Süleyman Kılıç dış siyaseti değerlendirdi

Süleyman Kılıç dış siyaseti değerlendirdi

Yurt gazetesi köşe yazarı Süleyman Kılıç, Kore-ABD gerilimini, Şangay beşlisi ile Rusya'nın durumunu, Türkiye dış politikasını ve Suriye'nin durumunu değerlendirdi.

Yurt gazetesi köşe yazarı Süleyman Kılıç, bugünkü köşesinde "Asya-Pasifik hattındaki Türkiye ve hedef Japonya" başlıklı yazısını kaleme aldı.

Kuzey Kore'nin nükleer başlıklı füze denemelerinden Trump'ın rahatsız olduğu, Trump'ın çıkışının esas sebebinin Çin olduğunu belirten Kılıç, aynı şekilde Kore'ninde ABD üzerinden Japonya'yı hedef aldığını vurguluyor.

Süleyman Kılıç, Rusya ve Şangay beşlisinin durumundan bahsederek Türkiye'nin durumunu anlatıyor. İç siyasette ise dış siyasetin yansılamalarının görüldüğünün altını çiziyor.

Süleyman Kılıç'ın bugün yayınlanan köşe yazısı;

Asya-Pasifik hattındaki Türkiye ve hedef Japonya

Daha önce de söylemiştim. ABD Atlantik siyasetini geri çekerek Pasifik'e ağırlık verecek demiştim. Ve ABD ile Kuzey Kore arasındaki çekişme karşılıklı sıcak nükleer temas tehditlerine kadar vardı.

Kuzey Kore nükleer başlık takılan füze denemelerinin başarılı olduğunu açıkladı, Başkan Trump öfkelendi. Kuzey Kore Devlet Başkanı Pyongyang'ın Guam'daki askeri Üssünü hedef alacağını açıklayınca ilişkiler daha da sertleşti. Bu buzdağının görünen yüzü… Aslında Pyongyang ABD üzerinden Japonya'yı tehdit ediyor. ABD de bu çıkışı ile Kuzey Kore'yi değil Çin'i hedef olarak alıyor. 

Japonya'nın arkasında ABD, Kuzey Kore'nin arkasında ise Çin var. Paylaşılmayan da tabii ki Pasifik hattındaki ticaretten pay alma kavgası. Çin, ABD'nin Japonya aracılığı ile burnunun dibine girmesinden rahatsız. Rusya'nın öncülüğündeki Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan  doğalgazının Pakistan'ın Bender Abbas Limanından tankerlerle taşınma pazarı da bu restleşmenin en önemli konu başlıklarından.

Kardeş Pakistan'da ABD'ye karşı mesafeli duran Başbakan Navaz Şerif'in yolsuzluk gerekçesiyle başbakanlıktan alınmasında bu soğuk duruşun da etkisi büyük. 

Rusya Atlantik'te de Pasifik'te de kilit konumunda. Hem ABD hem Avrupa için...

Almanlar Çin ile de flört ediyor. Putin hem ABD hem de Çin Devlet Başkanıyla görüşüyor. Avrupa'nın da Rusya'nın da Pasifik fe flört süreci devam esiyor.

Türkiye de bir yandan S-400 füze alışverişi ile Rusya, Şanghay üyeliği pazarlığı ile de Çin ile flört ediyor. Biraz zorlama ile de olsa yapıyor. 

Gelelim Atlantik hattındaki son duruma. ABD'nin Suriye'den asker çekeceğini de söylemiş- tim. ABD Suriye'deki askerini Lübnan'a çekti. Almanlar da Ürdün'e...

ABD Atlantik'te  özellikle Suriye'de Rusya ile işbirliği yapıyor. Suriye'yi doğal etki alanı içinde sayan Ruslar da İran ile birlikte. Yıllar önce Dışişleri Eski Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel ile Şam seyahati  sırasında Başer Esad'ın dediği gibi kardeş olmaya mecbur olduğumuz Suriye ile ilişkilerimiz anlamsız bir Sünni takıntısı yüzünden alt üst. Çok anlamsız.

Arap milliyetçileri asla Türkiye ile işbirliği yapmaz. Özellikle  Selefi ve Eşariliğin merkezi Mısır, Suudi Arabistan birinci ve ikinci dünya savaşında 500 yılda zor attıkları topraklara Türkleri sokmak istemezler. Katar krizinde olduğu gibi İstemeyecekler de. Son örneklerinden  birisi de  kesin taraf olduğumuz Katar'ın bile KKTC'yi tanıma formülüne soğuk bakmasıdır.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şu soruya cevap aramalıdır.   Türkiye niye Suriye İdlib'de El Kaide ile komşu olmaya zorlandı? Rusya, ABD, Almanlar dâhil hepsi niye bir Kürt örgütü olan YPG'ye karşı, "yeddi emin" gözüyle bakıyor. Lavrov Dış İşleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun yüzüne söyledi.

Rusya'nın çiçeği burnundaki Büyükelçisi Erkhov Hürriyet'ten Serkan Demirtaş'a verdiği demeçte her ne kadar YPG konusunda Türkiye'nin hassasiyetlerini bildiklerini söylese de bu örgütün neden terör örgütü kabul edilmediğini pas geçti.

Bu gelişmeler bile Türkiye'nin Suriye masasından atılmak üzere olduğunun göstergesi değil mi?

İsrail de hatta federasyon sözü veren Başer Esad bile YPG'ye sıcak bakıyor. Kuzey Irak'ta da durum aynı...

Türkiye Kuzey Irak Kürt Özerk Devleti'nin daha doğrusu Mesut Barzani'nin Eylül ayında yapmağı planladığı ba- ğımsızlık referandumunda da iki arada bir derede kaldı. Irak merkezi hükümeti Kürtlere petrol naklini kesti. Bu Yumurtalık hattının kullanılmaması anlamına geliyor.

Türkiye bir yandan bağımsız Kürt devleti referandumuna karşı çıkarken, diğer yandan da Yumurtalıkta şimdiden bir milyar dolara ulaşan zararını düşünüyor.

Kılıçdaroğlu Erdoğan’a niye güvenmiyor?

Peki, dış politikada bu kadar sıkıntı var iken iktidar özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan iç siyasette durumu niye sertleştiriyor? 

Kemal Kılıçdaroğlu da Kılıçdaroğlu, CHP de CHP. Neredeyse görüntüleri hala YouTube'ta duran Cumhuriyet Gazetesi'nin işgüzar kaçak  yayın yönetmeni Can Dündar'ın yayınladığı MİT tırları haberini olumsuz dış politikanın sorumlusu olarak gösterecek.

Bütün kabahat Enis Berberoğlu'nda. 

Hadi söylesenize. FETÖ, ABD demektir.  Ya da niye YPG'yi destekliyorsunuz.  Çağırsanız ABD, Rusya, İsrail büyükelçilerini. Versenize notalarımızı.  Yok, olmaz. Çünkü  Yok yok. Gayet basit.  Dış politikada ve ekonomide yaşanan sorunları saklamak için  iç siyaset sertleştirilecek. 

Dış dünya ile anlaşacak. Ardından erken seçim belki. Bu sebeple Kemal Kılıçdaroğlu haklı olarak AKP ile diyalog önerilerine "tuzak" gözüyle bakıyor. 

MHP ve Devlet Bahçeli de iktidarın her icraatını şüpheyle izliyor.  Oysa Tayyip Erdoğan'ın kişisel güven marjı o kadar yüksek ki. Kendisine de Türkiye'ye d yazık ediyor. CHP derhal toparlanmalı, olağanüstü kurultay ile alternatif program ortaya koymalıdır.