Görevden el çektirilen Murat Hazinadar sessizliğini bozdu

Görevden el çektirilen Murat Hazinadar sessizliğini bozdu

4 Ocak 2018 tarihinde İçişleri Bakanlığı'nın aldığı kararla Beşiktaş Belediye Başkanlığı'ndan uzaklaştırılan Murat Hazinedar, o tarihten beri ilk kez konuşarak, "Aylar sonra evimize, işyerimize gelinerek kamuoyunun gözü önünde rencide edilmekle adalet yerini bulacaksa söyleyecek sözümüz yok" dedi.

Beşiktaş Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Murat Hazinedar, o tarihten beri ilk kez açıklama yaparak, “4 ay geçmesine rağmen ne arayan oldu ne de bu soruşturmaların muhatabı olan şahsımdan bilgi isteyen” dedi.

Hazinedar, “Sevgili Beşiktaş, Sevgili İstanbul, Aziz Vatandaşlarım” şeklinde başlayan yazılı açıklamasında, şunları kaydetti:

“Beşiktaş Belediye Başkanlığı görevimden geçici uzaklaştırıldığım 4 Ocak 2018 tarihinden bu yana devletimin verdiği karara dair polemiklerden uzak ve sağlıklı bir soruşturma sürecinin işlemesine yardımcı olmak adına bekledim.

Aralık ayının başından itibaren 4 ayı aşkın süredir devam eden İçişleri Bakanlığı Müfettişlerinin tahkikatlarına dair bilgime başvuracaklarını ve yasaların amir hükümlerine uyarak benimle de görüşerek soruşturmalarını tamamlayacaklarını düşündüm.

4 ay geçmesine rağmen ne arayan oldu ne de bu soruşturmaların muhatabı olan şahsımdan bilgi isteyen…

TEK BİR KOVUŞTURMA YOK

Şunun özellikle bilinmesini istiyorum;

4 yıldır Türkiye'nin en fazla teftiş geçiren Belediye Başkanı ve Belediyesi olduk. (200 ‘ün üzerinde)Aralık ayından itibaren 25 İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişleri, Mülkiye Müfettişleri, Mahalli idareler kontrolörleri ve diğer teftiş elemanları ile denetim yapılmaktadır.Belediye Başkanlığı görevim ile ilgili 4 yılı doldurmama rağmen hakkımda açılmış tek bir kovuşturma bulunmamaktadır.

Yani tek bir dava yoktur.

Ancak belli ki bundan rahatsız olanlar bu durumu değiştirmek için olağanüstü bir gayret göstermektedirler. Türkiye rekoru ile seçilmiş bir Belediye Başkanını önce Fetö ile suçladılar. Devletimin İstihbaratı, Emniyet Teşkilatı kaynaklı olmayan, Belediyemiz ve şahsımla husumeti olan bir meczubun şikâyeti ve ihbarı ile Fetö örgüt üyeliğinden soruşturma açtılar, şahsıma ve aileme yurtdışı yasağı koydular. 20 aydır hakkımda Adli Kontrol uygulanmasına rağmen ceza soruşturma hukukunun yasal zorunluluğu olan ifademi dahi almadılar. Bilgi vermediler, Avukatlarımla görüşmediler. Türk Hukuk tarihinde yaşanan kötü örneklere yenilerini eklediler.

‘ERGENEKON VE BALYOZ’A ÇOK BENZER SÜREÇ’

Hakkımda ki soruşturmalarda, 2007 ile 2014 tarihleri arasında gerçekleşen, hukuk ve siyasi tarihimize kara leke olarak geçen Ergenekon, balyoz ve 17-25 Aralık operasyonlarına,  soruşturma ve kovuşturmalara çok benzer bir süreç işlemektedir. Bu benzerlik sadece soruşturmada ki usulsüzlük, keyfilik, yani hukuksuzluklarla kalmamakta birebir aynısı yapılmaktadır.

Beşiktaş Belediyesine yapılan arama ve el koyma işlemi ne gariptir ki ben görevden alındıktan 3 ay sonra yapılmaktadır. Bu 3 ay da her ne kadar bir şey bulamayacaklarsa da Belediyede ben yokum. Birebir aynısı ne demektir. Sadece Fetöcu Hâkim Savcıların metotları değil, birebir onların kullandığı muhbirler yani aynı isimler kullanılmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı'na görevden uzaklaştırıldığım 4 Ocak 2018 akşamı bu işe ailelerin karıştırılmaması konusunda bir çağrıda bulunmuştum…Kendisi 5 Ocak 2018 sabahı cevap vermiş ve hatta hemen ailemin pasaportları iade edilmişti.

‘CUMHURBAŞKANINA ÇAĞRIDA BULUNUYORUM’

Sayın Cumhurbaşkanı'na çağrıda bulunuyorum… Şu anda hakkımda raporlar düzenleyen İçişleri Müfettişlerinin kullandığı muhbirler Fetö Savcısı Zekeriya Öz'ün Ergenekon, Balyoz, Şike davalarında kullandığı muhbir ve Kamu düşmanı, esrarkeş ve hırsızlardır.

Aziz vatandaşlarım,

Belediyecilik tarihine geçecek projeler hazırladık. Güzel işler ve hizmetleri bu zor zamanda gerçekleştirmeye çalıştık. Adalar Belediyesinden sonra en az ruhsat vermiş bir Belediye ve başkan olarak otoparksız ve küçük parsellerdeki inşaatların kötü kentsel dönüşümünü engelleyerek imarı neredeyse durdurduk.

Rantın kaynağı olan İmar ve inşaat neredeyse olmayan bir şehirde, Görevde olduğumuz 3,5 senede, Vatandaşlarımızdan, esnafımızdan ve işadamlarımızdan tamamı belediye yani Beşiktaş halkına ait olan vakfımıza ve belediyemize yapılan bağışlarla  sosyal içerikli projelerle, Beşiktaş'ta, İstanbul'da ve Türkiye'de on binlerce haneye girdik ve yardımcı olduk.

Soma faciasında hayatını kaybedenlerin ailelerinden, engellilere, şehit ve gazi ailelerine, ayırım yapmadan, camilere, cem evlerine, kiliselere, Sinagoglara, binlerce üniversite öğrencisine, üniversite kulüplerinden toplumun imkânı olmayan insanlarına ve her kesimine el uzattık.

Şimdi bizi bu nedenle çete, örgüte sokmaya çalışıyorlar, bana ve arkadaşlarıma çete diyerek rapor yazanlar, o raporlara dayanarak işlem yapanlar, Allah şahidimdir ki bir gün ne büyük bir hata yaptıklarını anlayacaklar.

Sayın Cumhurbaşkanına çağrımız kendimiz için değil adalet içindir. Allah rızası ve adalet için soruşturmalarda ki rezaletlere ve keyfiliğe el atınız, bu keyfilik sadece bana ve aileme değil herkese zarar vermektedir. Aylar sonra evimize, işyerimize gelinerek kamuoyunun gözü önünde rencide edilmekle adalet yerini bulacaksa söyleyecek sözümüz yok.

Biz yine İnancımız ve Devletimize olan sadakatimiz gereği, sabrederek, adaletin işlemesini bekleyeceğiz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”