Hayatın halleri

Eserekli yaşadığında güzel şu hayat!

Bazen en dipte “Bitse de gitsek!” durumları!

Bazen 9,5 Hz. de titreyerek iyonosfer ile dans oyunları!

Bir aşağı bir yukarı, Kalp atış grafiği gibi!

Yani, en doğalı ve en güzeli...

Yani, hayatın halleri...

İyonosfer falan demişken; İte, kaka, zorla ve zorla hızlandırdığımız sonra da zorlandığımız yaşam ritminin doğalı yavaş!

Dingin!

Kafanı kaldır bir bak bakalım;

Koşan bir ağaç Çırpınan çimenler Sürekli jet hızıyla uçan kuşlar görüyor musun?

Belli ritimlerle salına salına akıyor doğal yaşam!

Peki sen?

Koşa koşa giderken şunu da hatırlamakta fayda var; İyonosfer katmanı (iyonosferik oyuk) eskiden 7,5 cps’lik bir devirle titreşiyordu.

Ama şimdi çok hızlı şekilde artıyor ve 11 cps frekansa sahip.

En basit anlatımla;

Bizi kozmik saldırılardan koruyan, ısıyı dengeleyen ve yansıtma marifetiyle iletişim ağı kurmamıza destek atan atmosferin en üst  katmanı iyonosfer tabakasıdır. 

İyonosfer, dışardan gelen enerji saldırılarını yıldırım, şimşek olarak yeryüzü boşluğuna bırakır(ki bu da saniyede 1000in üzerinde şimşek ve yıldırım şeklinde elektrik enerjisinin üzerimize akması demektir.)

Tüm bu olaylar iyonosfer ile yeryüzü arasındaki boşlukta elektromanyetik titreşimler yaratır.

Bu titreşimlere Rezonans denir. (Bunu Alman fizikçi Schumann bulduğu için de Schumann Rezonansı demişler.) ...

Diğer yandan bizler de elektromanyetik alanlar üreten enerji varlıklarız.

Beynimiz beta, alfa, teta, delta olmak üzere 4 frekansta yayın yapıyor.

Allah sizi inandırsın; 

Bedenimizden ya da zihnimizden çıkan sinyaller saniyenin 1/70i hızla tüm gezegene yayılıyor.

Yani, düşündüğümüz, hissettiğimiz her şey anında tüm dünyada yankılanıyor ve tabi ki bize de geri dönüyor!

Özetle; Tüm dünyayı saran rezonans frekansı ile sıkı ilişkiler içindeyiz!

Bu sebeple Schumann Rezonansı kayıtlarını tutan bir merkez var. 

Ve bu merkezin verilerine göre, 1980 yılından sonra yapılan Schumann Rezonansı ölçümlerinde, ortalama 7,8 Hertz olan en büyük manyetik alanın frekansının yükseldiği ve 11 Hertz’ in üzerine çıktığı, ayrıca saniyede 1000’ nin üstünde olan yıldı- rım ve şimşek çakmalarının da, saniyede 2000’ ne çıktığı tespit edilmiş.

Peki, bu ne demek?

Bence;

1- Üzgünüm ama gezegen hızlanıyor ve bizim şu an ki frekansımız onu yakalayamıyor. Ve bu yüzden hem ruhsal hem de bedensel sıkışmalar çoğaldı...

2- Üzgünüm ama biz doğal frekansımızı bozdukça gezegenin frekansını da bozduk. Ve bu yüzden sıkışmalar çoğaldı...

3- Kendi frekansımızı kontrol edebildiğimize göre, hayatımızı ve zihnimizi sakinleştirip alfa frekansında uzun vakitler geçirirsek ve bunu çoğunluğumuz yaparsak Schumann rezonansını dengeleyebiliriz!

Demem o ki;

Koskoca evrende galaksimiz bir iğne başı kadar.

Bu galaksinin içinde dünyamız bir iğne başı kadar ve senin bu dünyada kapladığın yer de bir iğne başı kadar...

Ama acayip olan;

Evren bütün bir enerji ve bizde bunun parçasıyız.

Sen tüm evreni etkileyen bir enerjisin aynı zamanda!

Yani “herkes kendi kapısının önünü süpürse sokak tertemiz olur.” misali!

Herkes kendi enerjisini temizlese dünya ve hatta evren pirüpak olur!

“Bana ne!” deme! Bedenimiz, ruhumuz, aklımız hastalıklar içinde!

“Bu koskoca sistemde bir ben mi düzelticem her şeyi?” deme!

Her gün birimizin aklı başına gelse, bir bakmışız ki Çin balonu gibi çoğalarak aydınlatmışız yıldızları...

“Nasıl olacak?” dersen Onu da haftaya konuşalım.

Şu an beynim yandı.

Hayatın halleri işte!

Önceki ve Sonraki Yazılar