Şu 25 Aralık'ta yeni bir skandal beklentisi, aslında bir umutsuzluğun ifadesidir. Çünkü; Şeyh Erdoğan ve avanesinin, seçimi kaybetseler bile gitmeyeceklerine ilişkin bir algı oluştu.
Nasıl oluşmasın? Artık Türkiye'nin göstermelik de olsa bir cumhuriyet olmadığının, dünya da farkında, kağıt üzerinde vatandaş görünenler de, karşıtlar da, yandaşlar da...
Hatta, vicdanlarını kiraya vermiş ama kontratları bitmediği için tazminattan korkan AKP milletvekilleri de.
Burası artık bir emirliktir, yani; aile yönetimi. ‘Tape’lere bakarsanız; baba - oğul - kız, ‘Nerede, Ne Yenir’ programı yapar gibi muhabbetler ediyor.
Baba "Her kim ki düzenimize çomak sokar, tez kellesi vurula!" edasıyla tehditler yağdırıyor; yağdırmakla kalmıyor, "Dünyayı da takmam, sosyal medyanızı da; evinizi barkınızı da başınıza yıkarım!" diyor ve yıkıyor.
Burası artık ‘Birleşik Tayyip Emirliği’dir. ‘Nevruz Mektubu’ ile de anlaşılmıştır ki; BDP-AKP ittifakı artık gizli değildir, emirliğin bir bölümünde de onlar olacaktır.
Bu yönetim biçimine ‘Demokrasi’ görünümünü de Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül vermektedir; Doğan Cüceloğlu'nun deyimiyle ‘mış’ gibi davranmaktadır.
Önüne gelen her soruna "Bir bölümü yanlış, bir bölümü doğru ama biz doğru sayalım" diyerek, ‘Ne şiş yansın, ne kebap!’ formülüyle, kaybettiği itibara aldırmadan, gülümsemeye devam etmektedir.
İşte bu tablo; seçim kaybetse bile, Şeyh'in kaleleri vermeyeceği izlenimini yaratmakta. Bu yüzden son bir umut, belki yeni bir görüntü ya da ses kaydı beklenmekte.
Boşuna beklemeyin; ne gelirse gelsin, Şeyh ve askerleri hiç umursamayacaklarını ya da umursamıyormuş gibi yaşamaya devam edeceklerini, bugüne kadarki tutumlarıyla ispatladılar.
Böyle de davranmak zorundalar; çünkü onlar, yaptıkları yolsuzlukların bize yansıyandan daha büyük olduğunu biliyorlar, düştükleri anda nelerin olabileceğini de...
Bu yüzden şu ‘25 Mart’ beklentisinden vazgeçin; 30 Mart'a, sandığa kilitlenin. Bu seçim Türkiye'nin son oylamasıdır.
Sonucu ne olursa olsun, Şeyh'in çekilmeyeceğini bile bile de olsa, sandığa gidin. Yoksa, torunlarınıza “Cumhuriyet’ten emirliğe geçişte" suskun kalmanızın hesabını veremezsiniz.