Yok hükmünde kararlar!
Geçenlerde, “Delik deşik bir anayasa” dediğimde, kimi dostlar, abarttığımı söylemişti. Şimdi bu arkadaşlara sormak isterim; Türkiye’nin biri görevde, diğeri seçilmiş iki cumhurbaşkanı var mı yok mu?
İkinci soru; Başbakan Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildiği halde Anayasa’nın 101’inci maddesine göre, Başbakanlık sıfatı ve görevi devam ediyor mu etmiyor mu?
Kaç gündür yazılıp çiziliyor ve televizyon ekranlarında tartışılıyor. Türkiye, böyle bir hukuk rezaleti yaşamadı. Ortada hukuken müstafi sayılan bir Başbakan ve bir AKP Genel Başkanı var. Ama O, her iki görevi fiilen inatla sürdürmeye devam ediyor. Bir anlamda keyfi davranıyor. Dün de hukuken müstafi sayılması gereken, partisinin MKYK’sına başkanlık etti. Ve AKP’nin yeni genel başkan adayı ve Başbakan’ın kim olacağı konusunda kimi kararların altına imza attı.
***
Benim merak ettiğim şu; Bu konu Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. CHP’li Atilla Kart, “Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, hem Meclis üyeliğinin sona erdirilmediği hem Başbakanlık’tan istifa etmediği hem de partisiyle ilişiği kesilmediği” gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’ne itirazda bulundu.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 101’inci maddesi ortadayken bu başvuruya ne yanıt verecek ya da bu başvuruyu nasıl değerlendirecek bilemiyorum. Konuyla ilgili çok sayıda Anayasa Hukukçusu ile konuştum. Ve tümü 101’inci maddenin ihlal edildiğini söyledi.
Varsayalım ki yüksek mahkeme, “Anayasa’nın ihlal edildiği” sonucuna varırsa ne olacak? Eğer böyle bir karar çıkarsa bu demektir ki Tayyip Erdoğan’ın; YSK’nın Cumhurbaşkanlığı seçimi kesin sonuçlarını açıkladığı 15 Ağustos 2014 tarihinden bu yana devlet adına ya da partisi adına imza koyduğu hiçbir tasarruf hukuki değildir ve geçerliliği yoktur. Bu tasarrufların tümü hukuk terimiyle “keennlemyekûn” yani, hiç yapılmamış gibi yok sayılacak.
Peki o zaman ne olacak?
Diyelim ki Anayasa Mahkemesi’nin “ihlal” kararı vermesinden sonra konu yargıya taşındı ve “yürütmeyi durdurma” kararı çıktı. Bu durumda 15 – 28 Ağustos 2014 tarihleri arasında hükümetin ve AKP Başkanlık Divanı’nın aldığı kararların uygulaması durdurulmayacak mı? Mantık bunu öngörüyor. Bu durumda, 13 günlük sürenin siyasi ve hukuki hesabını kim nasıl verecek? Bu süre “devr-i sabık” sayılır mı sayılmaz mı? Sayılırsa ne olur? Bu arada
yeni AKP Genel Başkanı ve Başbakan’ın hukuken geçerliliği meselesi nasıl çözülecek?
Sorular, sorular, sorular…
Kısacası; Anayasa Mahkemesi bu konuda hangi kararı verirse versin, Türkiye; hukuken sıkıntılı bir süreç yaşayacak. Ve korkarım ki; Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildiği gün başlayan “Anayasa ihlali” bundan sonra hep gündemde olacak!