Halk istiyor saçmalığı!

           Neymiş efendim, “Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi, kendisinin kişisel meselesi değilmiş, bu aynı zamanda milletin sorunuymuş”

Geçen akşamki televizyon programında, öyle söyledi Cumhurbaşkanı Erdoğan… Ve kendinden o kadar emindi ki, referandumda anayasa değişikliği ile “Başkanlık sistemi”ni de halk onaylarmış,  halkını tanıyormuş…

            El insaf yahu! Milletin ne zaman anayasa derdi, arayışı ya da talebi olmuş? Hele hele başkanlık sistem özlemi…

Dünya siyasi tarihine bir bakın… 1789 Fransız ihtilali dahil… Hangi ülkenin halkı yaşam biçimini ya da yönetim biçimini, böylesine kategorize edip, kendine talep yaratmıştır? Her zaman birileri çıkıp toplum adına yapmıştır bu işleri. Haklı ya da haksız, halkın gereksinim ve şikayetlerini bahane edip durumdan vazife çıkaran “elit”ler sağlamıştır, tüm değişim ve dönüşümleri. Bazen bunu halkı yanına alarak yapmışlardır, bazen sopa ile bazen de silah ile… Sonra da herşeyi halka maletmişlerdir, “halk istedi” de yaptık demişlerdir.

***

Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı da budur. Kendi hayalini, kendi taleplerini halkın talebiymiş gibi sunmak!

Sorarım size, 1 Kasım seçimlerini Türk halkı ya da seçmeni mi istemiştir? 7 Haziran’da ortaya konan iradeyi kimin hoşuna gitmedi, kim değiştirmek istedi? Halkın böyle bir talebi mi vardı? Halka mı soruldu da 1 Kasım’da yeniden seçime gidildi?

Hayır!

Bal gibi Sayın Erdoğan’ın talebidir. Beğenmediği, “hükmü kalmadı” dediği anayasadan “hesabına geldiğinde” yetki alarak, yapmıştır bunu üstelik. 7 Haziran seçim sonuçlarını içine sindiremeyip, değiştirmek isteyen kendisidir, halk değil. Şimdi de halkın sistemi değiştirmek istediğinden söz ediyor. Anayasa değişikliği içerisine, sistem değişikliğini de yerleştirip, kendi taleplerinin hayata geçmesi peşinde… Şu anda Anayasa’ya göre “sorumsuz” olmasına karşın, fiilen başkanlık yapıyor. Başbakanın ve hükümetin yetkilerini pervasızca kullanıyor. Ve hukuki durumu, fiili duruma göre düzenlemek için gayret gösteriyor.

İşin dramatik boyutu ise buna ses çıkarabilecek kimsenin olmaması…

İktidar partisi malum; Edoğan ne derse onu yapar halde. Başbakan Ahmet Davutoğlu, bir gölge gibi duruyor ortada. Bir “maslahatgüzar” ya da bir “kolonel” vali… Aldığı talimatı yerine getiriyor, sonuçlarını bildiriyor. Herhangi bir inisiyatif kullanması mümkün değil.

 Muhalefetin ise yapabilecek fazla bir şeyi yok. Hele hele MHP’nin hiç yok… MHP ile AKP arasında sanki bir “zımni” anlaşma var. Beyanları ve bağırış çağırışlarıyla Devlet Bahçeli, her ne kadar AKP’ye direnir gözükse de Erdoğan’ın ve AKP’nin her başı sıkıştığında imdadına koşan parti MHP’dir. Sanki AKP’nin yedek lastiği. 1 Kasım seçimlerinde ortaya çıkan tablonun ve “bir dört yıl daha” AKP iktidarının hüküm sürmesinin nedeni de MHP’dir.

Geride ne kaldı? Toplum dinamikleri ve refleksler…

AKP, onları da “adına hukuk deyip” çıkardığı keyfi yasalara, denetim ve disiplin altına almış. Özgürlük, hak, hukuk, demokrasi hak getire…

Halkın büyük bir kesimi ise, ortaya çıkan korku ve endişenin yanı sıra sistemin de kurbanı olmuş. Bir yanda yüzde 49, diğer yanda yüzde 51…Tam ortadan ikiye bölünmüş. AKP’ye oy veren yüzde 49 homojen, geri kalan yüzde 51 ise bir türlü bir araya gelemeyenlerin oluşturduğu heterojen kitle…

***

Tayyip Erdoğan da işte bu yapıya güveniyor. Bu yapının, sistem değişikliğini de sağlayacağını zannediyor. Kendisi yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı seçildi ya… Biraz daha gayret gösterilmesi halinde, yüzde 51’lik kesimden 2 puan daha koparttığı anda Anayasa da değişir, çoğulcu demokratik parlamenter sistem de… Ve “Tek kişi yönetiminde” yeni bir istibdat dönemi başlar. Öyle zannediyor.

Haksız da sayılmaz. Değil mi ki bütün bir yolsuzluk, hırsızlık, hukuksuzluk ve rezilliklerle dolu 13 yılın sonunda, bu halk onları yeniden tek başına iktidara taşıdı. Edecek fazla bir söz bulamıyorum.

Kızdığım, sinirlendiğim, bütün bunların “halk istiyor” saçmalığının ardına saklanmak istenmesi. İnsanların zekalarıyla alay edilmesi, insanların “salak” yerine konması.

Son söz; bütün toplumlar layık oldukları yönetimler ve yöneticiler tarafından yönetilir!

Önceki ve Sonraki Yazılar