S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Kamara

Son elli yıldır globalleşen dünyada olup bitenlerden Türkiye’nin, ülkemizde olup bitenlerden diğer ülkelerin bilgilerinin olmaması, dünyada yaşanan ekonomik olaylardan ülkemizin etkilenmemesi mümkün mü? Avrupa’da, Amerika’da, Çin’de; İngiltere’de, Brezilya’da yaşanan büyük ekonomik değişimlerin etkileri dalga dalga bütün ülkeleri ve Türkiye’yi de etkilemektedir. Türkiye’de yaşanan ekonomik değişimden ise her ilimiz, ilçemiz, köylerimiz esnafımız, memurumuz, sanayicimiz kısaca her sektör ve tüm vatandaşlarımız etkilenmektedir.

Büyük ölçekte bakarsak dünya bir gemiyse Türkiye bir kamara; ulusal ölçekte bakarsak Türkiye bir gemiyse Ankara, İstanbul, İzmir ve tüm illerimizi birer kamara olarak nitelendirebiliriz. Türkiye; ekonomik, teknolojik gelişmelerde diğer ülkelerle nasıl yarışıyor ise; Ankara, İstanbul, İzmir gibi üç büyük ilimiz hem kendi içlerinde, hem de diğer kentlerimizle  şehircilik, ekonomik, turizm, çevre, kültürel gelişim ve yaşam standartlarının yükseltilmesi konularında yarış içerisindedir.

Kentlerimizin merkezi hükümetten aldığı yardımlar, yerel yönetimlerin yaptıkları yatırımlar, kentsel gelişim hızları kamuoyunca yakından takip edilmektedir. Yerel yönetimlerin her ay devletten aldıkları pay o ilin nüfusuna göre düzenli olarak aktarılmaktadır. Merkezi hükümetin yatırımları ise illere ve bölgelere göre değişkenlik göstermektedir. Yerel yönetimler kendi bütçelerinin yeterli olmaması nedeni ile genellikle yapacakları büyük yatırımları kredi borçlanmasına giderek gerçekleştirmektedirler.

Buna birkaç örnek vermek gerekirse; Ankara’da Sayın Karayalçın Dikimevi -Emek arasındaki Ankaray projesini gerçekleştirmek için Japonya’ya tahvil satışı yapmıştı. İzmir’de Yüksel Çakmur, Burhan Özfatura dönemlerinde otobüs alımı, büyük kanal projesi, metro inşaatı için kredi kullanmışlardı. Yine rahmetli başkan Ahmet Piriştina döneminde Aliağa - Menderes raylı sistem projesinin “İZBAN” gerçekleştirilebilmesi için TCDD ile  devir protokolünü imzalamıştı. Avrupa Yatırım Bankası ile kredi görüşmeleri yapılarak 5 yıl ödemesiz uzun vadeli “0” sıfır faizli 130 milyon dolarlık kredinin kullanımı için Hazine onayı aşamasına kadar gelinmişti. Vefatı sonrası kredi 2007 yılında imzalandı ve projenin yapımında kullanıldı.

Bir kentin geleceğine dönük yapılan bu yatırımlar, o şehirde yaşayan insanların yaşamlarını kolaylaştırıcı, yaşam kalitelerini yükseltici yatırımlar olunca halk tarafından da benimsenmektedir. Yerel yönetimlerin temel görevi, kentlerine hizmet götürmek yatırım yapmak, kent halkının yaşamını kolaylaştırmak, iyileştirmek, yaşam kalitesini yükseltmektir.

Önceki hafta; ülkemizin ekonomik durumuna ilişkin uluslararası finans kuruluşları yaptıkları açıklama ile ülke notunu arttırarak “durağana” çevirdi. Bu açıklama; Başbakan’ın Cumhurbaşkanı ile görüşmesi sonrası görevden ayrılmak zorunda kalmasının piyasalarda yarattığı dalgalanmanın nisbi olarak durulmasını sağladı.

İzmir, İstanbul, Ankara, Antalya hangi belediye olursa olsun, bütün belediyelerimiz; hangi kentte yaşıyor olalım, vatandaş olarak hepimiz, bu genel durumdan olumlu veya olumsuz aynı oranda etkilendik. Büyükşehir belediyelerinin gelirlerinin büyük miktarı  merkezi idareden yasa gereği gelen paylardır. Buna ek olarak vatandaştan 28 ad altında toplanan vergileri dâhil edebiliriz. Bu vergilerden “Evsel Katı Atık Toplama Bedeli” son günlerde yüksekliği ve Büyükşehir belediyesince ilçe belediyeleri adına toplandığı ve toplanan bedellerin ilçe belediyelerine aktarılması ile gündemde. Bu vergi ile ilgili birde yargı kararı bulunmakta. (CHP 24. dönem Adana Milletvekili Ali Demirçalı, Adana Yüreğir Belediye Meclisinin konut ve işyerinden “Evsel Katı Atık Toplama Bedeli”nin iptali konusunda açtığı davada ilçe belediyelerinin tarife belirlemesinin uygun olmadığını belirterek iptal kararı verdi. Kesinleşen bu karara göre bu tarifenin Büyükşehir Belediye Meclisince belirlenmesi gerektiği belirtildi.)

Bazı belediye başkanlarımız yaptıkları yatırımlarla değil, belediyenin kasasındaki paranın çokluğu ile övünmektedirler. Belediye başkanı görevi gereği gelirlerini en verimli ve halk yararına kullanacaktır, kullanmalıdır. Ancak belediye banka ya da şirket değildir. Kamu yararına gerektiğinde zararına da olsa hizmet edecek ve etmelidir de. Türkiye’nin bütçesi hazırlanırken kent ayrımı yapılmaksızın vergiler toplanıyor. Hatta kaçak elektrik bedelleri batıdaki illerden toplanarak fazladan ücretler ödeniyor.

Belediye başkanları kentin alt yapısına, üst yapısına yaptıkları yatırımlarla kentlerini geliştirirken vatandaşa da hizmet götürmüş olurlar. Ve o hizmetleri ile anılırlar. Ankara da metro deyince nasıl ki  akla ilk yıllar sonra da olsa Ali Dinçer geliyorsa, İzmir’in körfezdeki kötü kokusunu kim giderdi denince de akla Ahmet Piriştina geliyor ise belediye başkanları kente yaptıkları hizmetleri ve bıraktıkları eserleri ile anılırlar.

Kasasındaki parasıyla övünen tacir, yatırım yapmıyor işini geliştirmiyorsa bir süre sonra sektöründe geri kalır, yatırım yapılmayan kentlerde yarıştığı kentlere göre geri kalmaya mahkûmdur. Yatırım denince; yeşil alanların yerine kentin siluetini bozan, hava koridorlarını kesen, ulaşımı olumsuz etkileyen, otopark sorunu yaratacak yüksek beton yapılara izin vermek anlaşılmasın.

Yaşadığınız şehir nasıl? Belediyeniz bunlara dikkat ediyor mu? Yaşamınız dünden daha mı iyi, notu siz verin?

Önceki ve Sonraki Yazılar