Hal kanununda şehir hastaneleri modeli mi?

Halk arasında hâl kanunu diye bilinen yasa tekrar değiştirilecek. Yeni kanunun adı “Tarım Ürünlerinin Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun” olacak. 2010 yılında da değiştirilmiş bulunan kanun çıkarılırken sebze ve meyveler ucuzlayacak, hâllerde laboratuvarlar kurulacak diye tanıtılmıştı. Olmayacağını söylemiştik. Ne yazık ki haklı çıktık. O yıl aslında zincir marketlerin çıkarına uygun değişiklikler yapılmıştı. Komisyoncular o zaman gücün zincir marketlere kaydırılmak istenildiğini anlamışlardı ve gidişattan memnun değillerdi. Geçen yıllar içinde zincir marketler üreticiden doğrudan mal alarak ve hâllere sokmadan marketlere getirerek hegemonyalarını epeyce kuvvetlendirdiler. Sebze ve meyve üreticisi çiftçiler ise o zaman da bugün olduğu gibi en altta eziliyorlardı. Komisyoncular ise çoğunlukla uygulamada tüccar gibi çalışarak fiyatlar üzerinde istedikleri gibi kontrol sağlayabiliyorlar.

2010 yılında kanun çıkarılırken hâllerde üretici kuruluşlarına yüzde 20, semt pazarlarında ise üreticilere yüzde 20 pay ayrılacak gibi açıklamalar yapılmıştı. Bunlar aslında zincir marketlerin hegemonyasını perdelemekten başka bir işe yaramadı. Nitekim bu yeni yasa değişikliğinde de benzer perdelemeler yapılmaktadır. Yeni yasa taslağında gerekçelerde şunları yazmışlardır:

“Toptancı hallerdeki işyerlerinin yüzde otuzunun rayiç kira bedelinin yüzde yirmi beşi bedeliyle üretici örgütlerine kiralanabilmesi temin edilerek örgütlerin hâlihazırda binde altı seviyesindeki pazar payının artırılması amaçlanmıştır.”

Demek ki 2010’dan sonra o değişikliklerle kooperatiflerin, birliklerin payı binde altıyı geçememiştir. Bunu o zaman da biliyorlardı. Komisyoncuların bu maddelerden hiç çekinmediklerini, kooperatiflerin bu yerleri alamayacaklarını bildiklerine şahit olmuştum. Yeni yasa taslağında da kooperatifler hakkında gerçekleşmeyecek öneriler yazılmıştır.

Yeni yasa değişikliği ile başta üretim bölgelerindeki haller olmak üzere birçok hâl kapatılacaktır. Üretim bölgelerinde güç tamamen şirketlere geçecektir. Hâller anonim şirketler tarafından kurulacaktır. Komisyoncular kaldırılacak, onların yerini tüccarlar alacaktır. Mevcut komisyoncuların bir kısmının tüccar olarak bu hâllerde yer almaları kanun değişikliği ile kolaylaştırılacaktır. Hâl sayısı çok azalacaktır. Bir nevi şehir hastaneleri gibi bir yapı kurulacaktır. Hâlleri anonim şirketler kuracaktır. Hâl yerleri için acele kamulaştırma yapılabilecektir. Bu konuda taslakta şöyle yazılmaktadır:

“Toptancı hâli yeri olarak belirlenmiş alanlardaki Hazineye ait taşınmazlar Bakanlığa tahsis edilir. Bakanlık tarafından belirlenen yatırımcıya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hasılat payı alınmaksızın kırk dokuz yıla kadar bedelsiz olarak bağımsız ve sürekli nitelikli doğrudan irtifak hakkı tesis edilir.”

Görüldüğü gibi sebze, meyve pazarlaması tamamen şirketlerin ve tüccarların eline geçmektedir. Gidişat zaten bu yönde idi. Kâğıt üzerinde komisyoncular mal üzerinden bir komisyon dışında bir şey kazanmıyor görünüyordu. Bu görünüme artık gerek kalmamıştır. En altta gene çiftçiler olacaktır. Onların üstünde tüccarlar ve şirketler, en üstte ise bir kısmı yabancılara ait olan zincir marketler bulunmaktadır. Tüketici ise gene en çok sömürülen kesim olmaya devam edecektir.

Tüketici kooperatifleri, üretici kooperatifleri, ekolojik köylü pazarları, gıda toplulukları, topluluk destekli tarım gruplarına dayanan tüketici ile üreticiyi doğrudan birleştiren modellerin egemen olacağı bir yapıyı düşünenler çok azınlıktadır. Umarız ki insanlar bunları gerçekleştirmek üzere harekete geçerler. Gelecek hepimizin ellerinde.

Önceki ve Sonraki Yazılar