'Milletten destek isteyen birisi bu yalana sarıldı'

'Milletten destek isteyen birisi bu yalana sarıldı'

CHP Milletvekili Bülent Tezcan, 31 Mart seçimlerinin ardından bazı basın yayın organlarında CHP'li yöneticilerin İstanbul Adliyesi'ne giderek İl Seçim Kurulu'nun kararını değiştirmeye yönelik girişimlerde bulunduğunu iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

CHP'li Milletvekili Bülent Tezcan, "3 gündür havuz medyasının yalanlarını ciddiye almadık. Ama bizim ciddiye almadığımız havuza Binali Yıldırım daldı. Binali Yıldırım, İBB adayı. Milletten destek isteyen birisi bu yalana sarıldı. Yalan ve iftiradan medet umarak koltuğa dahil olma derdindeler" dedi.

Bülent Tezcan, 31 Mart seçimlerinin ardından bazı basın yayın organlarında CHP'li yöneticilerin İstanbul Adliyesi'ne giderek İl Seçim Kurulu'nun kararını değiştirmeye yönelik girişimlerde bulunduğunu iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

“HAKKINI ARAYANLARIN RESMİ GÖRÜNTÜLERİ ÜZERİNDEN SENARYO YAZMIŞLAR”

Grup adına konuşmasını yapan Tezcan, 3 günden bu yana havuz medyası tarafından iftira kampanyasıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Tezcan, “23 Haziran’a kadar milletin önüne yeni yeni kumpas haberlerle gündemi meşgul etmek üzere yeni entrikalara hazır olmamız gerekiyor. 3 günden bu yana, montaj ve kumpasa alışmış olanlar alıştıkları huya devam ediyorlar. Herkese açık olan adliye görüntüleri üzerinden senaryo yazmışlar. Ayan beyan girip hakkını arayanların resmi görüntüleri üzerinden bir senaryo yazmışlar. Bu senaryo üzerinden bir de kumpas hazırlamışlar. Şikayet hakkımızı kullanmak üzere gittiğimiz görüntüleri sanki bir çete faaliyeti gibi kamuoyuna yansıtma peşindeler. İşin daha acı ve vahim olanı görevlerini yapmak üzere kendi çalıştıkları yere giren hakimleri hırsızın eve girmesi gibi bir görüntüyle servis edip kamuoyuyla paylaşmışlar. Bu seçimde sonuç alamayanların yalan ve iftira üzerinden herkesi, bütün ahlaki değerleri töhmet altında bıraktıklarını görüyoruz. Millet pazar günü gerekli cevabı pazar günü sandıkta verecektir. 2 Nisan’da gasp edilen seçimlerle ilgili, gaspın ilk adımları atıldığında, İstanbul seçimlerini iptal etmek üzere AK Parti temsilcilerinin ilçe seçim kurullarına yaptıklarına itiraz ettikten sonra bazı ilçe seçim kurullarına karşı biz de kanundan kaynaklanan itiraz hakkımızı kullandık. Kullanılan bu itiraz hakkını sanki bir suç gibi görüntüleme peşine düşmüşler. Bizim süreçle ilgili hiçbir tereddütümüz yok. İtiraz bir haktır. Nasıl ki AK Parti seçim sonuçlarına itiraz edebilme hakkına sahipse bizim de itiraz hakkımız var. Kanun onlara itiraz hakkı verip bize susun demiyor. O günde öyle oldu. AK Parti’nin ilçe seçim kurullarına yaptıkları itirazlar üzerine bizim de haksız bulduğumuz ilçe seçim kurulu kararlarına karşı gün içerisinde 5 tane itiraz verdik. Hani diyorlar ya ‘Gece yarısı adliye açtırmışız. Mesai bittikten sonra adliyeye girmişiz. Hakimi çağırmışız’ O son gidişimiz 5. itiraz. Ondan önce dört itirazımız var. İbrahim Kabaoğlu’yla partimizin avukatı Doğuşcan Aydın adliye gittiler. Dilekçeleri verdiler. İlçe seçim kurulları hepsi aynı anda karar vermiyor” ifadelerini kullandı.

“RECEP ÖZEL’İN DİLEKÇE VERDİĞİ SAATİ DE SERVİS EDİN”

İlçe seçim kurulları, il seçim kurulu ve YSK’nın mesai saatine bağlı olmadığını ifade eden Tezcan, “24 saat esasiyle çalışırlar. Bundan önce bütün itirazlar da il seçim kurulları da mesai saatine bakmaksızın seçim hukukunda itirazı gece yarısı da karara bağlar. Orada herhangi bir şekilde hakimlerle temas olmamıştır. Dilekçeyi verirken seçim müdürüne verildi. Bunu da yalanlarla değiştirip ‘Hakimlerle görüştüler’ diye bir yalanla kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar. Peki AK Parti temsilcisi Recep Özel, YSK’ya ne zaman müracaat etti? Mesai saatinde mi? Hayır, o gece yarısı müracaat etti. YSK’ya, İl seçim Kurulu’nun itirazının kaldırılması için itiraz dilekçesi verdi. YSK üyeleri gece bir araya geldi. O görüntüleri de bulun çıkarın. Bu görüntüleri servis edenler YSK üyelerinin adliyeye giriş görüntüleri de çıkarın. Recep Özel’in dilekçe verdiği saati de servis edin. Onlar için gece yarısı itiraz hak bizim için suç mu? Utanıp sıkılmadan hakimin adliyeye girişini bir hırsızın eve girişi gibi servis eden bir anlayışa sahipler.” şeklinde konuştu.

“BU KURGU ÜZERİNDEN SEÇİMİN YENİLENMESİNE BAHANE ÜRETİYORLAR”

“Biz dilekçeyle İl seçim Kurulu kararının yanlış olduğunu, sandık başında itiraz olmadan sayım yapılamayacağını söyledik” diyen Tezcan sözlerini şöyle sürdürdü: ” ‘Tutanak defterine itiraz işlenmeden sayım yapılamaz. Sayım kararı veren ilçe seçim kurullarının bu kararını kaldırın’ dedik. ‘Kaldırma görüşmeniz uzayacaksa bazı ilçe seçim kurulları itirazımızı beklemeden derhal sayıma, torbaları açmaya başladı. Torbalar açıldıktan sonra problem yaşanır. O yüzden ya hemen karar verin. Ya da kararı sonra verecekseniz sayımları tedbiren durdurun’ dedik. İl seçim kurulunun o gece tedbir kararı da doğrudur. Esas hakkında zamana ihtiyaçları varmış. Biz, dilekçe verdik ve hakimlerle herhangi bir görüşmemiz söz konusu değildir. Bunların bir başka yalanı da ‘Bu nedenlerle İstanbul seçimlerinin yüzde 90’ı sayılması engelledi. Bu sebeple seçim yenileniyor’ diye haber yapıyorlar. Çünkü anketler ortada. Kaybedeceklerini görüyorlar. Millet hesap soruyor niye seçim yenileniyor diye. Şimdi bu kurgu üzerinden seçimin yenilenmesine bahane üretiyorlar. Yalan bunlar da yalan. YSK, il seçim kurulunun tedbiren kararını o gece kaldırdı. ‘Sayıma başlayanlar başlasın’ dedi. İl seçim kurulu sonra esastan görüştü ve geçersiz oyların sayılmasına karar verdi. Hatta bazı geçersiz ve geçerli oyların torbada karışmış olması durumunu göz önğne alıp tüm oylar sayılsın denildi. 7 ilçede tüm oylar, diğer ilçelerde geçersiz oylar sayıldı. Yani tedbir kararı uygulanmadı. Milletin önüne çıkıp yalan söylüyorlar.”

“YALANA VE İFTİRAYA SARILARAK SONUCU DEĞİŞTİRME İŞİNE GİRDİ”

Havuz medyasının yalanı olduğu için ciddiye almadıklarını kaydeden Tezcan, “Ama bizim ciddiye almadığımız havuza Binali Yıldırım daldı. Binali Yıldırım, İBB adayı. Milletten destek isteyen birisi bu yalana sarıldı. Yalan ve iftiradan medet umarak koltuğa dahip olma derdindeler. Binali Yıldırım, Türkiye Cumhuriyeti’nde Başbakanlık, Meclis Başkanlığı yapmış birisi. Bütün bu görevleri yapan birisinin ne yazık ki İstanbul seçiminde kaybedeceğini görüp kendisini milletin gözünde düşürdüğü durum bu ülkenin vatandaşı olarak üzüyor. Yalana ve iftiraya sarılarak sonucu değiştirme işine girdi. Daha önce ‘Çaldılar demek zorunda kaldım, sesimi duyurmak için’ demişti. Aslında yalan söylediğini itiraf etti. Onu bir tür özür olarak algılayabilirmişiz diye millet bakıyordu. Alışmış ama yalan ve iftiraya devam edecek” sözlerini kaydetti.

“GÖRÜNTÜLERİ SERVİS EDEN KİM”

İşin bir diğer yanına dikkat çeken Tezcan, “Bu görüntüleri kim servis etti?” diye sordu. Tezcan, “Bu görüntülerde bir suç yok. Biz gizli gizli konuşmadık kafelerde, köşe başında. Biz, partimiz adına gittik. Göğsümüzü gere gere adliye de itirazımızı yaptık. O görüntüler, devletin mahremiyetindeki görüntüler. O görüntüler, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın mahremiyetindeki görüntüler. O görüntüleri basına servis ederek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı bu işin neresindedir? Hesabını verecek. Adalet Bakanı bu işin neresindedir? Hesabını verecek. Bir seçim uğruna devleti ayağa düşürdüler. İstanbul seçimlerini iptal ettirebilmek için vatandaşın tedavi kayıtlarını ‘Akıl hastası bu vatandaş’ diye Sağlık Bakanlığı kayıtlarını hükümet gücüyle alıp ifşa ettiler. Şimdi de adliyedeki güvelik görüntülerini bir suç organizasyonun parçası gibi göstermeye çalışarak bir başka suç organizasyonunun içine giriyorlar. Bu bir kumpastır” diye konuştu.