İstanbul'u bekleyen kıyamet

İstanbul'u bekleyen kıyamet

Kartal’da çöken ve 21 kişiye mezar olan Yeşilyurt Apartmanı, İstanbul halkında korku yaratırken, üç gün boyunca enkaz altından çıkarılamayan cesetler ise olası bir İstanbul depremiyle ilgili soru işaretlerini artırdı.

Serdar Nâzım Yüce

İstanbul Kartal’da çöken ve 21 yurttaşa mezar olan Yeşilyurt Apartmanı, olası İstanbul depremine ilişkin kritik ipuçları verdi. İstanbul’un ortasındaki arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları günlerce sürdü. Bu çalışmalar sonucunda 14 yurttaş yaralı olarak kurtarılırken, 9’u aynı aileden olmak üzere 21 yurttaşın cansız bedenine ulaşıldı. Bir apartmanın enkazında günlerce süren çalışmalar, İstanbul’da şiddetli bir deprem olduğunda çıkacak görüntüye dair çarpıcı kesitler sundu. Peki, İstanbul’u ne bekliyor?

Uzmanlar bir konuda hemfikir!
Olası İstanbul depremiyle ilgili hemen her gün uzmanlardan önemli iddialar ve analizler geliyor. Uzmanlar depremin zamanı ve büyüklüğü konusunda farklı görüşleri savunurken bir noktada ortaklaşıyorlar. O da olası bir İstanbul depreminin yıkıcı sonuçları olacağı…

İstanbul depreminde olası kayıplar
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kasım 2009’da Kandilli Rasathanesi’yle ortak hazırladığı ‘İstanbul’un Olası Deprem Kayıpları Tahminlerinin Güncellenmesi İşi’ başlıklı raporda korkutucu bir tablo sunuluyordu. Bu rapora göre, 10 ila 30 bin arası insanın hayatını kaybedeceği, 200 bin kişinin çeşitli şekillerde yaralanacağı, 10 bine yakın binanın tıpkı bugün Kartal’da olduğu gibi ‘çok ağır hasar’ alacağı belirtiliyordu. Bu çalışmadan sonra devlet eliyle sağlıklı bir çalışma yapılıp önemli bir rapor çıkartılamadı. İktidar, kentsel dönüşüm adı altında müteahhitlerin dikey binalarını ‘yenilenme’ diye sunmakla uğraşırken meydan olası İstanbul depremiyle ilgili yapılan spekülatif açıklamalara kaldı. Yapılan temelsiz açıklamalar kamuoyunda deprem yönetimi algısının normalleşmesine neden oldu. Ancak İstanbul geçen 10 yılda aynı kalmadı… İstanbul’un nüfusu katlanarak arttı, 2009’dan bu yana kentteki yapı sayısında, yeni ilçeler meydana getirecek kadar sayı artışı oldu. Bu da, İstanbul’daki şiddetli bir depremin bilançosunu ağırlaştıracak başlıca neden… Yapı sayısı ve nüfus aynı kalsa bile, Kartal’daki binanın enkazını üç günde kaldırabilen bir iktidar, 10 bin konut çöktüğünde ya da enkaz yaratacak şekilde yıkıma uğradığında ne yapacak? Bu soru ne yazık ki, iktidarın değil İstanbul halkının boğuştuğu bir soru olarak yakıcılığını koruyor.

2009 raporuna bakıldığında yapı sayısının ve nüfusun artması kayıpların artması için yeterli bir gerekçe ama bununla da bitmiyor.

Bilançoyu yükseltecek nedenler:

· İstanbul’un afet toplanma alanlarının yapılaşmaya açılması

· Kentsel dönüşümün kenti değil, rantı dönüştürmesi

· Dikey yapılaşmanın son sürat devam ettirilmesi

· ‘İmar Barışı’ adı altında kaçak yapıların devlet eliyle onaylanması

· Askeri alanların, dolayısıyla askerlerin şehir dışlarına taşınması

AFET TOPLANMA DEĞİL, RANT ALANLARI
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) 2016 verilerine göre, İstanbul’da toplam 2 bin 354 toplanma alanı var. Fakat TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası AFAD’ın bu verilerine karşı çıkıyor. AFAD verilerindeki alanların birçoğunun ‘toplanma alanı’ niteliğini kaybettiği belirten İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, geçtiğimiz günlerde “1999-2003 yılları arasında Afet Acil Eylem Planı çerçevesinde kentte 496 afet toplanma alanı belirlemişti. Ancak bu toplanma alanlarının sayısı 77’ye düştü. Kimi AVM’ye, otele, rezidansa dönüştü, kiminin üstünden köprü, yol geçti. Toplanma alanlarının 4’te 3’ü yapılaşmaya açıldı. 2 bin 354 toplanma alanı var deniyor. Minicik yerler, çocuk parkları, cami avluları, 10-15 kişinin duracağı yerler toplanma alanı olarak belirlenmiş” açıklamasını yapmıştı.

DÖNÜŞÜM İSTANBUL’U KURTARIR MI?
İstanbul dev şantiyeye dönmüş halde. Verilere göre İstanbul’da yılda 50 bin konut yıkılıp yeniden yapılıyor. Ancak bu ‘yenilenme’ olası depremde İstanbul’un ve halkının alacağı hasarı azaltmaya yetmiyor. Yaklaşık 2 milyon binanın bulunduğu kentin yüzde 50’sinin ruhsatsız ve iskansız olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Buna ek olarak İstanbul’un bazı ilçeleri, zemin göz önüne alındığında yapı stoğu açısından yüksek derecede riskli. Özellikle Zeytinburnu, Kadıköy, Bahçelievler, Bayrampaşa, Fatih, Güngören ve Avcılar bu ilçelerden…

İstanbul’un eski ilçelerinde kaçak yapılaşma yok denecek kazar az. Ancak özellikle yeni oluşturulan veya köklü değişime giren ilçelerde ruhsatsız yapıların sayısı oldukça fazla. Deprem odaklı yapılmayan kaçak yapılar, olası depremin bilançosunu ciddi ölçüde artırıyor.

KENTE İHANETLERİNİ KABUL ETTİLER AMA…
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 21 Ekim 2017’de “İstanbul’da yaptığı bir konuşmada İstanbul'a ihanet ettik, ben de bundan sorumluyum” demişti. Erdoğan, dikey yapılaşmanın kente ihanet olduğunu söylemiş, bundan sonra dikey değil yatay yapılaşmaya ağırlık vereceklerini söylemişti. Tek başına yatay yapılaşma İstanbul’u kurtarır mı sorusuna yanıt aramak şöyle dursun, İstanbul’un AKP’li belediye yönetimi o günden bugüne dikey yapılaşmaya tam gaz devam etti…

KAÇAK YAPILARIN PARA KARŞILIĞI AFFI
Kaçak yapılarda denetimi ortadan kaldıran 'İmar Affı', Kartal faciasının benzerlerinin yaşanmasına neden olacak. Kartal’da çöken Yeşilyurt Apartmanı’nın 3 kaçak kata sahip olması ve buna rağmen bina için ‘imar barışı’ kapsamında yapı kayıt başvurusunda bulunulmuş olması, ‘İmar Barışı’nı tekrar tartışmaya açmıştı.

Hükümetin 24 Haziran seçimleri öncesinde yürürlüğe koyduğu ve ‘imar affı’ olarak da adlandırılan İmar Barışı düzenlemesi ile kaçak ve denetimsiz binalara af yolunun açıldığına işaret eden uzmanlara göre, bugün İstanbul’da her iki binadan biri Yeşilyurt Apartmanı ile aynı kaderi paylaşma tehlikesi ile karşı karşıya.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ocak ayı başında açıkladığı verilere göre, İmar Barışı düzenlemesine başvuran kişi sayısı 9 milyon 722 bini aşarken, bu başvurulardan 1 milyon 813 bin 768’ine Yapı Kayıt Belgesi verildi. Bu sayede devlet kasasına giren para 12 milyar TL’yi aştı. Başvurularda ilk sırayı yaklaşık 500 bin başvuru ile İstanbul alırken, İstanbul’u İzmir ve Konya izledi. Ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapıların kayıt altına alınması amacıyla 31 Aralık 2017'den önce yapılan konut ya da iş yerleri için 6 Haziran 2018'de çıkarılan İmar Barışı düzenlemesi, 1 Ocak 2019 tarihinde 6 ay daha uzatılmıştı. Buna göre İmar Barışı’na başvurular 15 Haziran 2019’a kadar uzatılırken, Yapı Kayıt Belgesi bedeli ödemeleri için de son tarih 30 Haziran 2019 olarak belirlenmişti.

ASKERİ ALANLARIN TAŞINMASI
Askeri alanların şehir dışına taşınası, özellikle İstanbul gibi yapılara boğulmuş bir kenti daha da savunmasız hale getiriyor. Boşaltılan askeri alanların imara açılması durumunda, -hele de afet toplanma alanları ranta kurban edilmişken- İstanbul depreminde halkın kaçacağı yerler de yok olacak. Öte yandan olası afet sonrasında, yolları açma, güvenlik önlemlerini alma, temel sağlık hizmeti verme, enkaz kaldırma, arama kurtarma ekiplerine yardım etme konusunda ilk akla gelecek olan askerler de şehirden uzaklaştırılmış oluyor.

99 Depreminin bilançosu
Binlerce yurttaşın yaşamını yitirdiği 17 Ağustos 1999 gecesi, hafızalarda unutulmayacak bir iz bıraktı. Resmi raporlara göre o kara gecede 18 bin 373 kişi canından oldu, 23 bin 781 kişi yaralandı, 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 konut ve 42 bin 902 işyeri de hasar gördü.

Editörün notu: Haber, 14 Şubat 2019 tarihli Yurt Gazetesi'nde yayınlanmıştır.