Umudu da öldürmeyin!

CHP’ye bir Alevinin Genel Başkan olmasını düşünmek hayaldi, gerçek oldu! Gerçekleşen düş hızla umut oldu. 2010 Mayıs’ında kongre salonu “CHP değişimci ve devrimcidir. Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz. Demokrasinin çıtasını yükselteceğiz. Demokrasiyi hukukla güçlendireceğiz” sözleriyle inliyordu! Daha önce yapılanlara bakılınca inanmak zor olsa da, umut kapalı olduğu yerden hızla çıkıp büyümek için hazırdı. “Doğu, batı, kuzey ve güneyde tek slogan” olabilirdi. Eşitlik ve adalet isteği umudu birkaç günde hızla büyütüvermişti. Ancak o umut bir türlü çiçek açmadı. Üstelik her seçimde o umut biraz daha soldu…

İlk kurultayda Nâzım Hikmet şiiri okuyan, “Bir ağaç gibi tek ve hür/ Ve bir orman gibi kardeşçesine” diyen, sisteme yönelik eleştirisini Ahmed Arif’in “ tanı bunları tanı da büyü” dediği Adiloş Bebe şiiriyle besleyen bir Kemal Kılıçdaroğlu vardı. Ancak o Kılıçdaroğlu sanki Nâzım Hikmet’e ve Ahmed Arif’e inat olsun diye her seferinde yönünü hep sağa döndü. Gerekçe ise hep aynıydı; Sağdan oy almadan iktidar olmak mümkün olmadığına göre sağa mesaj vermek gerekiyordu! 2011, 2013, 2014 seçimlerinde aynen böyle yapıldı! Ancak yüzlerin sağa, muhafazakârlığa dönmesi de hiçbir derde deva olmadı. Sonu bir türlü gelmeyen kriz söylemleri, çok hassas bir dönemden geçiyoruz söylemleri “deneme yanılma yöntemi” ile birleşti ve her seferinde duvara tosladı! CHP’yi de daha fazla sağa yanaştırdı, solu ise küçülttü! CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanlığı için “çatı adayı” olarak ilan ettiği Ekmeleddin İhsanoğlu ile bu küçülmenin artarak devam edeceği açıkça görülüyor…

Tamam, siyaset sonuç alma sanatıdır… Tamam, pragmatizm olmadan siyaset olmaz... Tamam, iktidar yürüyüşünde ara adımlar önemlidir… Ama bunlar için bile kararlı bir duruş, inandırıcı bir siyasi çizgi gerekir…

Ama bu kadar da yerlerde sürüklenen bir siyaset olamaz…

Her seferinde aynı söylemler ve hüsranla sonuçlanan, kaçınılmaz son! Aslı varken kimse taklidine oy vermez! Kaç kez denendi; Sağdan da siyasal İslam'dan da demokrasi çıkmıyor! Yalnızca demokrasi de değil, sola oy da çıkmıyor! İslamcılara şirin gözükerek bu sorun çözülemez! Çözümün ilk şart belki de herkesin öncelikle kendisi olabilmesidir! Kendi gölgesinden bile korkar hale gelen bir liderin de hareketin de seçim kazanması da iktidara gelmesi de mümkün değildir! Bu yüzden dün Ankara için, bugün Cumhurbaşkanlığı için 12 milyon oy almış partinden aday çıkarmakta zorlanırsın!

* * *


İslam coğrafyasının hali ortada. Üstelik bu “hal” bugüne de ait değil. En az çeyrek yüzyıldır böyle… Yani Ekmeleddin İhsanoğlu’nun neredeyse çeyrek asırdır içinde olduğu dönemin tümünde… Allah aşkına, İhsanoğlu’nun 9 yıl da Genel Sekreteri olduğu İslam Konferansı Örgütü’nün eşitlik, demokrasi ve barış adına hangi başarısı var! İdareyi maslahatı neden başarı olarak sunmaya çalışıyorsunuz?

İslam Konferansı Örgütü’ne üye 57 ülkenin kaçında demokrasi var? Solun bırakın iktidar olmayı az buçuk güçlü olduğu kaç ülke var? Lütfen dönüp bir bakın. Göreceksiniz ki, cevap çok net… İslam ne demokrasi getiriyor, ne de solun büyümesine izin veriyor. Çünkü İslam sola ve demokrasiye kapalı bir inançtır… Şimdi siz buna rağmen kalkıp böyle bir örgütün üstelik “İslam Ordusu” kurmayı bile önermiş Genel Sekreteri’ni Cumhurbaşkanı adayı gösteriyorsunuz…

Oysa siyaset inanç ister, heyecan ister… Çatı adayında bunlar yok. Ne var: Türk İslam Sentezi var… Türkeş’e danışmanlık var. AKP’nin adayı olmak var! Yarattığı hiçbir heyecan yok! Böyle olunca bu kez onu zorla parlatmaya, hatta çaktırmadan “solcu” olduğunu bile ima etmeye çalışırsın: Yok, Nâzım Hikmet’in şiirlerini Arapçaya çevirmiş. Yok, eşi başörtüsü takmıyormuş. Yok, dört dil biliyormuş… Yok, entelektüelmiş…

Geçin bunları…

Kişi olarak dürüst olabilir, entelektüel olabilir, dört değil on dört dil bilebilir ama bu durum bir insanın solun, sosyal demokrasinin adayı olması için yeterli olabilir mi? Kürtlerden hele hele Alevilerden oy alması mümkün olabilir mi? Benim cevabım net: Ekmeleddin İhsanoğlu’nu üstelik hem de daha ilk turda sosyal demokrasinin ve solun adayı olarak sunmak, Alevilerden, Kürtlerden oy istemek tam bir züldür!

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun peşinden gidilerek demokrasiye varılmaz! Türkiye demokrasi güçleri, sol hareket, emek hareketi, Alevilerin ve Kürtlerin de desteğine alacak bir ortak aday çıkarmayı becerebilmelidir… Özellikle can güvenlikleri bile tehlikede olan Aleviler her seferinde “kritik süreç, hassas dönem” laflarına kulaklarını tıkamalı, kolay olmadığını biliyorum ama tersine bu süreçte gönül rahatlığıyla oy vereceği bir adayı ne yapıp edip bulup çıkarmalıdır!





Önceki ve Sonraki Yazılar