Ziraat Bankası'ndan Doğan Medya kredisi açıklaması: Ne vermişsek vermişiz

Ziraat Bankası'ndan Doğan Medya kredisi açıklaması: Ne vermişsek vermişiz

Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Demirören Ailesi'ne Doğan Medya'nın satın alınması için verdikleri 700 milyon dolarlık kredi ile ilgili konuştu.

Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın Demirören Ailesi'ne Doğan Medya'nın satın alınması için verdikleri 700 milyon dolarlık kredi ile ilgili konuştu.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, futbolun bir ekonomi olduğunu, bu ekonominin ayakta kalmasını istediklerini belirterek, “Nakit akışlarında bozukluk var, teminatta sıkıntı yok. Biz, nakit akışlarını düzenlemek istiyoruz. Sadece biz değil, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), UEFA, kreditör olarak biz de müşteri de istiyor. Yüzde 8 ile bir kredi yapılandırması, kimseyi de ülkenin kaynaklarını çarçur falan etmedik. Biz ticaret yapıyoruz.” dedi.

Aydın, bir toplantı salonunda, Balkan Rumeli Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (BALKANTÜRKSİAD) tarafından düzenlenen “20. Sinerji Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, futbol kulüplerinin idari ve mali yapılarının güçlendirilmesi için TBB ile TFF arasında yapılan anlaşmada son durumun sorulması üzerine, şu ifadeleri kullandı:

“Biz zaten spor kulüpleriyle çalışıyoruz. Bir tek ben çalışmıyorum. Spor kulüpleriyle çalışan bir sürü banka var. Ne vermişsek vermişiz, hepsini piyasa koşullarında vermişiz. Spor, bir ekonomidir. Bein Sports’un Türkiye’deki yayına verdiği miktar, 500 milyon dolar. Futbol, bir ekonomidir, endüstridir. Biz, bu ekonominin ayakta kalmasını ve bu değerin sürmesini istiyoruz.

Üç büyük kulübün yıllık ortalama geliri 600 milyon lira civarındadır. Şampiyon olacak bir takımı 250-300 milyon liraya kurabilirsiniz. Nakit akışlarında bozukluk var, teminatta sıkıntı yok. Biz, nakit akışlarını düzenlemek istiyoruz. Sadece biz değil, TFF, UEFA, kreditör olarak biz de müşteri de istiyor. Yüzde 8 ile bir kredi yapılandırması, kimseyi de ülkenin kaynaklarını çarçur falan etmedik. Biz ticaret yapıyoruz.”

‘700 MİLYON DOLAR KREDİ ZİRAAT BANKASI’NIN GÜCÜDÜR’

Aydın medya sektörüne ilişkin olarak yaptıkları açıklamada, “Ben iki medya finanse ettim. Biri Halkbank’ta, biri de Ziraat Bankası’ndayken. Medya, ticari bir iş değil mi? Türkiye’de 500 milyon doları IMF’den borç alıp dört sene iktidarda kalınıyordu. Ben 700 milyon dolarla kredi yapıyorsam bu, ülkenin ve Ziraat Bankasının gücüdür. Ben kimseden kısmadım ki.” değerlendirmesinde bulundu.

Aydın, Ziraat Bankasının Türkiye dış ticaretinin yüzde 14’lük bölümünü tek başına karşıladığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Paramız vardı, verdik. Teminatlarımızı da aldık. Adam bir tek medya işi yapmıyor. Petrol var, gaz var, bir sürü şey var. Teminatlarından hepsini de alıyor olacağız. Kimsenin bir sıkıntısı olmasın. İlgili medya grubu, Türkiye’nin çok saygın özel bankalarıyla da çalışıyor. Türkiye’de ticaret yapıyorsanız biriyle de birkaçıyla da çalışmanız gerekiyor. Türkiye’nin IMF ile hiçbir işi yoktur. Sadece Halkbank’ın ilk üç ayda esnafa dağıttığı kredi miktarı 10 milyar liradır. Yani IMF’ye gidecek halimiz yok, paramız pulumuz var.”

‘DAHA KIT KAYNAKLARIN KULLANIMI OLACAK’

“Bugün ‘Ekonomiye cemre düştü’ başlıklı bir haber yapıldı. Ben böyle bir hal göremedim. Resmi rakamlarda bu yönde. Sizin fikriniz nedir?” sorusu üzerine Aydın, şunları kaydetti:

“Biz, öncü göstergeleri görebiliriz. Ne kadar önümüzü görüyorsak ayağımızı ona göre gaza yüklüyoruz. Şu anda öncü göstergeler, havanın açılmakta olduğu, verilen tepkilerden de olumlu seyir gösterdiği yönünde. Çok değil, son 15 günde. Bu, sizin kapıya henüz gelmemiş olabilir ama buna emin olun, samimi olarak söylüyorum. Biz, burada olacağız, bu işleri yapmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla olmamış bir şeyi olacak gibi söylemek, bizim kredibilitemize de zarar verir. Yönettiğimiz kuruma da zarar verir. Gerçekten Türkiye hem siyasi hem ekonomik istikrarla dün neyi başardıysa bundan sonra onu başaracak.”

Aydın, farklı sektörlerde, katma değeri yüksek üretim yapmanın gerektiğini dile getirerek, “Üretim modelimizi değiştirmemiz lazım. Zorlanacağız, bundan sonra daha kıt kaynağın daha ekonomik kullanımı olacak. Belki 2010-2012’deki gibi olmayacak ama önümüzü mutlaka görüyor olacağız. Bundan en ufak bir şüpheniz olmasın.” dedi.