'Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini; bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini'

'Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini; bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini'

Banu Özdemir'in Adalet Yürüyüşü izlenimleri...

Bugün, tarih sayfalarında şaşkınlıkla okuduğumuz ve dünya rekoru olarak bilinen Tuz Yürüyüşü’nün ardından, yeni bir rekorun yazılacağı gün. 1930 yılında Hindistan’ın İngiltere’den bağımsızlık kazanmasının ardından Hintlilere ayrımcılık yapan yasaları protesto etmek için yola koyulur Gandhi. Hindistan’ın Gujarat Eyaleti’nin başkenti olan Ahmedabad yakınlarındaki Sabarmati Aşram’dan, Hint Okyanusu kıyısında bulunan Gandhi köyüne kadar tam 388 km’yi binlerce kişi yürüyerek ile zafere ulaşır bu. Bir  Hindu’nun tuz çıkaramayacağına dair  çıkarılmış olan Tuz Yasası’nı, denizin derinliklerine gömer 61 yaşındaki kahraman.

Bugün ise, hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukun geçerli olduğu hukuk sistemimizde, şirazesi iktidara yatmış adalet kantarını fabrika ayarlarına döndürmek için yürüyen binler var.

Bugün, Türkiye’ye demokrasiyi yeniden getirebilmenin ancak, adaletin sağlanmasıyla mümkün olduğuna inanan, bu inançla yürüyen binler var.

Bugün, 69 yaşında elinde adalet yazılı pankartla, dilinde “hak, hukuk,adalet”sloganıyla ,43 Km ile Gandhi ‘nin Tuz Yürüyüşü rekorunu kırarak, dünya siyasi tarihine rekor olarak geçen, binlerce adalet neferinin önderi, milyonların sesi olan  Kemal Bey var.

Rekor yürüyüşümüzün 23. Gününe Gebze Topçu Kışlası’ndan başlıyoruz. İlk mola yerimiz Darıca’ya yürürken,güller dökülüyor başımıza..

Gün içinde  İstanbul’a varacak olmanın mutluluğu var içimizde. Dile kolay, tam 23 gündür tüm tehditlere, engellemelere, provakasyonlara rağmen, umutla, inançla, kararlılıkla yürüyoruz. 

Toplumsal sorumluluğa sahip sanatçılar hep aramızdalar..  Bir çok film ve oyunda,oyunculuğuna hayran bırakan tiyatro sanatçısı Sumru Yavrucuk gibi mesela.. Kendisini ne zaman görsem Yabancı Damat dizisinde değerli sanatçı  Erdal Özyağcılar ile paylaştığı Feride karakteri gelir aklıma. Anadolu insanının en yalın halidir Feride Hanım. Annemizden, ninemizden bir parça görmüşlüğü olmuştur hepimizin.

Mesleğini icra ettiği için bedelini özgürlüğü ile ödeyen tutuklu gazetecilere adalet isteyen dostlar da yine aramızdalar..

Basmahane Nizamnamesi’nden, Ali Kararnamesi’ne kadar devlet erkiyle yapılan bir çok sansüre tanık olmuştur yaşadığımız coğrafya. Ancak bilinir ki, 11 Mayıs 1876, anayasal düzlemde basının susturulduğu, gazetecilerin kaleminin kırıldığı  tarihtir. Bugünün iktidarının feyz aldığı o dönemin pdişahı,Ziya Paşa’nın Tercüman-ı Ahval Gazetesi’nde yer alan bir yazısına tahammül edemez ve  çözümü” Sansür Yasası’ çıkarak, matbaaları kapamakta ,gazetecileri de sürgün etmekle bulur. 

Türk basınının kapısına kilit vuran bu Sansür Yasası,ikinci meşrutiyet dönemin aydınları tarafından kaldırılır, ve Cumhuriyet Dönemi’nde “Basın Bayramı” olarak ilan edilir.
Bugüne ise basın ve ifade özgürlüğünün tabutunu kaldırmış  iktidarla mücadele içinde aydınlar. Öyle ki, ülkemde bulunan tutuklu gazeteci sayısı, dünyada bulunan tutuklu gazetecilerin üçte biri.

”Haramilerin Saltanatını Yıkacağız, Bekle o Günler Gelsin İstanbul “ türküsünü söyleyen kararlılığımızla, tek bir çiçeği koparmayan, tek bir dalı incitmeyen vicdanımızla tamamlıyoruz bugünü.

Merhaba “Zincirleri Kıra Kıra Geldiğimiz İstanbul “

Gözlerimizden damla damla süzülüyor gururumuz, güvercinler ortak oluyor  tarifsiz mutluluğumuza,binlerce kişi sarılıyoruz birbirimize..

Sadece 1 gün var, Maltepe’de milyonlarca yoldaşımızla buluşacağımız güne…

Bu gece günceme, adımlarını Türkiye’nin geleceği için zulme karşı gece gündüz adım atan bedenleri yazacağım.

Bu gurura 24 gün boyunca bedeniyle, nefesiyle ortak olanları yazacağım.

Kalbimin mavi semaya karıştığı bu gün, bir köşede ellerim titreyerk yazdığım bugünümü ,ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ‘ün 13 Ocak 1921 tarihinde  mecliste yaptığı konuşmada söylediği ,o dönemin tutuklusu “Namık Kemal’e “ait cümleyle bitiyorum.

 “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini; bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini!”