Yandaş yazar sıraladı: AKP'nin Ankara'yı kaybetmesi için 4 neden!

Yandaş yazar sıraladı: AKP'nin Ankara'yı kaybetmesi için 4 neden!

Aydın Ünal, hükümete yakın Yeni Şafak gazetesindeki yazısında, yerel seçimlerde AKP’nin Ankara’yı kaybetme riskinin olduğunu ifade etti.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı ve eski AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, hükümete yakın Yeni Şafak gazetesindeki yazısında, yerel seçimlerde AKP’nin Ankara’yı kaybetme riskinin olduğunu ifade etti. Ankara’daki hizmetlerin eksikliği ile ilgili AKP’nin özeleştiri yapması gerektiğini vurgulayan Aydın Ünal, CHP’nin adayı Mansur Yavaş’ın avantajlarına dikkat çekerek, “Bu ve benzeri riskler Ankara’da denklemi değiştirebilir” diye yazdı.

Aydın Ünal yazısında isim vermeden, istifa eden eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i de eleştirdi. Ünal yazısında, Gökçek’in istifasının Ankara’yı ve AKP’yi rahatlattığını şöyle yazdı; “Ankara’da Büyükşehir Belediye Başkanı istifa etti. Bunun Ankara’yı ve AK Parti’yi rahatlattığına şüphe yok.”

Ünal yazısında, “Ankara’ya şu yatırımları yapacağız, şu projeleri kazandıracağız” şeklindeki söylemlerin seçmende artık karşılık bulmayacağını ve “25 yıldır Ankara’yı siz yönetmiyor musunuz?” cevabıyla karşılaşabileceğini yazarken, ekonomik kötü gidişatın da seçim için önemli bir değişken olduğunun altını çizdi.

Aydın Ünal’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:

24 Haziran seçimlerinde AK Parti Ankara’da yüzde 40 oy almıştı. Bu yüzde 40’ın üzerine gelecek her bir MHP oyu AK Parti adayı için avantaj olacaktır. Lakin, AK Parti, Ankara’da bu avantajın yanında dezavantajlarla da seçime giriyor.

Birincisi ekonomideki sorun Türkiye genelinden daha fazla Ankara’yı etkilemiş durumda. Alınan tedbirlerin sanayiciyi, esnafı, tüccarı, çiftçiyi, memuru rahatlatacağına şüphe yok ancak ekonomik risk yine de varlığını koruyor.

İkincisi, 2014 seçimlerinden sonra Ankara’da belediye hizmetleri iyiye gitmedi. Özellikle Ankapark’a yapılan yüklü miktardaki yatırım, Ankara’da belediye hizmetlerinin aksamasına neden oldu. Mustafa Tuna göreve geldikten sonra bu aksamayı telafi etmek için insanüstü bir gayret gösterdi ama sorunlar tam olarak çözülemedi.

Üçüncüsü Ankara bir memur şehri. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bürokrasiyi köklü şekilde değiştiriyor ve kimi memurlar da bu değişimden etkileniyor, tedirgin oluyor.

Dördüncüsü de muhalefetin adayı “Ankaralı” olma kozunu kullanıyor.

Bu ve benzeri riskler Ankara’da denklemi değiştirebilir; AK Parti’ye ya da MHP’ye oy vermiş seçmenin tercih değiştirmesine ya da sandığa gitmemesine yol açabilir.

AK Parti’nin Ankara’da bir kez daha zafer kazanabilmesi için, tek başına MHP’den gelecek oylara bel bağlamak yerine, bu risklerin de üzerine kararlı şekilde gitmesi gerekiyor.

Öncelikle, Türkiye genelinde olduğu gibi Ankara’da da ekonomideki kötümser algının mutlaka iyimsere dönüştürülmesi gerekiyor. Ekonomide işlerin iyiye gittiğinin ikna edici şekilde anlatılması büyük önem taşıyor.

Yeni sistemden tedirgin olan memurların da ikna edilmesi, rahatlatılması Ankara için son derece mühim.

Ankara’nın muhalefete geçmesi hem Ankara için, hem de Türkiye için büyük riskler barındırıyor. Seçmene, Ankara’da olabilecek bir değişimin risklerinin de hissettirilmesi gerekiyor.

Ankara’yı kazanmanın belki de en önemli yolu ise Ankara’da samimi bir özeleştiri yapmaktan geçiyor…

Ankara’da Büyükşehir Belediye Başkanı istifa etti. Bunun Ankara’yı ve AK Parti’yi rahatlattığına şüphe yok. Ancak bir özeleştiri yapılmadı. Mesele konuşulmadı. İstifanın nedenleri bile tartışılmadı.

Suskunluğun üzerine yeni bir şeyler söylemenin de yeni bir şeyler inşa etmenin de zor bir gayret olduğunu görmek zorundayız.

AK Parti, Ankara’yla samimi bir şekilde yüzleşmeli. Ankara’daki hatalı uygulamalar, ihmaller, şehre, şehirleşmeye ilişkin eksikler, noksanlar tek tek ortaya dökülmeli ve bunların muhasebesi yapılmalı. Ankara’da yeni bir dönemin başlayacağı, bu yeni dönemin eskiyi tamir edip Ankara’ya yeni değerler katacağı açıklıkla ve samimiyetle anlatılmalı.

“Ankara’ya şu yatırımları yapacağız, şu projeleri kazandıracağız” şeklindeki bir söylem, artık “25 yıldır Ankara’yı siz yönetmiyor musunuz?” cevabıyla karşılaşabilir. Bunun için de Ankara’da söylemin mutlaka farklı kurulması gerekiyor.