Hırsıza, hırsız diyemezsiniz!

Bu ülkede hırsıza “hırsız” diyemezsiniz! Çalma, irtikap, zimmet gibi suçlardan  yargılanıp hüküm giymiş birisine, “Hırsız” derseniz, hakarete girer ve dava edildiğinizde mahkum olursunuz!

Kimseye sahtekâr da diyemezsiniz… Varsayalım ki adamın biri, kuralların ve etik değerlerin onaylamadığı yollarla birilerine menfaat temin etti… Foyası ortaya çıkınca da inkâr yoluna gitti. O’na da “sahtekar” diyemezsiniz. Derseniz, o kişiye tazminat ödeme cezasına çarptırılırsınız.
Varsayalım, bir tartışma sırasında canınızı sıkan birine, “ulan” ya da “angut” dediniz… Bu sözcükler de hakarete girer ve dava edildiğinizde suçlu duruma düşersiniz.
Şerefsiz, alçak, aşağılık adam hitapları da öyle…

***

Bütün bu anlattıklarım, bu ülkede yaşayan sıradan insanlar için geçerlidir. Mevki sahibi, “dayısı olan” sırtı kalınlar bu kategoriye girmez. Yasalar, hukuk, adalet anlayışı ve yargı mekanizması sanki onlar için geçerli değildir.
Adam, Meclis kürsüsünden haykırır;
“Bu iddiaları kanıtlayamayan, alçak ve şerefsizdir!”
Kürsü dokunulmazlığı var denir ve mesele kapanır. Olsa olsa, TBMM’nin saygınlığına gölde düşürüldüğü gerekçesiyle, hatipten, sözlerini geri alması istenir.

***

Adama; aslansın, kaplansın dersin, hoşuna gider…  İnek, eşek, ayı ya da angut diye seslenirsen, kızar, küser… Dahası, kendisini aşağıladın diye, hakaret davası açar ve davayı kaybedersin!
Ahlak değer yargılarımızda böylesi çelişkiler çoktur…

***

Benim kastım, işin bu yanı değil tabi…
Hukuktaki, masumiyet karinesine elbette itibar ederim. Zira kimse; yargı tarafından suçu kanıtlanmadıkça suçlu ilan edilemez! Bu doğru bir ilkedir. Ancak bazen yargı; şu ya da bu şekilde, alenen suçlu olduğu her haliyle ortada olan kimilerini “sehven” görmezden gelebilir. Bazen bu tür kişiler erk sahibi birilerinin yargıya baskısıyla koruma altına alınır ve yaptığı yanına kâr kalır.
İşte benim değinmek istediğimi işin bu tarafıdır… Ve benim buna itirazım var…

17-25 aralık operasyonlarını hatırlayın… İsmi lazım değil; polisin teknik takip sonucu, “itirazı kabil olmayacak şekilde” görüntüsü, ses kaydı ve fotoğrafıyla suç işlediği tespit edilen kimilerinin, tabiri caizse “nasıl yırttığını” bütün kamuoyu biliyor. İşin garibi; sözde, soruşturmalarla, koğuşturmasına gerek kalmadığına karar verilen bu kişilerin bugün bile “haklı” ilan edilmesine isyan ediyorum.

Mesela, Rıza Zarrab…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zarrab’a, “sahtekar” dediği iddiasıyla “hakaretten” suçlu bulundu ve Zarrab’a 5 bin lira ceza ödemeye mahkum oldu!
Neden?
Çünkü Kılıçdaroğlu, Zarrab’a yönelik sahtekarlık iddiasını kanıtlayamadı!
Çünkü yargı; 17-25 aralık operasyonlarında, şüpheli sıfatıyla aralarında Rıza Zarrab’ın da bulunduğu adı geçen herkesi akladı da onun için…
Sonuç… Siz, siz olun yargının suçlu ilan etmediği hiç kimseye işlediği iddia edilen suçu yükleyemeye çalışmayın. O kişiler kamu vicdanında mahkum edilmiş olsalar bile!

Önceki ve Sonraki Yazılar