumuyla kabul edilen ‘cumhur-başkanlık’ sistemini tasvip etmeyip parlamenter sistemin daha doğru olduğuna inananlar havlu mu atsınlar?

‘SANDIK BAŞINA GİDİLMESİN Mİ?’

O durumda olan insanlar sandık başına gitmesin, katılım oranı düşük olsun, sadece bir eğilimin tercihi mi sonucu belirlesin?

Mısır’da olduğu gibi?

Bunu isteyenler olduğu iki gün önce yazdığım yazıya verilen tepkilerden belli (Bir örnek tepki için Link). Tepkilerin yaranma amaçlı olduğuna inanmak istemem, ancak yukarıda saydığım sebeplere ve buna rağmen verilen tepkilere baktığımda, başka makul bir açıklama da göremiyorum.

O yazıda da açıkça ifade ettim. Parlamenter sistemin ülke için daha doğru ve tarihimiz açısından da bize yakışanın 150 yılı aşan geleneği sürdürmek olduğuna inanıyorum. Bunu dilim döndüğünce konu ne zaman açılsa savunageldim. Referandum sonrasında yaşanan gelişmeler de bu inancımı azaltmadı, tersine çok daha keskin hale getirdi.

ETRAFIMA BAKIYORUM…

Etrafıma bakıyorum, benim gibi düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Bunlar arasında başından beri AK Parti’yi desteklemiş, hala kendilerini ‘AK Partili’ sayan insanlar da bulunuyor. Bu kategoride olanlar, daha önce başkanlık sistemine kesinlikle karşıyken ve bunu özellikle AK Parti ve Tayyip Erdoğan karşıtlığıyla bulamaçlamışken, birdenbire taraftara dönüşen MHP’nin oyununa gelmek olarak görüyorlar.

Yazıma tepki verenler bunu görmez olabilirler mi? Hiç sanmıyorum. O halde?

Galiba buna rağmen benim susmamı, görüşlerimi kendime saklamamı bekliyorlar. Zaten öyle oluyor aslında.

ABDULLAH GÜL

Söylediğim şu: Sistemle ilgili farklı düşüncesi olan kitle de seçimde güçlü bir isimle temsil edilsin. Etrafa bakıp ‘‘Bu isim kim olabilir?’’ sorusuna cevap aradığımda gözüme ilk çarpan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oluyor. Ondan böyle bir fedakarlığı bekleyen de herhalde tek kişi ben değilim.

Daha güçlü bir temsilci ismi ortaya atılırsa onu da desteklemeye hazırım. Bunu da önceki yazımda açıkça yazdım. Ne var bunda?

Cumhurbaşkanlığı seçimi iki güçlü aday arasında sistem üzerine tartışılarak geçse ve sonucu da böyle bir tartışma zemini belirlese ülke için de daha hayırlı olmaz mı?

İki farklı görüş seçimde aynı partiden iki adayla temsil edilse bu AK Parti açısından da şık görünmez mi?

En son örneği Mısır’da görülmüş türden, seçimlerin sonucunun çok önceden bilinebildiği bir ülke olmamalı Türkiye.”