Okul müdürlüğü sınavındaki 'hırsızlığı, torpili' ortaya çıkaran isme dava açtılar... İşte davanın sonucu

Okul müdürlüğü sınavındaki 'hırsızlığı, torpili' ortaya çıkaran isme dava açtılar... İşte davanın sonucu

Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona'ya, 2016 senesinde okul müdürlüğü sınavında torpil skandalını ortaya çıkardığı için dava açıldı. Ankara Adliyesi'nde bugün görülen davada Rona beraat etti.

Barış CAN / YURT

Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona'ya, 2016 senesinde okul müdürlüğü sınavında Eğitim Bir Sen üyeleri lehine torpil yapıldığını ortaya çıkardı. Rona'nın hakkında dava açıldı. İlk duruşması 14 Haziran 2017'de yapılan yargılama süreci bugün sonuçlandı. Mahkeme, Rona'nın suçsuz olduğuna karar verdi.

Rona mahkeme sonrası YURT'a açıklamalarda bulundu. Rona kararın umut verici olduğunu belirterek; 'Usüsüzlüğü ortaya çıkarmanın cezalandırılmaması gerektiği de yargı kararıyla tescillenmiş oldu. Ülkede adalet mekanizmasının bir tartışma konusu olduğu bir dönemde kamuoyunun vicdanını rahatlacak bir kararın çıkması bizleri sevindirdi' dedi.  

"Yaşananlar son dönemlerde yaygınlaşan "suçu ortaya çıkaranın cezalandırıldığı" bir süreçti" diyen Rona, "Yolsuzluğu yapanların makamlarında oturduğu, bu yolsuzluk sonucunda ataması yapılanların koltuklarında oturduğu bir durumda bu yolsuzluğu ortaya çıkaran kişi olarak benim yargılanıyor olmam kamu vicdanını yaralayan bir durumdu zaten" ifadelerini kullandı. 

Rona bugüne kadar yaşanılanları da şu şekilde özetledi:

'MÜLAKATLAR YANDAŞ SENDİKAYA

Demokratik kitle örgütleri demokrasinin gereği olarak toplum adına denetim görevini de yürütürler. Biz de bu denetim görevimiz gereği okul müdürlüğü sözlü sınav sonuçlarını takip ettik, elde ettiğimiz sonuçlar da gösterdi ki bu mülakatlar yandaş sendika Eğitim Bir Sen üyelerine hak etmedikleri koltukları vermek için yapılıyor.

'BU DAVANIN AÇILMA AMACI; KORKUTMAK, YILDIRMAK, USÜLSÜZLÜKLERİN KARANLIKTA KALMASINI SAĞLAMAKTIR'

Siyasal iktidar bu yolla her mahallede her sokakta var olan kamu kurumlarında kadrolaşarak devletin kılcal damarlarına kadar yerleşmiş oluyorlar. Bu açık bir suçtur, ortada bizim adımıza işlenmiş bir suç yoktur, bu davanın açılmış olmasının asıl amacı bu tür yolsuzlukları ortaya çıkarmak için çaba harcayacak olanları korkutmak, yıldırmak ve usulsüzlüklerin karanlıkta kalmasını sağlamaktır.
 
"BEDELİ NE OLURSA OLSUN DOĞRUNUN MÜCADELESİNİ SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Açılan bu dava bizi hiçbir şekilde yılgınlığa düşüremedi. Kaldı ki 2016 yılında yapılan sözlü sınav sonuçlarını afişe ettiğimiz için hakkımızda dava açılmış olmasına rağmen 2017 yılında yapılan sözlü sınav sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşmıştık. Üzerimize kurulan baskılara rağmen bedeli ne olursa olsun doğrunun mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. 

RONA MAHKEMEDE DE ŞU SAVUNMAYI YAPTI:

Sayın Yargıç;

Her ne kadar yargılanmama konu olan iddia kişisel bilgileri yayınlamak ise de, ben davacıların kişisel bilgilerini yayınlama kastı ile hareket etmediğim gibi, bu bilgiler de kişisel bilgiler değildir.
Davaya konu olan listelerdeki sendika bilgileri de sınav puanları da kanunlara göre idarenin açıkça ilan etmesi gereken bilgileridir. Tam aksine kanunlara rağmen bu bilgilerin gizlenmesi idare tarafından suç işlendiği anlamına gelmektedir.
Kamu yönetiminin en temel ilkelerinden birisi şeffaflıktır. Demokrasilerde şeffaflık vazgeçilmez bir unsurdur, adaletin ve tarafsızlığın da göstergesidir. İdarenin ilan etmek zorunda olduğu bu bilgileri gizlemeye çalışması bir şaibe doğurmuştur. Bu şüpheyle araştırmaya başladığımız sözlü sınav sonuçlarını incelediğimizde gördük ki idare, iktidara yakın Eğitim Bir-Sen isimli sendikanın üyelerine yüksek puanlar vererek, okul müdürlüğü sözlü sınavlarını siyasal kadrolaşmanın aracı haline getirmiştir.
Ortaya koyduğumuz bu sonuçlar göstermiştir ki kamu idaresi açık bir usulsüzlük yapmış, liyakati ölçmek yerine adayları siyasal bir elekten geçirmiş, adam kayırmış, adaletsizlik yapmış ve suç işlemiştir.
Sonuçları ilan etmemdeki amaç yapılan bu usulsüzlüğü görünür kılmak, bu hukuksuzluğun yöntem haline gelmesini engellemektir.

Sayın Yargıç;

Türkiye’de devlet okullarında eğitim gören yaklaşık 16 milyon öğrencimiz bulunmaktadır. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın en iyi şekilde yetiştirilmesi devletin sorumluluğundadır. Bu sorumluluk da ancak eğitimin iyi yönetilmesiyle, liyakatli kadroların tespit edilerek göreve getirilmesiyle yerine getirilebilir. Liyakati devre dışı bırakan mülakat yöntemi en başta ülkemizdeki 16 milyon öğrencinin nitelikli eğitim haklarını ellerinden almak demektir. Çocuklarımızın nitelikli eğitim hakları için mücadele etmek Bursa Şube Başkanlığı görevini yürüttüğüm Eğitim-İş Sendikamızın da tüzüğünde belirlediği mücadele amaçlarından birisidir. Bu usulsüzlüğe müdahale etmeyi Cumhuriyet’in çağdaş ve ilerici bir öğretmeni olarak tarihsel bir sorumluluk ve toplumsal bir görev olarak görmekteyim.
Bu usulsüzlük aynı sahada örgütlenen sendikalarımız arasında da haksız rekabet yaratmaktadır. İdare bu yolla kendisine yakın olan ve sorunlara duyarsız kendisini hiç rahatsız etmeyen bu yandaş sendikanın bünyesinde bir kümelenme yaratmaktadır. İdarenin bu usulsüzlüğü Anayasa’da tanınmış olan örgütlenme özgürlüğü hakkını da kullanılamaz hale getirmektedir. Müdahalemizin bir başka nedeni de Anayasal örgütlenme hakkımızın elimizden alınmasına engel olmaktır.

Sayın Yargıç;

Ortada belgeleriyle kanıtlanmış ve kamuoyuna açıklanmış büyük bir usulsüzlük bulunmaktadır. Böylesine büyük bir usulsüzlüğü organize bir şekilde yapan kamu yöneticileri şu an makamlarında otururken, bu yolla ataması yapılan okul yöneticileri haksız yere atandıkları makamları işgal ederken, Türkiye’de yaygın bir kadrolaşma yöntemi haline getirilen sözlü sınavlardaki usulsüzlüğü açığa çıkaran şahsımın yargılanıyor olması kamu vicdanını derinden yaralamaktadır. Asıl yargılanması gerekenler bu usulsüzlüğü yaratanlardır.
İlgili sendikanın genel merkezinin ve üyelerinin hakkımda suçlamalarda bulunmalarındaki amacın kişisel haklarını korumak olduğuna inanmıyorum. Asıl amaç bu usulsüzlüklerin üzerine gitmeye çalışanları susturmak ve sindirmektir. Bu dava üzerinden kamuoyuna bir mesaj verilmeye çalışılıyor. Hakkımda yapılan suçlamaları, toplumda yaygın olarak kullanılan bir sözle ifade etmek gerekirse, bu durum tam olarak yavuz hırsızın ev sahibini bastırmaya çalışmasıdır. Ancak Türk Adaleti’ nin  yavuz olanın, güçlü olanın yanında olmak yerine haklı olanın yanıda olacağına dair beklentim yüksektir.

Sayın Yargıç;

Ülkenin dört bir yanında bu davayı takip eden geniş bir kamuoyu bulunmaktadır. Bir yılı aşkın süredir devam eden davanın bu celsede beraat ile sonuçlanması bile kamuoyu vicdanını yeteri kadar rahatlatamayacaktır. Önünüzdeki dosyada somutlaşmış olarak duran usulsüzlüğü yapanlar ne zaman adaletin karşısında çıkarsa, vicdanlarımız o zaman rahatlamış olacaktır.