Danıştay'ın 'İlahiyat fakültesi' kararına ilişkin Bozdağ'dan açıklama

Danıştay'ın 'İlahiyat fakültesi' kararına ilişkin Bozdağ'dan açıklama

Bozdağ, "Önümüzdeki günlerde bununla ilgili bir yasal düzenleme yapacağız ve bu haksızlığı ortadan kaldıracağız" dedi

Konya’da Necmettin Erbakan Üniversitesi Köyceğiz Kampusu içerisindeki Zeliha Akpınar Camii’nin temel atma törenine katılan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, yaptığı konuşmada Mısır’da cemiye yönelik düzenlenen bombalı terör saldırısına tepki gösterdi. Bu saldırı gerçekleştirenlerin Allah’ın düşmanı olduğunu belirten Bozdağ, "Mescitlere, camilere düşmanlık edenler esasında Allah'a düşmanlık edenlerdir. Dine, peygambere düşmanlık edenlerdir. Mescitlere, camilere saldıranlar sadece mescide, camiye değil, Allah’a saldırmış olurlar. Peygambere saldırmış olurlar. İslam dinine saldırmış olurlar." dedi. 

"MABETLER DOKUNULMAZDIR"

Tüm dünyada mabetlerin dokunulmaz olduğuna dikkat çeken Bozdağ, bu saldırıyı  gerçekleştirenleri 'Allah’ın, İslam, din, Kuran, Hz. Muhammed ve insanlığın düşmanı' olarak nitelendirdi. Bozdağ, "Tüm dünyada mabetler dokunulmazdır. Bizim dinimizde de mabetlerimizde dokunulmazdır. Ama maalesef İslam’ı istismar eden bazı terör örgütleri hem de İslam adını kullanmak suretiyle Allah’a, Resulüne, Allah’ın yeryüzündeki evlerine düşmanlık ve karşı saldırı içindedir. Bunları şiddetle nefretle bir kez daha kınıyoruz. Buradan Mısır’da meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara Allah’tan şifa diliyorum.’’ diye konuştu. 

TERÖRE KARŞI BİRLİK MESAJI 

Teröre karşı birlik ve beraberlik içerisinde mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Bozdağ, şunları söyledi: 

‘’Türkiye terörle mücadele konusunda nerede olursa olsun, kime karşı olursa olsun, terör örgütlerinin ideolojisi ne olursa olsun, her türlü terör örgütüyle, teröristlerle, terörizme amansız mücadeleye her zaman vardır. Biz bugün dünyanın neresinde olursa olsun terör örgütleriyle amasız ve amansız bir mücadeleyi yapalım diye çağrı yapan dünya belki de tek ülkeyiz. Maalesef bu çağırımıza samimi bir dayanışma ve işbirliği desteği bulduk mu? Bulamadık. Bazı ülkeler terör örgütlerine hedeflerine göre ideolojilerine göre maalesef bilerek ve isteyerek destek vermektedir. Şunu çok net söylüyoruz. Terör terördür. Terör örgütü terör örgütüdür. Terörist de teröristtir. Bunlardan iyilik beklemek, bunlardan ülkelerinin kendi lehlerine çıkar, menfaat devşirme hesabı yapmaları asla kabul edilemez. İşte Mısır’da gördük. Başka yerlerde de gördük. Yapmamız gereken şey bellidir. Birlik olmak, beraber olmak, samimi işbirliği yapmak. Nerde kime karşı nasıl olursa olsun bütün terör örgütlerine karşı amasız, amansız bir mücadeleye birlikte yapmaktır. Türkiye bu olay vesileyle Mısır halkının, Mısır devletinin yanındadır."

"İSLAM’IN ILIMLISI- ILIMSIZI OLMAZ"

Son dönemde 'Ilımlı' ve 'ılımsız İslam' tartışmaları yapıldığına dikkat çeken Bozdağ, şunları söyledi:

"Bir yandan mezhep mezhep, bir yandan başka meşrep meşrep İslam toplumunu ayırmak için uğraşırken, yeni bir siyasal mühendislik bugünlerde yeniden gündeme geldi. Benim bildiğim kadarıyla İslam tektir. Yorumları farklı olabilir. Ama İslam tektir. Kitabi kuran, peygamberi Hazreti Muhammet’tir.  Ilımlı Müslüman, ılımsız  Müslüman diye Müslümanları birbirinden ayırmak İslam anlayışını birbirinden ayırmak asla kabul edilemez. Bu Müslümanlara ve İslam’a dönük yeni bir uluslararası projedir. Buna yatkınlık gösterenler bu projeye taşeronluk yapanlardır. İslam düşmanlarının Müslümanlar üzerine terör örgütleriyle kurdukları tuzakların yeni dönemde farklı formatta İslam dünyasına içerisinde yer alacağını göstermektedir o nedenle bunun karşısında hep birlikte durmamız ve bu tür anlayışlara yer açılmasına izin vermemeliyiz."

"İZİN VERMEYECEĞİZ"

İslam üzerindeki bu yeni mühendislik faaliyetinin karşısında hep birlikte durulması gerektiğini belirten Bozdağ, "Hükümet olarak  bu tür anlayışlar karşısında olduğumuzu Cumhurbaşkanımızın da, Başbakanımızın da açıklamalarıyla ortaya koyduk. İslam dünyasının yeni mühendislikler, yeni taşeronlarla, yeni FETÖ’ler, yeni DEAŞ’larla, yeni terör örgütleriyle şekillendirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Onları deşifre etmeye, onların tuzaklarını bir bir çökertmeye kararlıyız Bu noktada mücadelemiz kararlı bir şekilde sürecektir." diye konuştu. 

"MEVLİDİ NEBİ HAFTASI"

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yeni aldığı kararı da açıklayan Bozdağ, şöyle dedi:

"Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aldığı yeni bir kararla, Peygamber Efendimizin doğduğu, dünyamızı ve alemleri şereflendirdiği günün içinde yer aldığı hafta, 'Mevlidi Nebi Haftası' adıyla Miladi Takvim’e göre değil. Hicri Takvim’e göre kutlanacaktır. Önümüzdeki hafta bu konudaki yönetmelik değişikliği yayınlanacak ve 2018’den itibaren de Hicri Takvim’e göre Peygamber Efendimizin dünyayı şereflendirdiği hafta, Mevlidi Nebi Haftası adıyla kutlanmaya başlayacaktır."​ 

"DİN EĞİTİMİ DEĞİL, DİN ÖĞRETİMİ YAPILIYOR"

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi'n de temel atma törenine katıldı. Bozdağ, bazı mahkemelerin din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimi ile ilgili derslerin aleyhine kararlar verdiğine dikkat çekti. İlk ve orta dereceli okullarda din öğretimi yapıldığını ifade eden Bozdağ, şöyle dedi:

‘’İstanbul’da bir idare mahkemesi hem de oybirliğiyle 'Din eğitimi dersine insanlar mecbur edilemez' diyor. Buradan söylüyorum mahkemenin belli ki hakimleri din eğitimi ve din öğretimi arasındaki farkı bilmiyor. Belli ki kullandıkları bilirkişiler de bu konudaki farkı bilmiyor. Türkiye’de ilk ve orta öğretim kurumlarında verilen derslerin hiçbiri din eğitimi dersi değildir. Din ve ahlak kültürüne dair bilgiler verilmektedir. Yapılan bir öğretimdir, eğitim değildir. Maalesef mahkemelerde bazı hakimler bu öğretimi eğitim yerine ikame etmeyi hem de mahkeme kararıyla başarmışlardır. Ama bu kabul edilemez bir durumdur."

"‘KİMİN ÖĞRETMEN OLACAĞINA DANIŞTAY KARAR VEREMEZ"

Kimin öğretmen olacağına Danıştay’ın karar veremeyeceğini de belirten Bozdağ, ‘’Danıştay’da İdari Dava Daireler Kurulu, İlahiyat Fakültesi mezunlarının öğretmen olmasını engelleyen bir karar verdi. Mahkemenin işimi bu. Kimin öğretmen olacağına Danıştay karar veremez, idare mahkemeleri karar veremez. Yasayla düzenlenebilir. Ya da idari takdir hakkı yasanın verdiği yetkilerle idare bunu düzenleyebilir. Eğer bir ülkede kimin ne olacağına mahkemeler karar vermeye kalkarsa orada hukuk devletinden bahsedemeyiz. Maalesef Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu yerindelik denetimi yapmış, yetkisini aşarak müdahale etmemesi gereken bir alana hukuka aykırı bir şekilde müdahale etmiştir." dedi.

"BU HAKSIZLIĞI ORTADAN KALDIRACAĞIZ"

İlahiyat Fakültesi mezunlarının öğretmenlik hakkının elinden alınmasına izin vermeyeceklerini de belirten Bozdağ, ‘’Kimlerin nerede öğretmen olacağı kararını Milli Eğitim Bakanlığı verir ya da yasalar bunu saymışsa yasaların kurallarına göre yapılır. Danıştay yerindelik denetimi yapmıştır. Anayasa göre yerindelik denetimi yapamaz. Onun için İlahiyat Fakülteleri’nin mezun ve öğrencilerine şunu ifade etmek isterim. Bu konuda ilahiyat mezunlarının öğretmenlik hakkının elinden alınmasına izin vermeyiz. Bu konudaki değişiklik neyse bunu yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konu Başbakanımızla Milli Eğitim Bakanımızla istişare edilmiştir. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili bir yasal düzenlemeyi yapacağız. Bu haksızlığı ortadan kaldıracağız."

"DİYANET İŞLERİ’NDE KADINLARIN SAYISINI ARTTIRACAĞIZ"

Toplumun yarısının kadın olduğunu ve kadınlara dini konuların aktarılmasının önemli olduğunu belirten Bozdağ şöyle devam etti:

"İlahiyat Fakültelerimizde, hayatının pek çok alanında kadının etkinliğinin artması ülkemizin bugünü gibi geleceğimizin daha iyi olmasına katkı sağlayacaktır. Bildiğiniz gibi Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof.Dr. Sayın Fulya Martı, Diyanet İşleri Başkanı Yardımcılığı görevine atanmıştır. Türkiye’de bir ilk. Bunu biz önemsiyoruz. Bundan sonra süreçte de Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde vaizlerin, kadın vaizlerin, kadın kursu öğreticilerinin, kadın müfettişlerin sayılarını artıracağız. Türkiye’nin şuanda bazı büyükşehirlerimde var ama bütün illerimizde yok. 81 ilimizin 81'inde de müftü yardımcılarından en az biri kadın olacak. Büyükşehirlerde bunun sayısı daha da artacaktır. Biz bunu niçin yapıyoruz. Diyanetin hizmetleri sadece erkeklere dönük hizmetler değil. Aynı zamanda da kadınlara dönük hizmetlerdir. Bu nedenle de kadınlarımızın daha fazla Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde istihdamı konusunda adımlar atıyoruz. Bundan sonrada bu adımları kararlı bir şekilde atmaya devam edeceğiz."