Halüsinasyon

Başlıktaki sözcük tıbbi bir terimdir. İnsanlarda, bazı ruhsal ya da fiziksel nedenlerle, aslında olmayan nesne veya durumların algı organlarınca "varmış gibi" algılanması olgusudur. Yani ortada görme, işitme, dokunma gibi duyu organlarına ulaşan bir uyaran yoktur ama insanlar "varmış gibi" onları algılarlar. Ciddi bir patolojik sorundur "halüsinasyon". İnsanın tüm yaşamını etkileyebilir ve hâttâ tehlikeye atabilir.

Bazı durumlarda kitlesel halüsinasyonlar da olabilir. Topluca bazı kimyasallara maruz kalma, hipnoz ve telkinler buna yol açabilir.

Bu konu üzerine yazmak, önceki gün Tayyip Bey bir konuşmasında, yaşadığımız ekonomik süreçten bahsederken, "Ne krizi, kriz falan yok" dedi ya, o zaman aklıma geldi.

Ben ve çevrem, ülkemizde ağır bir ekonomik krizin yaşandığını; paramızın değerinin ve tabii ki alım gücünün olağanüstü düştüğünü; dövizin başını alıp gittiğini; birçok sektörün iflas bayrağını çektiğini; zamların tavana vurduğunu; önümüzdeki günlerin daha da kötü geçeceğini algılayıp üzülüyordu. Ama Tayyip Bey teşhisi koydu. Bizler halüsinasyonlar içindeymişiz meğer.

Biraz düşününce Tayyip Bey'e hak verdim. Zaten bir süredir şüpheleniyordum. Ben ve içinde bulunduğum toplumumuzun bir yarısı ile öteki yarısının, ülkemizdeki durumu algılayışı çok farklı idi.

24 Haziran seçimlerinden kısa bir süre önce, TV'de, bir pazar yerinde yapılan bir röportajda, orta yaşlı bir hanımefendinin, arkasındaki meyve-sebze tablalarını göstererek "18 yıldır (evet öyle söyledi) sebze ve meyveye bir kuruş zam gelmedi; Cumhurbaşkanımız sayesinde" dedi. O an kendimden şüpheye düştüm. Geçmişi şöyle bir hatırlamaya çalıştım.

Soma'da yüzyılın maden faciası oldu. 301 kişi öldü. Oraya giden Tayyip Bey, bir protestocu işçiyi, sığındığı markete kadar kovalayıp tokatladı. Danışmanı, polisle birlikte yere indirdiği işçiyi tekmeledi; sonra "ayağım incindi" diye rapor aldı. Bir kaç ay sonraki seçimlerde AKP Soma'da yüzde 60'ın üzerinde oy aldı. Aynı şey Ermenek'teki maden kazasından sonra da oldu. Ordu'da, Giresun'da fındık üreticileri ağlayıp dövündüler. "Ürünümüz para etmiyor" diye saçlarını başlarını yoldular. Seçimlerde AKP'den başkası oy alamadı. Karadeniz'de gün geçmiyor "Derelerimizi HES'lerle kuruttunuz" diye kadın-erkek sokaklara dökülüyor; bir seçim oluyor, Karadenizli AKP adına (Tayyip Bey'in deyimi ile) sandıkları patlatıyor. Hastaneler dökülüyor; tamirata para bulunmuyor; en önemli ilaçlar bulunamıyor; Tayyip Bey kendisine "Uçan saray" alıyor; vatandaşlar O'nu meydanlarda çılgınlar gibi alkışlıyor.

Demek ki bizim algıladıklarımız gerçek değil. Ben ve toplumumuzun bir yarısı, sanrılar, halüsinasyonlar içinde debeleniyoruz. Teşhis senden, tedavi de senden olsun. Onlara bu memleketi nasıl gösteriyorsan bize de öyle göster.

Medet ya Tayyip!

Önceki ve Sonraki Yazılar