Negehan Alçı'dan Demirağ saldırısı hakkında kritik soru

Negehan Alçı'dan Demirağ saldırısı hakkında kritik soru

Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ'a saldıranların serbest bırakılmasını 'tuhaf' olarak nitelendiren Habertürk yazarı Nagehan Alçı, "Savcı Bey saldırganların ifadelerini bile alma gereği duymadan, Demirağ’ın "hayati tehlikesi olmadığı" gerekçesiyle bu kişilerin salıverilmesi talimatı verdi" dedi.

"Demirağ’ın beyzbol sopalarıyla korkunç şekilde dövülmesine çok üzüldüm" diyen Alçı, "Bu durumun ne adalete ne hukuka ne insanlığa sığmayacağını belirtmeye gerek bile yok. Demirağ’a yapılanı yalnızca kınamakla geçiştirmeyi doğru bulmadığım için de saldırıyı duyduğumdan beri bir yandan bu işin üzerindeyim" ifadelerini kullandı.

Alçı'nın yazısıyla ilgili bölümü şöyle:

Bu durumun ne adalete ne hukuka ne insanlığa sığmayacağını belirtmeye gerek bile yok. Demirağ’a yapılanı yalnızca kınamakla geçiştirmeyi doğru bulmadığım için de saldırıyı duyduğumdan beri bir yandan bu işin üzerindeyim.

Öncelikle şunu söyleyeyim: Saldırganların salıverilmesine Emniyet güçlerinin içinde de yanlış gözüyle bakan çok isim var. Aynı şekilde önemli yargı yetkililerinin de görüşü bu yönde.

DEMİRAĞ’IN BANA VERDİĞİ İLGİNÇ BİLGİLER

Yavuz Selim Demirağ’ı da bizzat aradım. Hem geçmiş olsun dileklerimi ilettim hem de olayı kendisinden dinledim. Hadiseyle ilgili kendi kanaatlerimi de paylaştım. Çok ilginç bilgiler verdi bana Sayın Demirağ…

Dedi ki: "Evim karakola 20 metre mesafede. Ancak saldırıdan 20 dakika sonra geldiler. Yine de haklarını yemeyeyim Nagehan Hanım. Bu saldırganların salıverilmesi ile ilgili emniyetimizde rahatsızlık olduğunu ben de duyuyorum."

ORGANİZE BİR SALDIRI MI?

Yavuz Selim Demirağ bu saldırının organize olduğundan emin. "Bana yapılan, Çubuk’ta Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırının devamı, bana saldıranlar Çubuk’ta da vardı, bunu kanıtlayacağım" diye konuştu. Ben bu noktada tam Yavuz Bey gibi düşünmüyorum ama elbette kendisinin düşüncelerine saygı duyuyorum.

Demirağ’ın sert milliyetçi siyasi çizgisi göz önüne alındığında kurduğu şu cümleyi çok önemsedim:

"Geçmişte Beyaz Toroslar yok muydu, İşte bunlar da onlar Nagehan Hanım. Tayyip Erdoğan’ı 87’den beri tanırım. Ben de o dönem MHP’de aktif çalışıyordum. Ama Tayyip Bey devletin içinden yeterince bilgi alamıyor. İşi gücü olmayan bazı adamlar çok rahat para harcayarak ortada geziyorlar. Birileri bunları besliyor. Bunların bir yerlerden koordine edildiğine şüphe yok. Mesela bana saldıranların tamamı Sincan’da oturuyor. Bunlar bir arabada öne 3 kişi oturarak gelmişler. Sahte plaka kullanmışlar. 20 metre ötede karakol varken neye güveniyorlar?"

NEYE GÜVENİYORLAR?

Evet kritik soru "Neye güveniyorlar?" sorusu. İşte orada "iyi saatte olsunlar" devreye giriyor. Bu bahsettiğim sigara dumanı tarzı "iyi saatte olsunlar" olgusunu çok ince ve zekice analiz etmek gerekir.

Şu an Türkiye’de herkes 23 Haziran seçimlerine odaklandığı için ben bu noktadan sonraki bulgularımı şimdilik yazmıyorum. Çünkü yeterince tartışılacağını düşünmüyorum. Vakti gelince bunları konuşuruz.

Fakat bu süreçte insanlık görevim gereği Yavuz Selim Bey’in hakkını hukukunu arama sürecinin yanında olduğumu ifade etmek istiyorum. Köşe yazarları olarak bu korkunç saldırı karşısında "Hepimiz Yavuz Selim Demirağ’ız" diyebilmeliydik. Maalesef böyle bir ortak irade yine gösterilemedi.