Yusuf Ziya Özcan da adalet ve Yılmaz Özdil'den cevap hakkı istiyor

Yusuf Ziya Özcan da adalet ve Yılmaz Özdil'den cevap hakkı istiyor

Süleyman Kılıç bugün YURT Gazetesi'nde yayınlanan yazısında YÖK eski Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın, Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'e  isyanına yer verdi.

YURT Gazetesi'nde "Adalet yürüyüşünün önemi" başlığı ile yayınlanan yazısında Süleyman Kılıç "Gazetecilik mutlak anlamda cevap hakkı kullandırmaktır." ifadelerini kullandı. Kılıç "Bu konuda sadece "yandaş" medyaya değil, fotoğrafın tamamına bakmakta fayda var." yazarak Sözcü Yazarı Yılmaz Özdil'in  YÖK eski Başkanı Yusuf Ziya Özcan için yazdıklarından sonra yaşananlara değinerek gazetecilik dersi verdi.

İŞTE KILIÇ'IN O YAZISI 

CHP Genel Başkan'ı Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliğini pekiştirdiği adalet yürüyüşü ile "adalet kavramı" demokrasi arayışlarının zaman zaman önüne konulmaya başlandı.

Hem de 80 milyonun tamamında.

Adalet arayışı dünden daha fazla Dünya'da da Türkiye'de de taraf buldu, zemin buldu.

Bunun üzerine CHP Ağustos ayı içinde "adalet kongresi" yapma kararı aldı.

Kendisini haksızlığa uğramış sayan 80 milyonun temsilcilerini de parti ve görüş farkı gözetmeksizin adalet kongresine davet etti.

Doğru da yaptı. Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarını kutluyorum.

Keşke bu kongrede medyadaki tarafsızlık ve adalet kavramları da cevap Hakkı'nı kullandırma da ele alınsa.

Bu konuda sadece "yandaş" medyaya değil, fotoğrafın tamamına bakmakta fayda var.

Gazetecilik mutlak anlamda cevap hakkı kullandırmaktır.

Cevap hakkının temeli de önce okuyucusunun haber ve yorum alma hakkına, tarafları dinlemek yoluyla okuyucunun kanaat geliştirme hakkına saygı duymaktır.

Ana aksını da adalet ve empati oluşturur.

Gazetecinin taraf olduğu noktalar bellidir.

Demokrasi, cumhuriyet, laiklik ve Atatürk gibi. En azından bizim için…

Buna karşılık cevap hakkı kutsal, yorum hür olmalıdır.

Bunca gazeteci zindanlarda iken, haber siyasi casusluk gerekçesi sayılırken nasıl olacak?

Olacak da, olmasın diyenler bu ihlallere ister istemez sebep oluyorsa ne olacak?

Tuz koktu mu olacak? Uzatmayayım...

Bir örnekle yürüyelim.

Yusuf Ziya Özcan, Yılmaz Özdil’den adalet ve cevap hakkı istiyor Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ı bilmem hatırladınız mı? Eski YÖK Başkanı. Varşova eski Büyükelçisi. O da Adalet istiyor... Ve de empati… Kimden mi? Yılmaz Özdil'den.

Yeni Asır ve Sabah'tan yetişen, Cem Uzan'ın Star Gazetesini kuran, Hürriyet ve Sabah'ta yazan, medyada takdir edilecek büyük mü- cadeleler veren, bu arada da çokça taraf değiştiren Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'den. Köşesinde kendisini hedef alan Özdil'den var olduğunu savunduğu maddi hataları düzeltmesini sosyal medya aracılığı ile istiyor?

"Sayın Özdil, yazınızda, pek çok yazınızda olduğu gibi ciddi bilgi yanlışlıkları var" dedikten sonra önce kendisinden bahsediyor… Bütün akademik hayatım ODTÜ'de geçti. Bölüm Başkanlığı yaptım. Malezya'da iki yıl misafir öğretim üyesi olarak çalıştım. Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi Türkiye'nin de dâhil olduğu altı ülke tarafından kurulmuştur. Bir ülkenin kurucusu olduğu üniversiteyi tanımaması çok gariptir. Ayrıca zahmet edip bakmadığınız için söyleyeyim yüksek lisansımı ve doktoramı sosyolojide dünyanın en önde gelen üniversitesi olan Şikago Üniversitesinde yaptım

ODTÜ'den özel sektöre transfer oldum. Büyük bir şirketler grubunun bir şirketinde önce genel müdür yardımcısı sonrada üst yönetici olarak 2,5 yıl çalıştım. 200 işçisi olan ve bir fabrikaya sahip bu şirketten ayrılıp kendi bilgisayar şirketimi kurdum. 2 yıl çalışmadan sonra ODTÜ'ye döndüm. Merhum Ekrem Pakdemirli'nin teklifi ile Ulaştırma Bakanlığında bakan danışmanı olarak çalıştım…”

Özcan daha uzun olan bu listeyi "idari tecrübesi yok" değerlendirmesi için yaptığını belirterek, bu suçlamanın, "havada kalan ve gerçeği yansıtmayan sözler" olarak değerlendiriyor. AKP ile ilişkilerini anlatırken de YÖK Başkan'ı olana kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da Abdullah Gül'ü de tanımadığını, elini bile sıkmadığını söylüyor. YÖK Başkan'ı olarak da yaptığı hizmetleri kendince şöyle sıralıyor:

Katsayı sorununu çözdüm. Başörtüsü yasağını kaldırdım. Üniversite sınavlarını iki ayaklı hale getirdim. Farabi ve Mevlana Programlarını yarattım. ÖYP Programını canlandırdım. Öğretim üyelerine yurt dışına çıkıp 3 ay ila 1 yıl arası bilimsel çalışma imkânı sağladım. Üniversiteden atılmayı ve bütünleme sınavlarını kaldırdım. Ülkemizin çok ihtiyacı olan akreditasyon kurulunun alt yapı çalışmalarını yaptırdım.

Özcan bu faaliyetlerini AKP'ye değil, 80 milyonun faydalanacağı icraatlar olarak tanımlayarak Türkiye'ye hizmet olarak sayıyor. Yusuf Ziya Özcan, diplomatlığı ile ilgili yorumlara karşılık da Yılmaz Özdil'i hedef alan cevabında şu savunmayı sorularla sıralıyor.

“Sizin tanıdığınız hangi büyükelçi dört yılda bulunduğu ülke ile ticaret hacmini 1 milyar dolar arttırmıştır? Hangi büyükelçi Türk öğrenci sayısını 930’lardan 3350’ye çıkarmıştır? Hangi büyükelçi ülkemize gelen sayısını 430 binden 510 bine çıkarabilmiştir. El insaf. Konuşma daveti alma meselesine gelince; Allah hamdolsun beraber çalıştığımız rektörlerin hemen hepsiyle ilişkim devam etmektedir. Bırakın konuşma teklifi almayı çok çekici iş teklifleri hala gelmektedir. Bir özel sektör kuruluşunda çalışmaktayım ve genelde gördüğüm ilgiden son derece memnunum. Müsaade ederseniz daha sakin bir hayat yaşamak ve anılarımı yazmak istiyorum. Sayın Özdil, bir kimse hakkında söz söylerken biraz adaletli olmak gerekir!”

Bence de...