KONDA yorumu: ‘Seçimin sonucunu iktidardan çok muhalefetin yapabilecekleri belirleyecek.’

KONDA yorumu: ‘Seçimin sonucunu iktidardan çok muhalefetin yapabilecekleri belirleyecek.’

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, baskın seçim tarihinin bu kadar yakın olması nedeniyle bağımsız bir adayın kısa bir sürede örgütlenebilmesinin beklenemeyeceğini belirterek, “Bu aday Meral Akşener bile olsa” dedi. Ağırdır, “Eğer muhalefetin tüm aktörleri, hiçbirisini dışarıda bırakmadan, hedef durum konusunda ilkesel bir birlik oluşturabilirlerse her şey değişir” ifadesini kullandı.

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, “İktidar adayı, vaatleri, yapabilecekleri belli. Muhalefetin siyaset üretme mahirliği ve ihtiyacı da belli, zaman dar.  Bu koşullarda seçime gidiliyor. O nedenle seçimin sonucunu iktidarın yapacaklarından çok muhalefetin yapabilecekleri belirleyecek” dedi.

Ağırdır, T24’e yazdığı yazıda, bu seçim sürecinin, korkulara, korkutmalara, bölünme kaygılarına yaslanan birlik, beraberlik söylemleri ağırlıklı yürüyeceğinin öngörülebileceğini kaydetti. “İktidarın OHAL yetkilerini, KHK yetkilerini, medyayı sonuna kadar kullanacağı da bilinmeyen bir şey değil” görüşünü dile getiren Ağırdır, özetle şunları yazdı:

‘MUHALEFET UMUT YARATARAK OYUNU DEĞİŞTİREBİLİR’

Hayatın her bir alanını denetlemeye çalışan bir iktidara karşı muhalefetin olası tehlikeler, korkular üzerinden söylemi bu seçimde etkisiz kalacaktır çünkü iktidar bloğunun korkutma kapasitesi daha büyük. Muhalefet ancak umut yaratarak oyunu değiştirebilir. Dolayısıyla oyunu değiştirmek için muhalefetin beklenmeyen, oy oranlarında olağanüstü bir sıçrama yaratacak stratejiyi üretebilmesi lazım.

Bu kadar kısa sürede bağımsız bir adayın örgütlenebilmesi, verili koşullarda topluma kendini anlatabilmesi ve ikna edebilmesi beklenemez

MERAL AKŞENER BİLE OLSA…

Baskın seçim tarihinin bu kadar yakın olması, partisiz aday çıkabilmesi ve başarılı olması gibi olasılıkları zayıflatıyor. Bu kadar kısa sürede bağımsız bir adayın örgütlenebilmesi, verili koşullarda topluma kendini anlatabilmesi ve ikna edebilmesi beklenemez. Hele toplumun idolü kabul edilebilecek, farklı kimliklerin ortak beğenisine sahip siyasi kişiliklerin bile olmadığı ıssız zamanlarda böylesi aday denemelerinden başarı beklemek olanaksız. Bu aday Meral Akşener bile olsa.

Bu durumda muhalif partilerin birinci ve ikinci tur stratejilerine odaklanmak gerekir. Örneğin 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uygulanması gerektiği halde yapılamayan “çoklu aday ile seçimi ikinci tura taşıma stratejisi” bu seçimde uygulanırsa başarı şansı var mı? Diyelim ki her parti kendi adaylarını çıkardı ve yine diyelim ki birinci turda Erdoğan yüzde 45, diğerleri de sırasıyla yüzde 18, yüzde 12 gibi oylar aldı. İkinci turda yüzde 18’lik adayın arkasında yüzde 51’in dizilmesi, o adayın yönetme kapasitesine 15 günde ikna olması mümkün mü? Bu durumda ikinci tur “Erdoğan yandaşları ve karşıtları” oyununa, kutuplaşma içindeki seçmen tercihlerine döner ki sonucunu merak etmeye gerek yok.

2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki Ak Parti yandaşları-karşıtları ekseni de, 16 Nisan halkoylamasının evet-hayır bloklaşması da bugünkü oyun planının başlangıç noktası olarak ele alınmasının, her iki sonucu da hatırlayınca, yetersiz kalacağı açık.

‘YALNIZCA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ ESAS ALINMAMALI’

Yalnızca Cumhurbaşkanlığı seçiminin esas alınması da doğru olmaz. Her ne kadar sistem değişmiş olsa da parlamentonun yasama gücü ve bu gücün içinde kimin 400 milletvekilini yakalayacağı da en az Cumhurbaşkanının kim olacağı kadar önemli.

Oyunun akışını radikal biçimde değiştirecek, seçmen tercihlerinde olağanüstü sıçrama üretme potansiyeli olan tüm kimliklerin kendi kimliklerini aşarak, kutuplaşmanın duygusal ambargolarını aşarak oy verebilecekleri strateji ne olabilir?

Hedef durum ile hedef durumdaki politik duruşları ayırmak

‘BİRAZ SAKİNLEŞMEYE İHTİYAÇ VAR’

Ülkenin biraz sakinleşmeye, kendi fırsatlarını, risklerini, ihtiyaçlarını ve taleplerini müzakere edecek, küresel ara buzul dönemin kargaşası ve kaosu dışından düşünecek zemine ihtiyacı var.

Ülkenin güçler ayrılığını yeniden tesis etmeye, iktidar ve yürütme gücünün hukukun içine çekilmesine ihtiyacı var.

Ülkenin savaştan, şidetten, terörden, her türlü siyasi ve ekonomik, çıkar ve terör çetelerinden kurtulmaya ihtiyacı var.

Ülkenin yargıyı acilen yeniden yapılandırmaya, tarafsızlığını ve bağımsızlığını tesis etmeye kurtarmaya ihtiyacı var.

Ülkenin siyasetin doğallaştırılmasına, siyasi alanın güçlendirilmesine ve demokratikleşmesine, parlamentoda her türlü farklılığın temsiliyetine ihtiyacı var.

Ülkenin bir arada yaşama iradesinin ve biz duygusunun yeniden inşa edilmesine ihtiyacı var.

Hedef durum bunlar. Bu hedef durum içinde farklı siyasi tercihlerimiz, farklı siyasi tutum ve davranışlarımız, farklı kültürel aidiyetlerimiz, farklı hayat tarzlarımız olabilir.

Aslında seçimi kim kazanırsa kazansın bu durumu yaratmaya ihtiyacımız var.

MUHALEFETİN TÜM AKTÖRLERİ BİRLİK OLUŞTURABİLİRSE…

Eğer muhalefetin tüm aktörleri, hiçbirisini dışarıda bırakmadan, hedef durum konusunda ilkesel bir birlik oluşturabilirler, her birisinin varolan tutum ve davranışlarında gerekli zihni dönüşümü yapabilirlerse ancak herşey değişebilir. Her kimliğin, her kutuplaşma köşesinin aktörleri bir arada yaşamanın koşullarını inşa etmek konusunda mutabık kalır ve bir arada oldukları konusunda seçmeni ikna edebilirlerse her şey değişebilir. Bu biraradalık sağlanabilirse ortak adayın kim olacağı sorusuna sıra gelir. İktidar blokunun stratejisi ancak böyle boşa düşürebilir.

Muhalif aktörlerin bunu başarabilmesinin önşartı, bu toprakların insanlarına, bu toprakların geleceğine güvenmeleri, toplumun kendi kararlarını verebilecek olgunlukta olduğuna inanmalarıdır. Önşart; şiddetsiz, çatışmasız, terörsüz, dayatmasız siyaset marifetiyle toplumun daha iyisini yapabileceğine, ülkenin tüm renkleriyle bunu hakettiğine inanmaktır. O zaman ancak toplum da onlara inanacaktır.

İktidar adayı, vaatleri, yapabilecekleri belli. Muhalefetin siyaset üretme mahirliği ve ihtiyacı da belli, zaman dar.  Bu koşullarda seçime gidiliyor. O nedenle seçimin sonucunu iktidarın yapacaklarından çok muhalefetin yapabilecekleri belirleyecek.”