İşgalciler böyle dize getirildi: Çanakkale geçilmez

İşgalciler böyle dize getirildi: Çanakkale geçilmez

Tarihe, kanla yazılan destan 104 yaşında...

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki Türk ordusu, bir asır önce dünyanın en güçlü ordularını Çanakkale’de dize getirdi.

3 Kasım 1914 - 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı’nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası'nda 25 Nisan 1915 - 9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır.

İşgalciler böyle dize getirildi: Çanakkale geçilmez

104. Yılında 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'ne etki eden 15 kişi ve olay

104. yılında hala hafızalardaki yerini koruyan, Türk insanının sevgi, saygı ve biraz buruklukla andığı Çanakkale Deniz Zaferi ile ilgili mutlaka bilmeniz gereken 15 kişiyi ve olayı sizler için derledik.

İtilaf devletleri savaş bakanlarından, savaş emrini verenlere, donanma komutanlarından 275 kiloluk top mermisini sırtlananlara, Anafartalar kahramanı Atatürk'ten Enver Paşa'ya kadar işte Çanakkale deniz savaşlarına etki eden 15 kişi ve olay...

1. Nusret Mayın Gemisi

Nusret, Malatya Arapgirli Cevat Paşa'nın emriyle Osmanlı Donanması ve Türk Deniz Kuvvetleri'nde hizmete giren mayın dökücü gemidir. Asıl ismi “Nusrat”tır fakat zamanla Nusret olarak kullanılan gemi, 1911 yılında Almanya'nın Kiel şehrinde kızağa çekilmiş ve 1913 yılında Osmanlı Donanması'na katılmıştır. 7 Mart'ı 8 Mart'a bağlayan gece Nusret mayın dökücü gemisi Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey ve Müstahkem Mevkii Mayın Grup Komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi (Akpınar) Bey komutasında düşman gemilerinin projektörlerine aldırmadan Anadolu yakasındaki Erenköy'de bulunan Karanlık Liman'a mayınlarını bıraktı. Ertesi günlerde İngilizler deniz ve hava keşifleri yapmış ama bu mayınları bulamamışlardır.

Nusret 'in döşediği mayınlar 18 Mart 1915'te Çanakkale harekatının kaderini değiştirmiş, ona "dünyanın en ünlü mayın gemisi" unvanını kazandırmıştı. Nusret 'in mayınları 639 kişilik mürettebatıyla Bouvet, onun ardından HMS Inflexible ve Ocean zırhlılarını sulara gömmüştü.

2. Deniz Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin bilinmeyen kahramanlarındandır. Nusret Mayın Gemisi'nin komutanı olarak, mayın grup komutanı yüzbaşı Nazmi Bey'le beraber, 18 mart'tan bir gün önce, elde kalan son mayınları boğaza döşemiş komutan. Kendisi bu göreve çıkmadan iki gün önce kalp krizi geçirmiş, Çanakkale müstahkem mevki komutanı Cevat Paşa'nın yerine başkasını gönderme teklifini reddetmiştir. Mayınları döşedikten sonra dönüş yolunda, karşılaştıkları düşman devriye gemisinin projektörüyle kıyıdaki fenerimiz arasındaki ışık savaşına hasta kalbi dayanamamış ve şehit olmuştur.

3. Sir John Michael de Robeck

I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale Deniz Harekâtları'nda müttefik donanmasına komuta eden İrlanda asıllı Kraliyet Donanması'na bağlı bir amiraldir. 1914 yılında 9. Kruvazör Fırkası'nın komutanı oldu. Komuta kademesinde ikinci sıradaydı, Amiral Carden'in sağlık durumu dolayısıyla Carden'in yerine geçti ve 18 Mart saldırısını yönetti. Müttefik donanması büyük bir başarısızlığa uğradı; beş savaş gemisi batmış ya da ağır hasar görmüştü. Çanakkale savaşlarından sonra Robeck, Akdeniz'de ve Ege'de çeşitli filoların komutanlığını üstlendi. 1924'te emekli oldu.

4. Albay Cevat Çobanlı

Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevkii Komutanı. 18 Mart’ta göreve gelir gelmez boğaz tahkimatını düzenlemeye koyulmuştur. Bütün tabyaları elden geçirerek savaşa hazır hale getirmiştir. İtilaf donanmasının çeşitli defa üstün kuvvetiyle boğaz tahkimatına saldırması sonucu adeta etten duvar ördürmüştür. Nusret Mayın Gemisi’ne o tarihi görevi olan; “26 mayını kıyıya paralel olarak döşeme” emrini vererek düşman donanmasını bozguna uğratmıştır. Düşman gemilerini boğazdan geçirmeyerek tarihe “Çanakkale Geçilmez” mührünü vuracak olan Cevat Paşa bu zaferden dolayı“18 Mart Kahramanı” unvanı ile anılacaktır. 18 Mart akşamı boğazdan geri çekilen düşman donanmasını seyrederken Cevat Paşa şu sözleri söyler: “Gittiler, Geçemediler, Geçemeyecekler.”

5. Amiral Sackville Carden

Çanakkale seferinin başında, 18 Mart deniz harekatının planlarını yaptı ve başarısızlıkla sonuçlanan bu harekata kumanda etti. Hastalığı sebebiyle bu mevkiden ayrılan Carden görevini Sir John de Robeck'e devretti. 1916'da şövalyelik ("Sir" unvanı) ile taltif edildi ve 1917'de büyükamiralliğe terfi ettirildi. İngiliz Donanmasından Amiral sıfatı ile istifa ettikten iki yıl sonra 1930 yılında ölene dek emekli olarak kaldı.

6. Enver Paşa

Harbiye Nazırı olduğu dönemde, 2 Ağustos 1914’te Rusya’ya karşı gizli bir Türk-Alman ittifak anlaşması imzalanmasında önemli rol oynamıştır. 10 Ağustos’ta boğazlardan girmesine izin verilen iki Alman kruvazörünün 29 Ekim’de Rus Çarlığı liman ve gemilerine saldırması için gerekli onayı bizzat vermiştir. 14 Kasım’da Fatih Camii’nde okunan Cihad-ı Ekber ilanı ile devlet, resmen I. Dünya Savaşı'na katılmıştır. Çanakkalecephesinin açılmasında vermiş olduğu bu kararların etkisi yadsınamaz. Çanakkale savaşı ordularının başkumandan vekili Harbiye Nazırıdır.

7. Winston Churchill

Çanakkale savaşına kadar olan başarılı siyasi kariyeri 1915 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti. Sadece donanmayla Çanakkale Boğazı'nın geçilebileceği, ardından da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı, Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması; müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı. Bu başarısızlığın mimarı olarak nitelendirilen Churchill, Britanya halkı karşında çok zor bir durumda kaldı ve muhaliflerinin de zorlamasıyla görevinden ayrıldı. Ancak 1917'de Cephane Bakanlığı'na ve Harbiye Bakanlığı'na getirildi. 1924'te tekrar Muhafazakar Partiye girdi. Maliye Bakanı oldu.

8. İstanbul

Rusya’ya yardım etmek ve Osmanlı’ya gözdağı vermek için işgal edilmesi planlanan şehir. Bu amaçla Winston Churchill’in ısrarı ile İngiliz ve Fransız zırhlılarından oluşan 3 filo Çanakkale Boğazı'ndan geçmeyi planlamış. Türk ordusunun gösterdiği üstün başarı neticesinde deniz harekatı kesin bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ardından 25 Nisan’da kara harekatları başlamıştır.

9. Çar II. Nikolay

Rusya İmparatorluğu'nun son çarı ve Romanov Hanedanının hüküm süren son üyesidir. Çanakkale Boğazı’na karşı bir askeri harekat kararı alan itilaf devletlerinin bu kararı almalarında etkili olmuştur. Çar II. Nikolay’ın asıl amacı Kafkasya’daki Osmanlı birliklerini çekilmesini sağlamaktır. İstanbul’u almak isteyen itilaf devletlerinin amaçları arasında ise Rusya’nın silah ihtiyacının karşılanması ve Rus petrolünün boğazlar üzerinden Avrupa’ya taşınmak istenmesi vardır. 1917'deki Şubat Devrimi'nden sonra tahttan çekilmiş, 16/17 Temmuz 1918 gecesi ailesiyle birlikte öldürülmüştür.

10. Bouvet, Irresistable, Ocean

Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar ve tabyalardan ateşlenen yoğun topçu ateşi neticesinde batan Birleşik Filo'nun üç zırhlısıdır. Bouvet Fransız, Irresistable ve Ocean ise İngiliz donanmasına ait zırhlılardır. İçlerinden mayına çarparak ilk batan Bouvet olmuştur. Ardından Irresistable isabet almış daha sonra önce tabya atışlarıyla vurulan ve ardından mayına çarpan Ocean zırhlısı sulara gömülmüştür. Amiral De Robeck’in geri çekilme emri vermesinde Irresistable’ın durumu etkili olmuştur.

11. Tabyalar

Anadolu Yakasında Bulunan Tabyalar:

Orhaniye Tabyası, İntepe Tabyaları (Karanlık Liman Tabyası, Topçamlar Tabyası, Çakaltepe Tabyası), Dardanos Tabyası, Hamidiye Tabyası, Çimenlik Tabyası, Mecidiye Tabyası 

Gelibolu Yarımadasında Bulunan Tabyalar:

Ertuğrul Tabyası, Domuzdere Tabyası, Kayalık Tepe Tabyası, Yıldız Tabyası, Mecidiye Tabyası, Hamidiye Tabyası, Namazgah Tabyası, Değirmen Burnu Tabyası

12. Seyit Ali Çabuk (Seyit Onbaşı)

1909 yılında Osmanlı Ordusu'na katıldı. Balkan Savaşı'nda çarpıştı. I. Dünya Savaşı'nın başlaması ile Çanakkale Cephesi'nde topçu eri olarak göreve başladı. 18 Mart 1915'te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırıya geçti. Bu sırada Seyit Onbaşı Rumeli Mecidiye Tabyası'nda görevliydi. Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlar, bu saldırıyı püskürttü. Yapılan atışlar sebebiyle tabyada bulunan topun mermi kaldıran vinci parçalandı. Bunun üzerine Seyit Ali 275 kilogram ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak top kundağına yerleştirdi. Seyit Ali, ilk iki atışta Bouvet'e hafif bazı hasarlar verdiyse de, üçüncü atışında Fransız zırhlısı Bouvet'e ağır yara verdi. Bu yüzden komutan ona onbaşılık görevini verdi. Gördüğünüz fotoğrafı tahta bir mermiyle çekilmiştir.

13. 19 Şubat - 18 Mart 1915 arası savaş süreci

  • 19 Şubat 1915: Müttefik Donanması'nın Boğaz'ın dış tabyalarını bombalamaya başlaması.

  • 25 Şubat 1915: Tekirdağ'daki 19. Tümen Komutanlığı'nın Maydos (Eceabat)'a nakli ve Atatürk'ün 19. Tümen Komutanlığı üzerinde olmak üzere Maydos Bölgesi Komutanı olarak görevini sürdürmesi.

  • 7 - 8 Mart 1915: 7 Mart'ı 8 Mart'a bağlayan gece Nusret mayın gemisi düşman gemilerinin   projektörlerine aldırmadan Anadolu yakasındaki Akyarlar'a mayınlarını bıraktı.

  • 12 Mart 1915: Hamilton Fransız ve İngiliz Kara Kuvvetleri başkumandanlığına tayin edildi.

  • 16 Mart 1915: Amiral Carden sinirleri bozulduğu için görevden ayrıldı yerine Amiral de Robeck atandı.

  • 18 Mart 1915: Çanakkale deniz zaferlerinin kazanıldığı gün.

14. Mustafa Kemal

Esas olarak 18 Mart deniz zaferinin ardından 25 Nisan’da başlayan kara harekatında büyük varlık göstermiştir. Arıburnu'na çıkan düşman birliklerinin yarımada içine doğru ilerlemesi Nisan sonunda Conkbayırı’nda süngü savaşıyla kazanan 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, bu başarı üzerine miralay (albay) rütbesine terfi etti. 

İngilizlerin ağustos ayında Suvla Körfezine yaptığı ikinci çıkartmadan sonra, Anafartalar Grubu Komutanı sıfatıyla 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. 

Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Mustafa Kemal Türk kamuoyunda "Çanakkale Kahramanı" olarak tanındı. 

Arıburnu’nda askeri birliklere verdiği: “Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir.” emri hafızalarda yer etmiştir. Savaşın ardından kendisine 16. Kolordu Komutanlığı görevi verilerek Edirne’ye tayin edilmiştir.

15. Ve şehitlerimiz...

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? 
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. 
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- 
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. 
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! 
.....

Mermisi bitince süngü takıp, yerine yeni kuvvetler gelene kadar göğüs göğüse çarpışan, gecenin kör karanlığında ölüme gider gibi mayın döşemeye giden, 275 kiloluk mermileri sırtında taşıyan, Kütahyalı, Erzurumlu, Giresunlu, Yozgatlı, Mardinli, Diyarbakırlı, Ankaralı, Uşaklı, Antalyalı, Antakyalı, İstanbullu, Samsunlu, Sinoplu, Hakkarili, Maraşlı şehitlerimiz... Hepsini sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz.

İşgalciler böyle dize getirildi: Çanakkale geçilmez

KADIN KAHRAMANLARIMIZ...

18 Mart Çanakkale Zaferi'nin üzerinden 100 yılı aşkın süre geçti. Seyit Onbaşı'ları ezberledik yıllar içinde, Çanakkale Anıtı'nı ziyaret ettiğimizde nice kahramanları andık. Ancak bu savaşın bir de kadın kahramanları vardı; tarihin tozuna gömülmemesi, anılması, bilinmesi gereken.

Çanakkale Zaferi'nin cephelerinde görev alan fedakar, çalışkan kadın kahramanları kimdir diyorsanız gelin hep birlikte öğrenelim.

İşte onlardan birkaçı;

NEZAHAT ONBAŞI (BAYSEL)

İşgalciler böyle dize getirildi: Çanakkale geçilmez

Kadınlarımızın Anadolu'nun kurtuluşunda oynadıkları rolleri cepheye silah taşımak, cephane imalathanelerinde çalışmak, askerlerin giyecek ve yiyecek ihtiyacını karşılamak gibi alanlara sıkışmış şekilde öğrendik okullarımızda. Hemşirelik görevleri, göçmenlere ve kimsesizlere yardım ve cemiyetlerde, mitinglerde çalışmak da bilgilerimiz arasındaydı.

Kadınlarımız 1915'te elbette çok daha fazlasını yaptı.

Bazıları cephede kıran kırana çarpıştılar. Kimisi keskin nişancılık yaptı, kimisi bambaşka katkılarla, bambaşka kahramanlıklarla tarihe geçti. Nezahat Onbaşı işte bu kahramanlardan biri... Nezahat Hanım'ın babası Albay Hafız Halit Bey, Gediz Cephesi'nde çarpışan 70. alayın komutanıdır. Nezahat Hanım'ın annesi vefat etmiştir, hayatı çocukluğundan beri cephe cephe gezerek geçmiştir.

Gediz Cephesi'nde savaşın kötüye gitmesi bazı erlerin geri çekilmesine, kaçmayı düşünmesine sebep olur. İşte o noktada Nezahat Hanım'ın kahramanlığı devreye girer. Bazı erler dediğimize bakmayın, Nezahat Hanım atıyla 600 kişilik bir alayınönünü keser, ''Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz!'' diye bağırır. Erler bunun üzerine cepheye dönerler, Nezahat Hanım ile birlikte savaşırlar, Gediz cephesini geri alırlar. Nezahat Hanım bu savaştan sonra onbaşı rütbesini alır, Nezahat Onbaşı olarak anılmaya başlar. Yalnız önemli bir ayrıntı daha var:

Nezahat Onbaşı, bu rütbeyi kazandığında henüz 12 yaşında küçük bir kız çocuğudur! Türkiye Büyük Millet Meclisi, 30 Ocak 1921 tarihli oturumunda Kurtuluş Savaşı'mızın ilk İstiklal Madalyası'nı da Nezahat Onbaşı'ya takdim edilmesi kararlaştırılır.

MÜCAHİDE HATİCE HANIM 

İşgalciler böyle dize getirildi: Çanakkale geçilmez

Tarihe gömülmesine neredeyse ramak kalmış, kahramanlar kahramanı bir hanımefendi Mücahide Hatice Hanım. Tarihi bilgiler, belgelerle dolu internette, okul kitaplarında ismi neredeyse hiç geçmiyor, ismini ancak küçük derlemelerde, küçük paragraflarda okuyoruz. Halbuki hikayesi filmlere konu olacak kadar çarpıcı!

Mücahide Hatice Hanım, Anafartalar cephesinde 56. fıkrada mehmetçiklerle omuz omuza çarpışan bir kadın askerdir. Anafartalar'dan sonra diğer savaşlara da katılır, İzmir'de Yunan ordusuna esir düşer, İnönü Muharebeleri başta olmak üzere Kurtuluş Savaşı'nın birçok cephesinde canını dişine takarak çarpışır. Tek bir farkla! Gelin, kendi açıklamasından okuyalım;

“İzmir’in Kemalpaşa (Nif) kazasının Ahmetli köyünden Hacı Halilzâdeler’denim. Babam merhum Mehmet Efendi’dir. Çanakkale Anafartalar’da 56. fırkada silahımla muharebelere iştirak ettim. Adım Ahmet idi. Benim kadın olduğumu kimse bilmiyordu. Şarapnel ve kurşunlarla dokuz yerimden yaralandım. Milli muharebelerimize de gönüllü iştirak ettim...”

Zafer-i Milli Gazetesi, 20 Mart 1926.

ZEYNEP MİDO ÇAVUŞ

İşgalciler böyle dize getirildi: Çanakkale geçilmez

Kurtuluşumuzun sadece Anadolu sınırlarında doğan insanlarla kazanılmadığı, ilkokul birden itibaren bildiğimiz bir gerçek. Hatırlatalım; Mustafa Kemal Atatürk'ın doğduğu kent, bugün Yunanistan sınırları içinde yer alan Selanik. O halde bir de Kosovalı kahramanları hatırlatalım;

Çanakkale Savaşı'na Anadolu illerinde doğan askerlerin yanı sıra eski Osmanlı toprağı Kosova'dan gelen gönüllüler de katılır, sekiz tabur asker vatani görevlerini kanlarının son damlasına kadar gerçekleştirirler. Bu taburlardan biri Gora-Dragaş bölgesindendir; içinde de yalnızca erkekler değil, kadınlar da vardır!

Bu kadınlardan biri de Dragaşlı Zeynep Mido Çavuş'tur.

Zeynep Mido Çavuş ailesini Kosova'da bırakır, tek başına cepheye gider, şehit olur. Bu hikayenin bir başka etkileyici tarafı, Zeynep Mido Çavuş'un o sırada bekâr ve gelinlik çağında olmasıdır. Zeynep Mido Çavuş'un hikayesi Gora ve Dragaş'ta halâ dilden dile anlatılır.