Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Guterres’in şapkası ve tavşanlar

Son haftanın gündemine bakıyorum. Pastör Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi rezaleti. Ardından Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, kimi kaynaklara göre, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda ters giden bir sorgu sırasında ölüvermesi. İkisi de çiğnene çiğnene sakız haline geldi.

Son zamanlarda hiç ağıza alınmayan Kıbrıs meselesi var…

“Orada neler oluyor?” derken Kıbrıs Postası’ndan Gökhan Güler’in yazısı önüme düşüyor. Rum lider Anastasiadis her zaman yaptığı gibi yine kıvırtıyor mu ne? Özetleyerek sizlere aktarıyorum:

“Crans Montana’da müzakere süreci kesintiye uğramamış, çökerek ortadan kalkmıştır. Rum lider Anastasiadis ise hala daha müzakerelere kalındığı yerden devam edileceğini söylüyor. Bu çerçevede de çeşitli öneriler yapmaya devam ediyor.

“Anastasiadis hatırlanacağı üzere özellikle Crans Montana ve sonrasındaki süreçte dönüşümlü başkanlığı uygun görmediklerini ‘0’ asker  ve ‘0’ garanti tezlerinin olmazsa olmazları olduğunu sık sık söyleyerek gündemde tutmaya çalışıyor.

“Bir kaç gün önce Haravgi gazetesine röportaj veren AKEL Genel Sekreteri Andros Kipriyanu Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Kıbrıs sorununda iyi bir ön hazırlık yapmadığını ve eski tutumunu tamamen değiştirdiğini ifade ederek ‘garantileri kabul eden tek kişinin 2004’te Anastasiadis olduğunu ‘ vurguladı.

“Anastasiadis’in Annan Planı’na taktik gereği ‘evet’ demek durumunda kaldığını geçmişte pek çok kez yazarak bu duruma dikkat çekmeye çalışmıştım. Bu kez AKEL Genel Sekreteri Kipriyanu’nun da buna dikkat çekmesi ilginç bir durum. Daha ilginç olanı ise bilindiği üzere Anastasiadis Rum Yönetimi Başkanı seçilene kadar uzun yıllar DİSİ Başkanlığı görevinde bulunmuştu. Anastasiadis’in partisi DİSİ’nin mevcut Başkanı Averof Neofitu Kıbrıs sorununa ilişkin yaptığı açıklamada ‘iki toplumlu iki kesimli federasyon çözümü temelinde yolun sonuna gelindiğini’ söyledi.

“TC Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili açıklamasında GKRY’nin vermeye teşebbüs edebileceği hükümsüz ruhsatlara dayanarak Türk kıta sahanlığında herhangi bir hidrokarbon arama çalışması yapılamayacağını belirtiyor ve ihaleye ilgi duyabilecek ülkeleri ve şirketleri sağduyulu davranmaya ve bölgenin gerçeklerini dikkate alarak harekete geçmeye davet etti.

“Anastasiadis’in amacı görüldüğü üzere müzakere ediyor gibi görünerek zaman kazanmak. Bu süre zarfında da gayri meşru şekilde gasp etmeye çalıştıkları Kıbrıs Adası etrafındaki Münhasır Ekonomik Bölgelerdeki parselleri tek tek uluslararası hidrokarbon arama şirketlerine ruhsatlandırarak üniter Rum devleti lehine kazanımlar elde etmektir. Rum liderliğinin Rum devlet dairelerinde bulunan resmi evrakta Kıbrıs Türklerine azınlıklar bölümünde yer vermesi bu yaklaşımın bir yansıması değil de nedir?

“Sonuç itibarıyla Kıbrıs müzakereleri kesintiye uğramamış bilakis Crans Montana’da sonlanmıştır. Velev ki tüm konularda uzlaşılarak takvimlendirilmiş bir müzakere sonucunda referanduma gidilir ve bu süreç olumsuzlukla sonuçlanırsa Kıbrıs Türk tarafının statüsünün ne olacağının en baştan tanımlanması en önemli şartımız olmalıdır.

“Geçici Özel Danışman Lute’un Kıbrıs sorunuyla ilgili sunacağı raporun ardından BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in şapkasından ne çıkacağını kısa sürede hep birlikte göreceğiz. Guterres’in şapkasından tavşan çıkacak dahi olsa unutulmamalıdır ki Türkler yaban tavşanını kağnı ile yakalar...”

Önceki ve Sonraki Yazılar