Meclis Komisyonu da 'Sıfırlayacak' mı?

Hükümeti sarsan 17 Aralık operasyonu soruşturmasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Reza Zarrab ile eski bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan’ın oğulları Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da aralarında bulunduğu 53 kişi için takipsizlik verdi, dosyayı kapattı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Necmettin Bilal Erdoğan’ın da bulunduğu “25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması” kapsamındaki 96 şüpheli hakkında da Eylül başında takipsizlik kararı verip, dosyayı rafa kaldırmıştı.

Karara muhalefet sert tepki gösteriyor...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün sert twitter mesajında “Tüm olanlardan sonra 17-25 Aralık haftası ‘Hırsızlar Haftası’ olsun ve hırsızlar tarafından AKP Genel Merkezi'nde kutlansın” görüşünü paylaştı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Haram yiyen aranıyorsa 17- 25 Aralık'ta suçüstü basılan faillere bakılmalıdır. Rüşvet ve yolsuzluk çeteleri, kara paracılar, altın kaçakçıları kutucular, kasacılar, arazi yağmacıları, AKP'yi hücrelerine kadar ele geçirmiştir. Villada para eritemeyen soyguncular AKP'nin belgeli ve ispatlı hırsızları olarak tarihe geçmiştir” diyor...

“Adaletin kara günü”

CHP takipsizlik kararlarını “adaletin kara günü” ilan etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ve Genel Sekreter Gürsel Tekin, dün CHP il başkanlılarına bir genelge gönderdi ve yarın adliye binalarına siyah çelenk konulmasını istedi.

Tekin Bingöl, “Yandaş savcılar takipsizlik kararı verebilir ama CHP bu dosyaları her zeminde takip edecektir. Bakan çocukları ve iş adamı Reza Zarrab başta olmak üzere dosya kapsamındaki 53 kişi kamuoyu vicdanında ömür boyu mahkumiyet almışlardır. Adı geçenler adaletin önünde aklanması gerekirken, ömür boyu bu büyük şaibenin ağırlığını yaşayacaklardır” diyor...

Tepkilerin önümüzdeki günlerde daha da büyüyeceği, seçim kampanyalarının ana konusu olacağı anlaşılıyor...

Peki yargı süreci tükendi, her şey bitti mi?

Şimdilik hayır ama sistemli biçimde yargı sürecinin takipsizliğe uğratılması son seçeneği de ortadan kaldırabilecek sonuçlar doğurabilir.

O son seçenek yargısal görev yapan TBMM Soruşturma Komisyonu’dur...

Komisyon dört bakana Yüce Divan yolunu açabilecek, hakim önüne çıkarabilecek tek Anayasal organdır...

Mayıs başında kurulan ve düne kadar biri görev dağılımı olmak üzere sadece iki toplantı yapan komisyon takipsizlik kararının ardından ne yapacak?

Zira karar soruşturma komisyonunun çalışmasını bitirecek bir sonuç doğurmuyor.

“Parmak hesabı” ile kapatılacak!

Çalışmalarını sürdürecek mi yoksa “takipsizliği” gerekçe gösterip, iktidarın “parmak hesabı” ile dosyayı kapatacak mı?

İlk gelen duyumlar, “kapatma” eğiliminin ağır bastığına işaret ediyor.

Ancak bunun yöntemi konusunda son karar henüz verilmedi. Yukarıdan “talimat” bekleniyor!

Komisyon iki aylık görev süresi 26 Ekim’de doluyor. Muhalefet iki ay ek süreyi kullanıp komisyonu çalıştırmak, raporun yazılmasını sağlamak ve Genel Kurul’da Yüce Divan oylamasını yaptırmak istiyor.

AKP’de önümüzdeki süreçte “takipsizlik” kararını ardından işi çok da uzatmadan “Yüce Divan’a gerek olmadığına” dair bir rapor yazıp dosyayı kapatmayı tartışıyor...

Meclis Soruşturma Komisyonu’nun Salı günkü toplantısında AKP’nin tutumu netleşecek...

CHP’li Erdal Aksünger, bu karardan sonra AKP’nin komisyonu “çalıştırmayabileceği” endişesini taşıyor. Aksünger, şöyle diyor:

“Sonuçta komisyon bir rapor yazımına gidebilir ama takipsizliği gerekçe gösterip ‘Yüce Divan kararı’ da çıkartmazlar. Kendilerince bakanları burada aklayıp işi bitirecekler! Ama biz CHP olarak şerhimizi koyarız, tarihe de yolsuzluk notumuzu düşeriz...”

Tablo açık, savcılıktan sonra TBMM Soruşturma Komisyonu da “sıfırlama” yolunda hızla ilerliyor...

İktidarın aritmetik çoğunluğu karşısında ne yazık ki muhalefetin yapabileceği tek şey tarihe “YOLSUZLUK” notunu düşmekten öteye geçemiyor...







Önceki ve Sonraki Yazılar