Prof. Dr. Şenatalar: ‘68 gerçekten çok özel bir yıldı’

Prof. Dr. Şenatalar: ‘68 gerçekten çok özel bir yıldı’

'50. Yılında 1968 ve Düşüncesi' konulu sempozyumda konuşan Prof. Dr. Burhan Şenatalar, “İstanbul Üniversitesi işgal edildiğinde, bugünden çok daha farklı bir demokrasi anlayışı vardı. Üniversitenin elektriği ve suyu bile kesilmedi” dedi. Şenatalar, çok daha geri bir ekonomik ve sosyal yapıya karşı o dönem daha geniş bir tolerans ve uzlaşma anlayışının bulunduğunu belirtti.

Barış CAN / YURT

1968’de İstanbul İktisat Fakültesi’nden mezun olan ve bugün İstanbul Üniversitesi’nde ders veren Prof. Dr. Burhan Şenatalar, 1968’in gerçekten özel bir yıl olduğunu belirterek, o dönem ülkede, bugünden çok daha farklı bir demokrasi anlayışının bulunduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Şenatalar, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesince organize edilen '50. Yılında 1968 ve Düşüncesi' konulu sempozyumda yaptığı konuşmada, 68’in bir üniversitede ele alınıyor olmasının, Türkiye’nin bugünkü koşullarında çok önemli bir gelişme olduğunu belirtti.

Şenatalar, 1968’in çoğu ülkede üniversite gençliği ile ilgili bir olay olduğunu, gençliğin işgal yöntemini kullanmasının, üniversiteleri savunmak ve değiştirmek amacına yönelik yaşandığını kaydetti. İşgal olayının aslında 1967’de İtalya’da başladığını, Fransa’da ise 68’de patladığını ve her ülkenin 68’inin kendine özgü belirten Şenatalar, Amerika ve Fransa’da sokakta gerçekleşen olayların, Türkiye’de ise üniversitelerde yaşandığını söyledi.

'GENÇLİK SOSYAL SORUNLARA DA SAHİP ÇIKTI'

Üniversite gençliğinin, 27 Mayıs ve 1961 anayasasının sonucunda açılan alanda nitelik sıçraması yaptığını, sadece özgürlükçü yaklaşımda bulunmadığını, sosyal sorunlara da sahip çıktığını ifade eden Şenatalar’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“27 Mayıs olduktan sonra ordunun ve üniversite gençliğinin itibarı yükseldi. Darbeyi yapanlar, ilerici bildiğimiz hukuk hocalarıyla anayasanın hazırlanması ve kabinenin oluşturulmasında işbirliği yaptılar. Ama bir yandan da 27 Ekim 1960’da, üniversiteden 147 hocayı kişiyi tasfiye ettiler. Muazzam bir tepki oluştu ve 147’ler göreve iade edildi. 1983’de de tasfiye yapıldı. 1989’da döndüler. Bugün üniversitelerden atılan yüzlerce insan var. En geç 5 sene içinde istisnalar hariç döneceklerini düşünüyorum.

1961 Anayasası, yüzde 75 katılımla kabul edildi. Evet oyları yüzde 65’e yakın. Epeyi hayır oyu var.

 Yassıada kararları, Türkiye siyasetini çok etkilemiştir. Yüzlerce insan orada yargılandı. 15 idam cezasından 3’ü infaz edildi.

1961 ekiminde seçime gidildi, CHP birinci oldu. DP yerine kurulan AP o dönemde daha kendini toparlayamamıştı ama temsilde adalet bakımından uygun bir seçim sistemi vardı.

1961 anayasasının getirdiği iyi şeylerden birisi Anayasa Mahkemesi’dir. Yıllarca çok iyi çalıştı. Sosyal devlet ilkesini getirdi, sosyal haklara önem verdi.

Sivilleşme sürecinde, 1962 yılında Yassıada’da verilen cezalarla ilgili kısmi af getirildi. 1963’de İnönü hükümeti üçüncü kez kuruldu. AP artık yeterince kuvvetli olduğundan bütçe reddini sağladı ve hükümet çekildi. Seçime gidildi, AP oylarını yüzde 53’e çıkardı, CHP yüzde 29’a düştü. 1961 ve 1965 seçimlerinde, seçim sistemi hiçbir partiye Meclis'te oy oranından daha yüksek bir temsil avantajı sağlamamıştı. Ayrıca ilk kez Türkiye siyasetinde ‘sosyalistiz’ diyen işçi partisi, yüzde 3 oyla meclise girdi.

60’lar Türkiyesi’nde, gelenekselden moderne bir değişim süreci yaşanmaktadır.

1950’de seçimle iktidar değiştiğinde okur yazar oranı 3’te 1’di. Türkiye’de okur yazar oranı, 70’e geldiğimizde kadınlarda yüzde 40, erkeklerde ise yüzde 70’tir.

1969 seçimine gelindiğinde AP yüzde 46.5 oy aldı. Seçim sistemi değiştirildiği için kendisine artı 10 puanlık avantaj sağladı.”

‘İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İŞGALİ’

1968 olayının kendisi için çok önemli olduğunu belirten Şenatalar, şöyle devam etti:

”İstanbul Üniversitesi işgal edildiğinde o dönem bugünden çok daha farklı bir demokrasi anlayışı vardı. İşgal yaşanırken üniversitenin elektriği, suyu dahi kesilmedi. Öğrenciler de vandalizme hiçbir zaman yönelmediler. Fransa’da iki Nobelli hoca olayları desteklemişti, burada da hocalar destek verdi. Talepler ise çok anlamlıydı. Ayrıca o dönemin öğrencileri, toplumsal misyon duygusuna sahip insanların fazla olduğu kuşaktı.

İsmet Paşa, 80 yaşını geçmiş durumdaydı, öğrencilere destek anlamında, ‘İşgalle boykot aynı şey’ dedi. Aslında aynı değildi. İşgal bir adım ilerisi. Ama bir şekilde anlayış gösterildi ve işgal nedeniyle hapse atılan kimse olmadı.

Çok daha geri bir ekonomik ve sosyal yapı ama daha geniş bir tolerans ve uzlaşma anlayışı. Bugün geldiğimiz noktada ise çok daha baskıcı bir düzen söz konusu.”