Hepimiz Özal gibiyiz: Yani zehirli

 Bu yazıda olayın politik yanı ile ilgili değilim. Ya da gıda ve çevre politikası ile ilgiliyim demek daha doğru. Özal’ın Adli Tıp raporunda vücudunda zehir olduğu ama ölümünün bunlardan dolayı olmadığı yazıyor. Çoğu kimse bunu anlamadı, hatta bir parti lideri “bu ne biçim şey?” diye sordu. Rapora göre Özal’da ağır metal kadmiyum ile DDT’nin bozunma ürünü olan DDE bulundu. Bu ikisi de insanı öldürebilecek maddeler. Bunlar çeşitli şekillerde doğaya yayılıyor. Örneğin kadmiyum pillerden sızıyor. DDT kullanımı çoktandır yasak. Ancak doğada bu madde hâlâ dolaşıyor. Bozunduğu zaman DDE denilen bir maddeye dönüşüyor. Ancak bu bozunma ürünü de DDT kadar zehirli.

Türkiye’de veya diğer ülkelerde gerek yaşayanlardan gerekse ölülerden alınan örnekler üzerinde yapılan laboratuvar çalışmalarından bu iki maddenin hemen herkeste bulunduğu saptanmıştır. Raporda Özal’da bulunan miktarların bu ortalamalardan çok farklı olmadığı belirtiliyor. Bu durumda ölümün bu maddeler nedeniyle olmayacağı, başka nedenlerle olduğu sonucuna varılıyor. Demek ki hepimizde bu maddelerden az veya çok var.

Buradan sakın “herkes bu maddeleri aldığına göre bunlar zararsızdır” sonucu çıkarılmasın. Kimi daha az alıyor, kimi daha çok. Kimilerimizin bunlara karşı direnci de farklı olabilir. Bu basit bir olay değil. Araştırmalar bu maddelerin kesin öldürücü olduğunu ortaya koymuştur. DDT yıllarca tarımda ve diğer alanlarda kullanıldı. Hatta bunu bulan kişi Nobel ödülü bile aldı. Daha sonra özellikle kuşlarda yumurta kabuklarının inceldiği ve bazı kuş türlerinin hızla yok olduğu anlaşılınca dünya ölçüsünde yasaklandı. Ancak yasaklamaya kadar her yerde kullanıldı ve bu maddeler hâlâ ortamda dolaşmakta. Bozunum ürünlerinin daha da tehlikeli olduğu yönünde araştırmalar çoğalmakta. Geçen gün konuştuğum bir gıda mühendisi laboratuvarda 500 dolayında tarım ilacını arayabildiklerini ve DDE gibi bozunum ürünlerinin de çok tehlikeli olduğunun giderek öğrenildiğini söylüyordu. GDO’yu gözü kapalı destekleyenler DDT olayını iyi incelemeliler. On sene sonra “yanılmışız” demesinler bize.    

DDT yasaklandı ama daha birçok tarım ilacı ve başka zehirli madde ortalığa saçılmakta. Elimiz kolumuz bağlı mı oturacağız.  Agroekolojik tarıma önem vermeliyiz. Tüketiciler olarak gruplar kurarak doğrudan çiftçilerden temiz ürünleri alabiliriz. Buna topluluk destekli tarım diyoruz. Şikâyet etmektense tüketiciler hem kendilerini olabildiği kadar kurtarmalı hem de dünya için iyi bir şey yapmalı.  

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar