Yurt ÖZEL | Kumpas mağduru açıkladı... Ergenekon'un başında Abdullah Gül var!

Yurt ÖZEL | Kumpas mağduru açıkladı... Ergenekon'un başında Abdullah Gül var!

Yargıtay’da görülen Ergenekon Davası’nın mağdurlarından Noel Baba Barış Konseyi Başkanı Muammer Karabulut, Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde talimat ile ifade verdi.

Aliseydi Karagöz | Antalya

Yargıtay’da görülen Ergenekon Davası’nın mağdurlarından Noel Baba Barış Konseyi Başkanı Muammer Karabulut, Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde talimat ile ifade verdi.

Karabulut ifadesinde, “Danıştay cinayeti ile Ümraniye bombaları kurgusunu, Ergenekon’un siyasi ayağını oluşturan kişiler yapmıştır. Bu kişilerin başında da Abdullah Gül vardır. Kendisinin bu davanın sanığı olmasını istiyorum” iddiasında bulundu.

Karabulut Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ifadesinde şunları ileri sürdü:

“Ergenekon ve uzantılı davalar ya 20 Mayıs 2006 yılındaki Danıştay cinayeti, ya da 12 Haziran 2007 yılında Ümraniye’de bir gecekonduda bulunan askeri mühimmat ile başlatıldı. Ama asıl Ergenekon kumpası, 20 Mart 2003 tarihinde dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı olduğu dönemde başlamıştır. Abdullah Gül 2007 yılına kadar sürdürdüğü Dışişleri Bakanlığı görevi sırasında, Büyük Orta Doğu Projesi ile Annan Planı’nı bizzat yürüten ve bu konuda imza atan kişidir ve görevinin ise Türkiye’nin siyasi ve dini yapısını değiştirmek olduğunu.”

Karabulut iddiasını şöyle sürdürdü:

“Abdullah Gül, Danıştay cinayeti işlendikten iki gün sonra (20 Mayıs 2016) ‘12 Eylül öncesi yüzbaşı iken ordudan atılan, ekibin içinde albay Muzaffer diye hitap edilen Muzaffer Tekin vardır.’ sözlerinin hemen ardından FETÖ’nün Aksiyon dergisi, “…soruşturmanın hedefi Ergenekon..” diye yazmıştır. Diğer sanık olarak dinlenmesini istediğim kişi ise Mehmet Ali Şahin’dir. Şahin spordan sorumlu Devlet Bakanı iken davayı FETÖ gladyosunu perdeleyerek açıkladı, aynı gün ABD’ye gitti ve dönüşte ise Adalet Bakanı olduğu.”

Karabulut ifadesinde, “Bu açıklamaların yapıldığı tarihlerde henüz ne Ümraniye bombaları, ne savcı Zekeriya Öz, ne de 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakimleri vardı” diyerek iddiaları şöyle devam ettirdi:

“Ama ilgili davanın alt yapısını hazırlayan güçlü bir siyasi ayağı ve bu kişilerin başında da Abdullah Gül vardı. Kendisi Ergenekon davasının bir numaralı sorumlusu olarak sanık olması gerekir.”

17 Mayıs 2006’daki Danıştay cinayetini Ergenekon’a bağlayamadıkları için 12 Haziran 2007 de Ümraniye kurgusunu yarattıklarını iddia eden Karabulut ifadesinde şunları ileri sürdü:

“Abdullah Gül ve çevresindeki kişilerin istediği savcı ise ancak 10 Temmuz 2007 tarihinde Zekeriya Öz’ün bulunması ile sağlanmıştır. Soruşturmayı yürüten ve iddianameyi hazırlayan başta Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın ancak kendilerinin önüne getirilen kişileri ve kişilerden elde edilen dokümanlar ile bir örgüt yaratmaya çalışmışlar ise de başarılı olamamışlardır. Bu gün Yargıtay’da davaları devam eden 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin üyeleri kura ile tespit edilmiş, hakimleri ise iddianameyi 25 Temmuz 2008 tarihinde kabul etmiştir. Ergenekon soruşturması ve davanın sonucu açısından önemli olan bilgiyi ise o tarihte Abdullah Gül’ün danışmanı olan Ahmet Sever, Vatan Gazetesi’nden Ruşen Çakır’a ‘Gül olmasaydı, başarılamazdı…’ sözleri ile 13 Eylül 2008 tarihinde Habertürk’te kamuoyunun önünde paylaşmıştır.”

Karabulut Ahmet Sever’e 21 Aralık 2018 tarihinde, silahlı terör örgütüne üye olduğundan dolayı dava açıldığına da dikkat çekti.

Karabulut daha sonra iddialarını şöyle sıraladı:

“Ayrıca, Abdullah Gül’ün Danıştay cinayetinin henüz ikinci gününde suçladığı Muzaffer Tekin hakkında altı yıl süren yargılamanın sonuncunda en ufak bir delil bulunamadı. Ama Muzaffer Tekin üzüntüden kanser olup hayata veda etti. Şimdi Abdullah Gül’ün bu kadar büyük bir suçlamayı nasıl yaptığını kimse konuşmuyor. Ama Yargıtay’da Abdullah Gül’ün bu suçlamalar ile başlattığı soruşturmayı yürüten savcı ve hakimler aynen bizim yargılandığımız gibi sanık olarak yargılanıyor! Onun için önce bu davada, BOP ve Annan Planı’na hizmet çerçevesinde suç ve suçlu üreten ve davanın sürdürülmesinde siyasi sorumluluğu olan başta Abdullah Gül sanık olmalıdır. Hakim ve savcıların bu davada suçları yok mudur? Tabii ki de vardır. Çok özensiz davranıp, hukuki olmayan iddianame hazırlamış, usul yönünden hata yapmışlardır. Ben en büyük cezayı ve mağduriyeti babamın vefatı ile yaşadım. Cezaevinde iken babam üzüntüden dolayı hayatını kaybetti. Babam öldükten üç gün sonra da ben cezaevinden çıktım. Babamın cenazesine katılmama bile müsaade edilmedi. Müsaade etmeyen de dönemin Adalet Bakanı olan Mehmet Ali Şahin’dir.”