Yusuf Fidan yazdı | Aranan kan bulundu: Ezana saygısızlık yalanı

Yusuf Fidan yazdı | Aranan kan bulundu: Ezana saygısızlık yalanı

Yusuf Fidan yazdı...


8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü akşamı, her yıl olduğu gibi Taksim’de “Feminist Gece Yürüyüşü” yapılmak istendi. Tüm demokratik eylemlere izin vermemekle talimatlandırılmış polis yürüyüşçülerin önünü Fransız Kültür Merkezi önünde kesti. Eylemin en başından itibaren sloganlar, ıslıklar ve düdüklerle protestolarını gerçekleştiren kalabalık sık sık "Aç, aç, aç" ve "Yürüyüş Hakkımız Engellenemez" sloganlarıyla polisten barikatları kaldırmasını istedi. Bu sırada saat 20.28’de buradaki bir mescidin hoparlörlerinden ezan okundu. Polis saat 20.40 civarında gruplara biber gazı ve plastik mermiyle müdahale etmeye başladı.

Yeni Şafak'tan gazeteci Burak Doğan, 9 Mart'ta Twitter’da paylaştığı video üzerinden tartışmalar büyüdü. Fransız Kültür Merkezi'nin karşısındaki mescit hoparlörlerine yakın bir noktadan, (bel ki de bu an beklenerek) çekildiği anlaşılan videoda hem kadınların protestoları hem de ezan sesi duyuluyordu. BBC Türkçe'nin telefonla ulaştığı gazeteci Doğan konuşmak istemedi. Bu provokatör gazeteci pimi çekilmiş bombayı ortaya atarak fonksiyonunu yerine getirmişti, daha ne görüş bildirecekti?

Yoğun kalabalığın protesto gürültülerinden ezan sesinin aşağıda duyulmadığını daha sonra hem grup sözcüleri, hem de iktidara yakın kesimin kimi yazarları da ifade etti. İlk gün eleştirenlerden çoğu eleştirilerini geri çekti.

Daha önce Toplumsal haber sitesindeki köşemde “Merminin iktidar kurtaran serinliği” başlıklı yazımda, “Erdoğan’ın acilen ‘kontrollü acil iç ve dış tehditlere (!)’ ihtiyacı var” diye yazmıştım. Yerel seçimler öncesinde ekonomik krizin sandığa yansımasından ciddi endişe duyan Erdoğan, bu seçim döneminde ayrıştırıcı siyaset ve tehdit malzemesi bulmakta zorlanıyordu. Bu yüzden “bir merminin fiyatı nedir biliyor musunuz?” diyerek iç ve dış tehdit algısı üzerinden seçim manevrası yapmaya çalışmıştı.

Kutuplaşma politikalarına malzeme bulmakta sıkıntı çeken Erdoğan için aranan kan bulunmuştu; “Ezan polemiği”. Bunun yanına bir de “bayrak, istiklal ve istikbal” de eklendi mi… Gel de kullanma bunu! Seçimlere üç hafta kala altın tepsi ile sunulan bu fırsatın seçim sonuna kadar kullanılacağını ilk günden öngörmek hiç zor değildi.

Erdoğan, 10 Mart'ta Adana mitinginde; “İstanbul'daki gösteride ezana ıslıklarla, sloganlarla terbiyesizlik ettiler. Onlar bayrağımıza ve ezanımıza saygısızlık yaparak doğrudan istiklalimize ve istikbalimize saldırıyor” dedi ve sokaklar hareketlendi. 10 Mart akşamında cübbeli, sarıklı ve sakallı bir grup, "Ezana uzanan eller kırılsın" sloganlarıyla ve tekbirlerle Taksim'de gösteri yaptılar. Polis, göstericileri dağıtmak isterken, gruptan birisinin “ben Müslümanım” dediği, sivil polis olduğu anlaşılan kişinin de “ben de Müslümanım” diye yanıt verdiği videoda görüldü.

“Ezana saygısızlık” üzerinden üretilip meydanlara atılan bu provokasyon iktidara oy getirir mi bilemeyiz. Ama bu yalanın iç barışa ve huzura ciddi zararlar verme potansiyeli taşıdığını iktidar bilmiyor muydu dersiniz?