Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Halk'tan yana mı, rant'tan yana mı?

Karşıyaka Mavişehir
Mavişehir site yönetimi dün Kordon otelde bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda açıkladığı ve ortaya koydukları belgeler İzmir halkının imar konusunda İBB Başkanı Aziz Kocaoğlu için hesap verme zorunluluğu doğurdu. Mavişehirde 2010 yılından bu yana site yönetiminin onurla ve cesaretle sürdürdüğü hukuk mücadelesi ve dünkü basın toplantısından ötürü kendilerini kutluyorum.
Toplantıda isim vermeden ancak benim gibi tüm Karşıyakalıların bildiği Mavişehir yerleşim alanının çevresindeki ve deniz kıyısındaki yeşil alanın nasıl kamusal alandan konut ve ticari alana çevrildiği ve aradaki rantın büyüklüğü anlaşılır gibi değil.
Site yönetimi yeşil alanların bir inşaat şirketine nasıl pazarlandığını, İBB Başkanı Kocaoğlu’nun büyükşehrin imar yetkisini çevre şehircilik bakanlığına nasıl devrettiğini ve bir günde imar planlarının nasıl hazırlanıp onaylandığını kronolojik sıralama ve belgelerle ortaya koydular.
Mavişehirliler tüm davaları kazandıklarını belirtmelerine rağmen Büyükşehir’in hala yetkisini kullanmayıp Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın dümen suyunda gitmesi acaba nedendir?
İnşaat şirketinin adı mı, siyasi gücü mü, ya da her ne ise,  İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’nı böyle davranmaya itti?
Basın açıklamasının diğer bir önemli kısmı, sürecin 2010 Ağustos başından gelişimini izlerken Büyükşehirle beraber Karşıyaka Belediyesi’nin de bu süreçlerdeki rolünü ve Kocaoğlu’nun dediklerini aynen uygulamalarını da süreç içerisinde sizlerle paylaşacağız.
2010’da İBB deki bürokratik değişimlerle bu süreçlerin alakası ne kadardır?

Başımız dönüyor

Yıllardan beri giderek daha hızlı dönüyor başımız.
Toplumun büyük bir bölümü artık politik gündemi değil, ama saçma sapan fakat Bizans entrikalarına bile taş çıkartacak eroinden beter uyuşturucu etkisi olan dizileri takip ediyor.
Her alanda yozlaşma var… Ülkemizin televizyonların neredeyse tümü artık din bezirgânlığının, bir tarafta mutaassıplığın, öteki tarafta ahlaksızlığın şampiyonluğunu yapıyorlar.
İnsan öldürmek artık hesabı sorulmayan bir eylem. Hatta teşvik bile ediliyor. Filmlerde insan katliamına o kadar alıştık ki, sonra haberlerdeki gencecik şehit kanlarına, etkisiz hale getirilen eylemcilere, teröristlere ve hatta katledilen kadınlarımızla ilgili haberleri bile film izler gibi bakıyoruz.
DUYARSIZ olduk fena şekilde. Bu kötü gidişin hesabını daha çok öderiz bu kafayla. Gerçi en çok politik çıkarlar uğruna bunca kan akmasına sebep olan, hep fail iken usta aktörlerden daha iyi mağdur rolü oynayan siyasetçilerimiz de epey var.
Şehitlerimizden bahsederken geçen gün CHP İzmir İl başkanı Alaattin Yüksel duygulanınca gözyaşlarını tutamamış. Ya bunda ne var?
Şehitlere kelle diyen, fail olsa da ustaca mağduru oynayan ve neredeyse tüm medyayı elinde tutan Göbbels kafalılar Sayın Yüksel’in bu hassasiyetine hemen alçakça saldırdılar. Timsahlar kendilerinden bilirler ya, Yüksel’in duygu dolu gözyaşlarına timsah gözyaşı dediler. Hadi onları anladık… Onlar yapar!
Ama maalesef daha önceleri CHP İl Başkanlığı da yapmış olan Sayın Kemal Karataş da onların bu kervanına katılmış. Yazık gerçekten. Yerilecek, eleştirilecek veya yapıcı öneriler sunulacak konular varken, böyle tamamen insani üzüntü sonucu bir olayı diline dolaması gerçekten düşündürücü ve yazık.
Ancak CHP’nin İl Başkanlığı, milletvekilliği ve nihayet Genel Başkan Yardımcılığı’ndan sonra PM üyeliğini bırakıp yıllardan beri kendisini sadakatle ve yoldaşça destekleyen Nevzat Kavalar’a karşı anlamsız bir şekilde tekrar il başkan adayı olarak çıkan ve Aziz Kocaoğlu ve bir çok belediye başkanının açık desteğine rağmen ancak zar zor 3-5 oy farkıyla tekrar il başkanı seçilen Sayın Alaattin Yüksel’e tepki olması gayet normaldir’. Ama bunu bu şekilde yapmak ancak AKP iktidarına çanak tutar.
Yaşı gelince çekilmeyi ve susmayı bilmek gerek. Yoksa onun bunun oyuncağı olur insan. Willy Brand’ın çok sevdiğim bir cümlesi var: “Geç kalanı hayat cezalandırır”
Keşke ülkemizde şehidine duygulanıp ağlayan siyasetçiler iktidar olsa. Zaten o zaman bunca şehit olmazdı!

İşsizler orkestrası halen işsiz

5-6 yıl önce konservatuar mezunu genç kardeşimiz Alp Özdemir önderliğinde 100 kadar genç sanatçı “İzmir İşsizler Senfoni Orkestrası” kurdular.
İBB Başkanı Aziz Kocaoğlu, AASSM’de salonu defalarca tıka basa dolduran bu genç senfoni orkestrasının verdiği bir konserde bu gençlere sahip çıkacağını söylemişti. Artık İzmir Belediyesi’ne yakışır bir genç senfoni orkestrası olacaktı.
Yine politikacı damar ağır bastı. Maalesef, defalarca uğraşılmasına rağmen bu gençlere sahip çıkılamadı. Tıpkı geçenlerde yazdığım Abi-Abla projesine sahip çıkılmadığı gibi.
Evet, İNSANa yatırım kolay değil şüphesiz, ama inanın bana, zaten kapasitesiz çalışan bir tane gemi eksik olsa önemli olmazdı ama gençlere sahip çıkılmaması… İşte önümüzdeki yıllarda hesap vereceğimiz büyük konu bu!
Aziz Bey! Halen geç sayılmaz. Hadi canlandırın şu “İzmir Belediyesi İşsizler Senfoni Orkestrasını”. Gençlik umut bekliyor!


Önceki ve Sonraki Yazılar