Yeniden inşa edilen bir ülkenin bağımsızlık çığlığı: CUMHURİYET

Yeniden inşa edilen bir ülkenin bağımsızlık çığlığı: CUMHURİYET

Büyük Önder’in ‘En büyük eserim’ dediği Cumhuriyet’e giden yol, tarihte eşi görülmemiş bir kurtuluş destanıyla yazıldı. 28 Ekim 1923 akşamı Çankaya Köşkü’nde çalışma arkadaşlarına ‘Beyler! Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz’ diyen Büyük Önder, İsmet Paşa ile sabaha kadar çalıştı. İşte o odadan yükselen ışık, bütün Anadolu’yu aydınlattı.

Cumhuriyet… En genel tanımıyla egemenliği kuranların seçimle belirlendiği o sistem, tarihte eşi görülmemiş bir kurtuluş savaşıyla yazıldı. Türk ordusunun binlerce şehit vererek Başkomutanı önderliğinde gösterdiği insanüstü başarı, Cumhuriyet’e giden yolun kilometre taşlarını döşedi.  29 Ekim günü yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğunu ilan eden o ses, bir ülkenin dünyaya duyurduğu bağımsızlığın çığlığı oldu.

Atatürk’ün, ‘En büyük eserim’ dediği Cumhuriyet’e giden yolun öyküsü, Büyük Önder’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmasıyla başladı. Önce Amasya’ya, ardından Sivas, Erzurum ve yeniden Sivas ve Ankara’ya yapılan kutsal yolculukta, ulusu örgütlemek gibi bir yol haritası izlendi.

Atatürk, 23 Nisan 1920’de Meclis’i açtı, Kurtuluş Savaşı mücadelesi başladı. İçinde bulunulan büyük yoklukta ve memleket düşman işgali altındayken dünyaya meydan okundu, zafer üstüne zafer kazanıldı. Büyük Önder, bir yandan savaşırken, diğer yandan da Cumhuriyet’e giden yolu ilmek ilmek dokudu. İşgal bitti, bağımsızlık kazanıldı, Lozan Barış Antlaşması imzalandı ve yeni bir devlet kuruldu.

Artık tarihi belli olmuştu

Tek eksiklik o devletin yönetim şeklinin ne olacağıydı. Şimdi sırada, yıllardır özlemini duyduğu ve hayalini kurduğu Cumhuriyet’in ilanı vardı. Tarih, 1917’i gösterirken, Hariciye Nezareti’nden İsmail Hakkı Paşa’ya, “Bir gün mutlaka gelecek” dediği Cumhuriyet’ın artık tarihi belli olmuştu.

Genç Türkiye Devleti, bir hükümet kriziyle karşı karşıyaydı. Mustafa Kemal, krizden çıkışın yolunu, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözüyle müjdeledi. Ve 28 Ekim akşamı, yakın çalışma arkadaşlarını Çankaya Köşkü’nde yemeğe davet etti.

Masada, İsmet İnönü, Fethi Okyar, Kazım Özalp vardı. Mustafa Kemal Atatürk, “Beyler! Yarın Cumhuriyet’i ilan ediyoruz” dedi. Yemekten sonra herkes dağıldı.

O odadan yayılan ışık

İsmet İnönü ve Mustafa Kemal sabaha kadar Meclis’e sunulacak taslak üzerinde çalıştı. Cumhuriyet’in ilanının kabulü için ilk anayasa olan Teşkilatı Esasiye kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılması gerekiyordu. O gece hemen bir kanun tasarısı hazırlandı, yasadaki değişiklikler belirlendi ve Atatürk, metnin ilk maddesinin yanına el yazısıyla şunu yazdı: “Türkiye devletinin şekli hükümeti Cumhuriyet’tir.”  

Mustafa Kemal ve İsmet paşaların o gece sabaha kadar çalıştıkları çalışma odasından yayılan ışık, aslında tüm Anadolu’yu aydınlatacaktı.

Ve o sabah

Mustafa Kemal, yeni güne başladığında uzun ve yorucu bir mücadelenin en keskin virajında olduğunu biliyordu. Şartların olgunlaşmasını beklediği en büyük hayali olan Cumhuriyet fikrini hayata geçirebilmek için en doğru gündeydi.

29 Ekim 1923… Meclis’te yeni hükümeti kurmak için çalışmalar başladı. Mustafa Kemal aynı gün, yeni yönetim şekli Cumhuriyet ile ilgili hazırladığı taslağı, milletvekillerinin görüşüne sundu. 18.45’te tartışılmaya başlanan taslak, akşam saat 20.30’da onaylandı. Meclis’te hararetli tartışmalar yaşandı. Genel kurulda 158 mebus vardı ve taslak, oy birliğiyle kabul edildi. Artık yeni devletin yönetim şekli Cumhuriyet’ti.

Milletvekilleri ayağa kalkarak, 3 kez yaşasın Cumhuriyet diye bağırdı. Falih Rıfkı Atay, o tarihi anı şöyle anlattı: “Oylamada yanımda bulunan Osmanlı’nın dahiliye vekili Hazım Bey’i hatırlıyorum. Kabul edenler diye sorunca iki elini birden kaldırdı.

Ve Mustafa Kemal, o tarihi konuşmasını yaptı: “Türkiye Cumhuriyeti cihanda işgal ettiği mevkiye layık olduğunu ispat edecektir. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”

Meclis başkanı olarak geldiği binadan ayrıldığında Cumhurbaşkanı’ydı

Ardından, Cumhurbaşkanı seçimine geçildi. Mecliste bulunan 158 milletvekilinin tamamının oyu ile Mustafa Kemal Atatürk, Cumhurbaşkanı seçildi. İsmet Paşa bu olayı, “Türkiye Cumhuriyeti başkanlığı seçimi için yapılan oylamaya 158 kişi katılmış ve bütün üyeler oy birliği ile cumhurbaşkanlığına Ankara milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı seçmişlerdir” sözüyle bildirdi.

Ve Mustafa Kemal Paşa, sabah 10'da Meclis başkanı olarak geldiği binadan, 12 saat sonra Cumhurbaşkanı olarak ayrılıyordu. Meclis çıkışında 20 kişilik müfreze yeni cumhurbaşkanını silah atarak kutladı.

101 pare top atışıyla Ankara’nın bir bayram yerine döndüğü o günden sonra her 29 Ekim, bütün memleket sathında coşkuyla kutlandı, bir milletin en büyük bayramı oldu.

Bugün valiliklerden gelen yasaklamalara rağmen tüm yurtta coşkuyla kutlamalar devam ediyor. 29 Ekim, yine kutlanmaya devam edecek.